Kilis’te Olmak…
A. Filiz GÖKDEMİR ÖZARSLAN
Merhabalar güzel insanlar bir yazımla daha sizlerle olmak çok güzel. Fakat bu yazımı yazarken ata topraklarım Kilis’te, memleketimde olmak daha da güzel olanı benim için. Her birinize ayrı ayrı selam, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.
Her insanın memleketi kendine göre özel ve güzeldir. Çünkü geçmişi orada bulunmaktadır. Çocukluk hatıraları, akrabaları ve tüm yaşanmışlıklar. Doğduğum yer Adana olsa bile 20 günlük bebek iken bağlara çıkmışım bile. Hatta “20 Günlük Bebek Bağa Çıkarsa” köşe yazımda başıma gelenleri paylaşmıştım sizlerle. Kırkım da bağda çıkmış ayrıca. Onun için midir nedir bilemiyorum Kilis’imizin kırmızı topraklarını gördüğüm anda huzur buluyorum.
Çocukluğumdan bu yana her yaz ve bayramlarda Kilis’e gelirdik. Akrabalarımızla bağımızı hiçbir zaman kopartmadık. Bu salgından dolayı uzun bir süreden beri gelemedik. Bir haftadır memleketimdeyim çok şükür. Türkiye’nin hangi şehrinde olursanız olun eğer Kilisliyseniz özlem hiçbir zaman bitmez. Dünyanın bir ucunda bile olsanız illaki memleketim dersiniz. Yemeklerini özlersiniz, havasını, suyunu, toprağını özlersiniz. Akrabalarınızı özlersiniz, tarihi taş evlerini özlersiniz. Hani sizleri bilmem ama benim özlemim aynı küçük çocukların uçurtma sevinci gibi…
İçimdeki çocuğu hiçbir zaman öldürmedim zaten. Her gelişimin çocukluğumdaki gelişlerimden hiç farkı yok. Ömrüm yettiği ve sağlığım el verdiği sürece de değişmeyecek bu sevincim inşallah. Daha Adana’dan yola çıkarken Kilis moduna giriyorsunuz bile. Adana topraklarından Kilis’e yolculuğumuz başladığında hemen memleket türkülerini açarız ve birlikte söyleyerek yola koyuluruz istem dışı.
İlk söylediğimiz Kilis türküsü de “Zeytin Yaprağı Yeşil” oldu haliyle, buyurunuz yine birlikte söyleyelim mi?
Zeytin yaprağı yeşil aman da bir yâr elinden
Altında kahve pişir yandım bir yâr elinden
Beni sana vermezler aman da bir yâr elinden
Aklın başına devşir yandım bir yâr elinden
Aman bir yâr elinden yâr eli yâr elinden
Koy beni sallanayım aman da bir yâr elinden
Zülüfünün telinden oy nerelere gidem elinden
Aman bir yâr elinden yar eli yâr elinden
Yâr bahçeye girdin mi aman bir yar elinden
Sevdiğini gördün mü yandım bir yâr elinden
Sevdiğini görünce aman bir yâr elinden
Saçlarını ördün mü yandım bir yâr elinden
Bu güzel türkümüz Nevin Akol hanımefendi tarafından derlenmiş ve TRT Türk Halk Müziği repertuarı kayıtlarına alınmıştır. Kilis deyince ilk akla gelen türküdür. Yolda söyleye söyleye gelirken bir bakarsınız ki Nurdağı’na gelmişsiniz bile. Ondan sonra ne kaldı ki memlekete… Havası hemen değişir zaten. Burnunuza memleket kokusu gelir, tüter adeta…
Antep-Kilis yol ayrımına gelinince daha da bir heyecan basar insanı. Aynı o çocukluğumdaki Filiz, sevinç naraları atar, yoldaki tabelada Kilis 20 km yazdığında… 10 dakika kalmıştır memlekete. Muhakkak rutin trafik kontrole rast gelinir, plaka da 01 olunca sağa bir çekilir araç. Kontrollerde yapıldıktan sonra güzel Kilis selamlanarak girilir şehre nihayetinde…
Gözler eski Kilis’i arar tabi… Şehir olduktan sonra çok gelişmiş olan memleketim her geldiğimde daha başka gelir gözüme… Fakat Akcurun Mahallesi yönüne giderseniz eski Kilis, çocukluğum hala eskisi gibi hiç değişmeden karşınızdadır.
