Dolar 35,4856
Euro 36,4774
Altın 3.091,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 16°C
Açık
Kilis
16°C
Açık
Paz 14°C
Pts 13°C
Sal 10°C
Çar 11°C

Kilis’te Eski Düğün Kültürü

Kilis’te Eski Düğün Kültürü
A+
A-
07.06.2016
1.009
ABONE OL

Ökkeş BAŞGÜDEN

 

Daha önceden kız istenmiş nişan yapılmış kızın cehizi gelecek. Cehiz gündüz herkesin çalıştığından akşam ve at arabalarıyla getirilirdi. Birkaç gün önceden akraba ve komşulara haber verilir akşam namazı sonrası at arabalarıyla cehize göre de boş arabayla gidilirdi.

Cadde ve sokaklardan çala söyleye kız evine gidilir, orda türkülerle çalıp oynayarak cehiz alınarak boş arabaya yüklenir oğlan evine bırakılırdı. Buna cehiz getirme veya cehiz gezdirmede denirdi. Sabahına kurban kesilerek cehiz sermesi başlardı.

Yemeği rahmetli Çulcu Ağa veya Kebapçı Memet pişirirdi. Bazen de aileden tecrübeli kadınlar pişirirdi. Genellikle pilav ve sulu yemekler pişerdi. Hem de halle halle 30-40 kg pirinç pilavı alırdı. Cehiz sergilenir yemekler yenir, darbukalarla çalıp oynayan özel kıyafetli  genç kızlar hem cehizi asar hem söyler hem de zılgıtlar çalar. Cehiz asmayı tamamlarlar.

Artık düğün hazırlıkları iyice sürmektedir. Düğünler her ailenin maddiyatına göre değişir. Davet edilirken sigara şeker ikram edilerek akbili (darısı) oğlunuza kızınıza olsun duasıyla davet edilirdi. O zamanlarda kadın düğünlerinde çalıp söyleyen Kör Elif vardı. Erkeklerinkine başta Kız Ahsan olmaz üzere Kız Kemal, Kız Feyzi mutlaka olur. Çalgılar cümbüş, keman ve darbukaydı. Bazen davul ve zurna da olurdu. Çalgıcılar: Dürbekeci Akılın oğlu Mehamet ammi -Tenekeci Hoca- Cümbüşçü Abu Hattab, Cümbüş Ali ve Kör  Ergün`dü.

Kadınlar düğün için mahallenin büyük havışlı(avlulu(evini isterler. Ev sahibi de seve seve verir. Kör Elif ‘in eşliğinde söyler, oynarlar. Gelin ellerine zılgıtlarla kına yakılırdı. Kesinlikle erkekler görmez. Düğün sahibi misafirlere düğüne girişte çerez ikram eder. Düğün sonu da kına dağıtırdı. Kına olursa akşam, düğün olursa gündüz olurdu.

Erkekler daha çok eğlenir. Erkeklerin eğlencesi oturma ve tıraş olarak ikiye ayrılır. Yine büyük havış hazırlanır. Komşu evinin hem havışını hem matmahını(mutfağını) kullanırlardı. Bir gün önceden gerekli, yeterli hatta fazlasıyla meyve ve sebzeler alınarak düğün mezesi hazırlanır. Tıraş için masa kürsü kiralanır. Damlara kurulacak olan hoparlör teşkilatı kiralanır. Tabi düğünün sanatçıları 10-15 gün önceden bağlanır. Tıraş günü öğleden sonra eğlence başlar. Misafirler gelirken kendilerince içki çerez ve meyve paketiyle beraber teşrif eder. Düğün sahibi damadın babası veya abisi gelenleri sigara ikram eder. Elindeki içki paketini alarak içeride yer gösterir. Varsa arkadaşlarının oturduğu masaya yerleşir. Burada her kişi sigara ikram ederek hoş geldin der sigarası yanarsa alır. Kulak arkası yapar öbürlerini de alarak teşekkür belirtisinde bulunur.

Eğlence başlar, Cümbüş Ali veya Abu Hattab`ın cümbüşü eşliğinde darbuka kemanla kız ahsan söyler kız Feyzi, Kız Kemal oynardı.  Bazen Kız Ahsan da oynardı. Erkeklerin kalkıb oynaması ayıptı. Sadece yoh yoh çağırır. Çibik çalarlardı  (alkış temposu). Biraz da kafaları bulunca silahlar atılırdı. Kız anasından bahşişi göndermesini ister. Ona kaynanayı söyleyerek maniler düzerdi. Eğer bahşiş az gelirse söylenmedik söz bırakmazdı. Örnek: Ekinlikte çiçekler, yük yerinde döşekler, kaynanadan kıymatlı ahırdaki eşekler… Aşağılamalı sözler bahşiş gelince normale döner.

