Kilisli Türkolog Necip Asım Yazıksız
İlk kez Türk tarihini kaleme alanlardan birisidir.
Türk Ocakları’nın kuruluşunda rol aldı. Çoğu küçük risalelerden oluşan 40 civarında eser yayımladı. İlk kez Türk tarihini kaleme alanlardan birisidir. Türk dilinin sadeleşmesinde büyük emek sarf etmiştir. Türkiye’de dilbilimin gelişip yerleşmesinin öncülerindendir. Bilimsel çalışmaları için Fransızca, Arapça, Uygurca ve Çağatayca öğrendi. TBMM’de III. IV. V. dönem Erzurum milletvekili olarak yer aldı.
YAŞAMI
1861 yılında Kilis’te doğdu. Babası, Balhasanoğulları diye anılan bir sipahi ailesinden Hacı Asım Bey’dir. İlk ve orta öğrenimini Kilis’te yaptı. 1875’te Şam Askeri İdadisi’nde başladığı lise öğrenimine İstanbul’daki Kuleli Askeri Lisesi’nde devam etti. Bu sırada devrin ünlü bilim adamlarından Hoca Tahsin Efendi’den çeşitli konularda dersler aldı. 1878’de Ahmet Mithat Efendi ile tanıştı ve onun teşviki ile Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nde fen alanında yazılar yazdı. 1879’da girdiği Harbiye’den Piyade Mülazimi (Teğmen) rütbesi ile mezun oldu.
ÖĞRETMENLİK YAŞAMI
Eğitimini tamamladıktan sonra askerî rüştiyelerde ve sonra Harbiye’de Türkçe, Fransızca ve tarih gibi dersler okuttu. Bu dönemde birçok gramer, okuma, coğrafya ve tarih kitapları yayınladı. Bu küçük okul kitaplarından başka “Medrese-i Edep”, “Medeniyete Hizmet”, “Sitler” gibi çeşitli eser ve tercümeleri, Fransızca, hatta fizik ve resim derslerine ait risaleleri basıldı. Fransız şarkiyatçı Léon Cahun’un Türk tarihi üstüne eserlerini ve Gök Bayrak (1876) adlı romanın tercüme etti. Bir yandan da Türkçülük çizgisi belirgin olan İkdam Gazetesi’nde Türk tarihi ve Türkçülük ile ilgili makaleler yayımladı. Yazdığı makalelerin şöhreti 1890’larda Avrupa’ya kadar ulaştı. Paris’te faaliyet gösteren “Asya Cemiyeti”’ne üye seçildi ve 1892’de çalışmalarını takdir için Chicago’da açılan sergide kendisine bir madalya takdim edildi. Bilimsel araştırma ve incelemelerini sürdürürken askeri okullardaki öğretmenlik görevi de devam eden Necim Asım, 1913’te miralay (albay) rütbesi ile emekli oldu.
DARULFÜNUN MÜDERRİSLİĞİ
II. Meşrutiyet’ten sonra İstanbul Darülfünun’nda Türk Tarihi ve Türk Dili Tarihi dersleri verdi. İstanbul Darülfünununda Türkoloji bölümünü kuran ve Türk Dili Tarihi kürsüsünün ilk profesörü kabul edilen Necip Asım, dilbilimin Türkiye’de gelişip yerleşmesinin öncülerinden birisi oldu.
Türk Yurdu, Bilgi, Edebiyat Fakültesi Mecmuası, Türk Tarih Cemiyeti Mecmuası gibi birçok mecmuada makaleler yazdı, kitaplar çıkardı, çeviriler yaptı.
OSMANLI TARİHİ ARAŞTIRMALARI
Necip Asım Bey, Osmanlı Tarihi’nin yazılması ve belgelerin toplanması için Sultan Mehmet Reşat önderliğinde 27 Kasım 1909’da kurulan ve kendisine her türlü vasıtayı kullanma, arşivlerde inceleme yapma yetkisi verilen Tarih-i Osmani Encümeni’nde yer aldı. Encümen, yazacağı Osmanlı Tarihi’nin ilk cildini yazma görevini 9 Şubat 1910’daki ilk toplantısında Necip Asım ve Mehmet Arif Bey’e vermişti. İki araştırmacı, yedi yıllık çalışmadan sonra Osmanlı Tarihine ait tek cilt yayımlayabildi. Bu cilt, pozitivizme dayalı olmadığı gerekçesiyle Köprülüzade Mehmet Fuat, Akçuraoğlu Yusuf, Ahmet Refik tarafından ciddi biçimde tenkit edildi.
