Kilis’te Bir Akpınar Günü
Keyal ÜSTDAĞ
Ehed günü Ağpinar’da hem yün yunucu hem de seybana yapılıcı. Bunun uçun bütün konu komşuya ekrebelere heber gönderilir. Kavilleşilir. Gidiş geliş için atlı arabaların sahiplerinden hırroş bırroş beğşire edilir at arabaları tutulur. Tüm hazırlıklar yapılır. Ehed günü sebehten erkenden at arabaları evlerin önüne gelir. At arabasının üstüne bir şal açılır. Onun üstüne yiyecekler, yunacak yünler, çul, çapıt, kilim, palaz konur. Sonra herkes arabıya biner yola düşülür.
Bizim ev eski ortaokulun yanında. Hemen demiryolu geçip fırıncı neşadın düyeninin önünden şehitler Abidesinin yanından Abuşağa Kestelini geçip havlıya ulaştık bile. Havlıdan aşağı Kadı Camısı birez ötede Özyurt Sineması Aşecik Parkı, Ebenin Sineması, Kız meslek lisesinin yanından, Karadaş’ın eteğinden, yeni mezarlığın yanından geçip bahçalara ulaştık bile. Beş dekkeye kalmaz Ağpinar’ın gözündeyiz inşallah.
Şimdi Ağpinardayız. Gendimize akşama kadar güneş gelmiyecek güzel bir ağaç altı bulup eşyaları taşımıya başladık. Bu arada etraf cıncık kırıkları dolu serhoşlar erakıyı içip kenneleride kırmışlar eyle anlaşılor. Herkesi tembihledik yalın ayak dolaşmayın deyi. Nolur nolmaz yazıda yabanda birinin bir yeri kesilse çok zor, dikkatli olmak lazım. Eşyalar ağaç altlarına yerleşti. Şallar, çapıt kilimler açıldı. Erkekler semerkekoyu devirdi. Avrat uşakda yün yumuya suyun gözüne gettik. Yünler suya ıslatıldı. Üzerlerine biraz ellaç serpiştirildi. Depelenmeye başlandı bile. Depelenenler daşların üzerine konup bir güzel tokaçlandı. Çoluk çocuk herkes suyun içinde sulaşanlar, suya düşüp üstünü ıslatanlar. Tam bir curcuna.
Tabi bu arada yoldakilerin hepsi geldi. Kimi bizi seyredor, kimi ağaçların altunda oturor. Bizi seyredenler arasında komşunun gelininden yeni doğmuş kucağında oğlu da var. Ağaçların altında oturan kaynana bağıror. Kele gelin gel şu küfü alda oğlanın başına geçir. Heste edicin oğlanı. Gelin sehlek sehlek küfü almıya giderken kaynana gene gürledi. Seğirdimden gel seğirdimden. Bedenin kımıldasın birez. Bu arada yün yuma da bitti kuruması için etrafa serildi.
Herkes ağaç altına toplandı birez istirehattan sonra yime vaktı geldi. Kebablar akşamüstü olacağından şimdi herkes çıkınını açtı. Palcan, biber, tamates, soğan kızartıp getirenler, leyençeyi çevirip hemen karma katma, küfte yapanlar, dolma getirenler, öcceler daha neler neler. Geniş sufranın etrafı adam kaynor. Maşallah külfet çok. Yukka ekmeklere dürümler yapılor, ayranlar içilor, herkes birbirine ezzette ikramda bullunor.
Bu arada küşümlenenler karnını doyuramor. Anam ordan bağıror mabalı günahı boynunuza doymuyan varsa söylesin sonra mahana etmeyin yimek kalmadı deyi. Her şey var maşallah. Kimseden ses seda çıkmayınca sufra kaldırılmaya başlanır. Bu arada sufra kaldırılmaya devam ederken komşunun oğlu peyvaz sehenini elinden keypitince ne miltanı kaldı nede pantoru. Hepsi berbat oldu. Noo oğlan sufra kaldırmaya yardım edor. Anası ordan celallandı. Cin çalasıcanın elinden bir şey gelmezki. Çekdiyin damar kuruya, çeke çeke beşaratsız babanamı çektin.Get otur şoraya deyi oğlanı bir güzel boyadı.
Neyse sufra kaktı. Çaylar ocağa kondu. Ocak sönmesin deyi ocağa duldalık yapıldı. Herkes yorgun ama çayını içmedende ağaç kölgesine uzanmak istemor. Neyse çaylarda içildi. Herkes ikindi serinligine kadar bir yere uzandı. Serinlik çıkınca uşaklar ip sekti, memleket oynadı, salangaca bindiler. Böyüklerde oturup gelmişten geçmişten sohbet ettiler. Şu komşunun avradı Zellüh aba da avratlara fısır fısır ne anlatorsa avratlar ara sıra gülmekten ölorlar. Avratların yanına seğirdimden gelen Ömer avratların kefini kaçıror. Bee kele oğlan ne işin var burda get uşaklardan oyna deyi ömeri ne keder başlarından savmak istedilerse ömer eynatlık edip ille ben sizin yanınızda oturucum dor, başka bir şey söylemor. Kefleri kaçan avratlar kuruyan yünleri torbalarına dolduror. Bir kısmı da akşam yimeği için hazırlıklar yapor. Mangal kayıldı. Tenklenmiş etler, ciğerler birer birer şişlere saplandı. Biberler bişirildi, soğanlar közlendi. Ataş tam kıvamına geldi şişler mangala dizildi. Mangaldan çıkan dumanlar etrafı sardı mis gibi kokuyor. Et mangalda tam kıvamında yavaş yavaş pişti. Bu arada salatalar, cacıklar, ayranlar, kolalar sufraya dizildi. Yufka ekmekler çıkından çıkarıldı. Dürümler yapılıp yinmiye başlandı. Sufra kalabalık ama herkes yiyor, birbirine ezzet edor. Analar bir yandan yiyor biryandan da uşaklarına yidiror. Yimekler yindi herkes doydu. Birer çay daha içildi. Eşyalar toplandı. At arabaları geldi. Eşyalar at arabalarına yüklendi. Herkes geldiği arabaya bindi. Yavaş yavaş Kilis’in yolu tutuldu. Hem seybana edildi, hem yün yundu. Kilis’te bir Akpınar günü böyle neşe içinde geçti…