Bu arada kadınlar erkeklerin düğününü damlardan seyreder. O zaman kadınlarımız çarşaflı, yüzleri kapalı zılgıtlarla düğüne eşlik ederlerdi. Zılgıt az gelince kız ahsan onları da  azarlardı. Düğün esnasında havışın ortasında damat tıraşı başlar. Berber ustasının yardımcısın koluna mendil bağlanır. Berber usturam kesmor değince mendiline para sıkıştırılırdı. Düğün bol bol yoh yohla damdaki kadınların zılgıtıyla mahalleyi şenlendirirdi. Yatsıya yakın damat hazırlanıp güveyi namazına götürülürdü. İçkili olmayanlar beraber namaz kılar. Damada dualar yapılır. Çıkınca da kalabalık tekrar sokakta camiyle ev arasını uzatarak gidilirdi. 4-5 adet lüks ışığında çember oluşturulup 50 metre aralıklarla çalar oynarlardı. Genellikle damadın arkadaşları oynatılırdı. Ama zorla oynatılırdı. Eğlence olsun diye bir mahalle öte camiye gidilirdi. Mahalleli ses ve eğlenceye bakmak için çıkar, bakar bazen topluluğa şeker atarlardı. Güveyi evine gelindiğinde hemen bırakmazlardı. Güveyinin sabrını zorlarlardı. Sonra eve gidilir, damadın arkadaşları da evden gider.

Böylece de aile içinde başlar. Buna da “Cille” denirdi. Gelin, güvey, aile, mahalleli, seven, sevmeyen duysun diye sözler düzer, zılgıtlar çalarlardı. Sözlerden bir örnek: Kırmızı taksi yürüdü, üstünü güller bürüdü, biz bu kızı alana dek nice itler ürüdü… (Erkekler: Dost dooost ehey yoh yoh çağırır. Kadınlar hemen ardından zılgıt çalarlar.

Gerdek gecesinin sabahı damat babası, amcası, dayısı eşliğinde hamama götürülürdü. Hamamda gülerek, eğlenerek yıkanırlardı. Hamamdan çıktıktan sonra kız evine çerez yaptırıp yollarlardı. Kızda bir kusur olmadığında kanıt olarak da güveyi hamama giderken er vakitte zılgıt sesiyle mesaj verirlerdi. Hamam dönüşü evde aile arasında eğlenir. Buna “Asma kesme” denirdi. Güveyi 3 gün dışarı çıkmaz, işe ve alışverişe gitmezdi. Ayıptı. Bu düğünün bir de sinema kısmı vardı.

DÜĞÜN SİNEMASI

Sabah kadın düğünün yerine sinema kiralanır, sabah matine gösterimi olmadığında sabahtan öğleye kadar kiralanır. Misafirler şeker ve sigara ikramı ile davet edilirdi. Sinema sahnesinin bir köşesi süslenir. Masanın üstüne çiçek, tatlı konur… Gelin arabası süslenir taksinin ön kaputuna halı üzerine de bebek bağlanarak etrafı güllerle süslenir. Konvoyun önünde motosikletliler korna çalarak kız evinin önüne gidilir. Yoh yoh ve zılgıtlara sıkılan silah sesleri eşlik eder Gelin erkenden evden alınır. Komşularında kiraladığı taksilerle şehir dışına gezdirilir. Ne kadar çok araba varsa o kadar hatırlı insan olduğu söylenirdi. Şehrin hemen dışında gelin, güveyi arabadan indirilir kısa süreli çalıp söylenirdi. Yoh yoh ve zılgıt akabinde silahlar havaya defalarca sıkılırdı. Sonra tekrar konvoyla sinemaya getirilir. Buna da gelinci denir. Sahnedeki yerlerine oturtulur. Gençler sahneye çıkıp oynayacak filme kadar oynarlar. Bu arada  gençler  kız beğenir. Kızlara güzel görünmek için süslü gelirlerdi.

Sinema oynar ve biter. Gelin eve gider. Damat oturma dediğimiz tıraşın benzeri (tıraş yok). Eğlenir gene namaz, güveyi gezdirme biterdi. Çok sosyetik diye tanınanlar ise bu düğün yerine Ayşecik Parkı’nda balo yapardı. Gaziantep’ten orkestra kiralanır. O  zamanlar Edip Akbayram amatör bir solistti. Kilis düğünlerine gelir, çok da rağbet görürdü. Bu düğünlerde dondurma veya kola dağıtırlardı. Genellikle memur kesimi düğünü yapardı. Ama Yoh yoh ve Zılgıt hep vardı hep var olacak da…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.