KİLİS’İN UŞAKLARI
1970’li yıllarda
Hürriyet İlkokulunda
biten bir günün ardından
eve dönüş yolundadır Kilis’in
çalışkan uşakları.
Siyah önlükler askılara asılır
nefesler ancak sokaklar da alınır.
Gelsin saklambaç’lar, elim sende’ler
elma dersem çık, armut dersem çıkma’lar
bir diş pendir den ekmeğimizi katık ederken
mutludur Kilis’in uşakları.
İp atlardık bazen hızlı bazen yavaş
“Ben yanım deyi hızlı çeviron, bilmorum belleme
sen atlarken gösteririm ben sana”diyerek
salçalı naneli ekmeğimizi yerken.
Kendini ezdirmez hiçbir zaman
akıllıdır Kilis’in uşakları.
Daşlıhavışın ortasına memleket oyunu çizerdik
içine de rakamları yazar hop hop hoplardık
yağlı şekerli ekmeğimizi yerken.
İşini bilir her zaman
uyanıktır Kilis’in uşakları.
Akşamları da
çat kapı gelen misafirlerimiz olurdu
“Müsaitseniz” kelimesi yoktu bizim lügatimizde
sohbetlerimize de doyum olmazdı zaten
sanki katıksız sevgi vardı
heneklerimizdeheketlerimizde.
.
Gözlerimizden yaşlar süzülürdü gülmekten
bir yandan da taş kadayıflar dökülürdü
uşak devşek oyun oynarken.
Gelsin beş taşlar, peçiçler
yüzük saklamalar
yağlıktan yapılan tavşan
ebenin kulağına fısıldar yavaştan
yüzüğün kimde olduğunu
ne hikmetse.
Bir nesil böyle büyüdük
velhasıl
eğlenmeyi pek sever
Kilis’in ahalisi.
Gülseren FEDAKÂR YALAZA