TÜRK DERNEĞİ
Necip Asım, 1911 yılında Türk milliyetçiliğini esas alarak kurulan ilk dernek olan Türk Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı ve başkanlığına getirildi. Mehmet Arif ile birlikte yürüttüğü Osmanlı tarihi ile ilgili çalışmalarını bu derneğin tüzel kişiliği altında gerçekleştirdi. Derneğin bazı üyeleri ile birlikte 1915 yılında kurulan Asar-ı İslamiye ve Milliye Tedkik Encümeni’ne katıldı.
TÜRKÇECİLER
Osmanlılık düşüncesinin iyice yerleşmiş olduğu Abdülhamit devrinde Türkçü ve Türkçeci olarak belirmiş olan en kuvvetli fikir adamlarımızdandır günlerde Türkçeciler grubunda Ahmet Mithat Efendi ve Şemsettin Sami ile birlikte yer almıştır.
VAV’LI TÜRK ÜNVANI
1910’larda Türk kelimesinin eski harflerle nasıl yazılacağı konusunda belirsizlik sürüyordu. Necip Asım’a gelinceye kadar kelimenin yazımında “ü” sesini veren “vav” kullanılmıyordu. Necip Asım Bey, “Türk”’ü “vav” ile yazmaya başlayan kişidir. Bu suretle Türkler’den bahsedilirken kullanılan “Etrâk-i bî-idrâk” (İdraksiz, anlayışsız Türkler) ifadesinin yazılması mümkün olmaktan çıkmıştı. Necip Asım Yazıksız ve onun gibi düşünen Veled Çelebi bu yüzden biraz da küçümseyici bir ifade olarak “Vav’lı Türkler” diye anılmıştır.
MİLLETVEKİLLİĞİ
1927’de Erzurum milletvekili olarak TBMM’e girdi ve ölümüne kadar milletvekilliğini sürdürdü. Türk Dil Kurumu çalışmalarında yer aldı. Soyadı Kanunu çıktığında “Yazıksız” soyadını aldı. Yazılarında Başhasanoğlu ve Balkanoğlu adlarını da kullandı.
ÖLÜMÜ
12 Aralık 1935’te Kadıköy’deki evinde yaşamını yitirdi. Erenköy’de Sahrayıcedit mezarlığına gömüldü. Vasiyeti gereği mezar taşına “Necip Asım, Türk tarihi müellifi, 1861-1935” yazıldı.
BAZI ESERLERİ
Ziya ve Hareket
Güvercin Postası
Yeni Tertipte Osmanlı Sarfı
Ev Kızı
Lügatı İlmiye ve Fenniye
Usul-İnşa
Kitap
Ural ve Altay Lisanları
Mükemmel Sarf ve Nahiv-i Osmani
Eski Türk Yazısı: Yazarın Orhun Abideleri adlı eserinde Orhun harfleri ile ilgili bölüme kaynaklık eden küçük kitaptır.
Türk Tarihi Umumisi
Milli Aruz
İlm-i Lisan
Osmanlı Tarihi
Eski Savlar: Divânu Lügati’t-Türk’te geçen 290 atasözü ve bu özellikteki diğer sözlerle bunların açıklamalarını, bazılarının bugünkü karşılıklarını bir araya getiren eserdir.
Orhon Abideleri: Necip Asım Yazıksız’ın, Orhun Abideleri hakkında, kitabeleri ilk defa okuyan Vilhelm Thomsen’in eserini esas alarak ve Şemseddin Sami’nin daha önce meydana getirdiği basılmamış Orhun Abideleri adlı eserinden yararlanarak yazdığı eserdir.
Celaleddin Harzemşah
Hibetü’l-Hakayık: Necip Asım Yazıksız’ın, Ayasofya Kütüphanesinde bulduğu ve okumayı başardığı 11. Yy. şairi Yüknekli Mahmut oğlu Ahmet adlı Türk şaire ait olan Atebetü’l-Hakayık adlı eserin lehçemize tercümesidir.