Malum şimdi bir salgın dönemi içinde olduğumuzdan dolayı tüm restoranlar, tatlıcılar paket servisi yapıyorlar. Yoksa hemen bir Kilis tava yemek için giderdik yoldan gelir gelmez… Olsun sağlık olsun biz de eve söyledik yol yorgunluğu ile özlem giderme adına. Hiçbir yazımda yediğim içtiğim şeyleri anlatmam fakat bu yazım özel çünkü memleketime ait yemekleri paylaşmak adına yazmak zorunda kaldım affınıza sığınarak. Üstüne de cennet çamuru tatlımız yenmez mi hiç. Ya da başka alternatif olarak fıstıklı baklava, şöbiyet olmazsa olmazımızdır. Künefe ve katmerden daha bahsetmedim bile. Bayılırım hepsine… Kilis’e gelirken tek korkum yemekleri ve tatlıları kaçırıp kilo almak… Çünkü buranın adetlerindendir. Akrabalarımız sağ olsunlar yemek davetlerine çağırırlar her geldiğimizde. İkramlarda çok boldur. Bizler yani Kilisliler misafirlerimizi çok iyi ağırlarız çünkü. Yemeklerimiz ağırdır. Tatlılarda az önce saydığım gibi.
Hele siz bayramlarda görün benim memleketimi. Her evde gerebiçler yapılır fıstıklı ya da cevizli olarak. Gelin de yemeyin öyle değil mi güzel insanlar. Bu sefer memleketime gelişimiz çok özel. Küçük oğlum, benim ata topraklarımda hizmet verecek inşallah. Çok gururluyum. Bundan sonra daha sık geleceğim Allah’ın izniyle inşallah. Çünkü canımın bir parçası Kilis’imde olacak. Belki de bende yerleşebilirim memleketime. O kadar seviyorum gerçekten Kilis’in her şeyini…
Zaten annemler her yaz gelip buradaki evlerinde kalıyorlardı. Biz de oğluma gidip geliriz inşallah. Hem de memleketimden kopmam bu sayede. Kilis’te yaşayan Mehmet amcam eskiden herkes Kilis’ten büyük şehirlere göç edip gitti kızım şimdi ise bakıyorum geri memlekete dönüşler başladı dedi geçen sohbetimizde. Gerçekten öyle sanki herkes memleketine, köyüne geri dönüyor artık. Bunun çok sebebi var elbette en büyük nedeni ise korona virüsü oldu aslında.
Gelir gelmez önce hemen bir Ayşecik parkı civarını gezdik, öğretmen evinin oralardan başladık yürümeye. Tabi ki yazılarımın yayınlandığı şu anda bile okuduğunuz makalemin sizlere sunulduğu yer KİLİS KENT GAZETESİ oldu ilk durağım. Ziyaret etmeden olmazdı elbette. Sağ olsun kıymetli hemşerilerim Mustafa Bey ve İbrahim Bey bizi güzel karşıladılar. Gazete için verdikleri emeklere teşekkürler. Tüm emektarları gerçekten yoğun çalışıyorlar bu güzel gazetenin okunması adına. Sohbet ettik biraz ve çayımızı içtik müsaade istedik. Daha buralardayım, bundan sonra da daha sık geleceğim inşallah Kilis’e uğrarım artık fırsat oldukça.
İlk fırsatta Söğütlüdere’yi ziyaret ettik çünkü ailem, çocuklarım ve benim çok anılarımız var bu güzel yerde. Gerçekten çok değişmiş, daha da güzelleşmiş. Gelmişken kamp tüpümde bir kahve içmeden gitmek olmazdı tabi ki. Kahve de türküsü olmadan içilmezdi hani. Urfa yöresine ait o meşhur türkümüzü de oğlum açınca değmeyin keyfimize. Sizlerle mırıldanalım yine hep birlikte buyurunuz:
Kahve Yemen’den gelir
Bülbül çemenden gelir
Yâri güzel olanın havar
Her gün hamamdan gelir
Vay vay vay vay şen olsun meclisimiz
Şen olsun vay vay
Şen olsun bağlamamın telleri vay vay
Kahveyi kaynatırlar
Fincana damlatırlar
Sahipsiz âşıkları
Vururlar ağlatırlar
Vay vay vay vay şen olsun meclisimiz
Şen olsun vay vay
Şen olsun bağlamamın telleri vay vay
Gün bitti ve ertesi gün atalarımın mezarlarını ziyaret ettik, dualarımızı yaptık. Nurlarda uyusunlar, mekânları cennet olsun inşallah.
Ardından Akpınar’a doğru yola koyulduk. Tabi giderken yol boyu zeytin ağaçları gözlerimize sevinç bıraktı. Çok severim zeytin ağaçlarını. Dedim ya yazımın başlarında her şeyini özledim Kilis’in. Kırmızı bereketli toprakları ile bambaşka huzur verir insana. Burada da kahve içmeden gitmek olmazdı elbette. Salgın dolayısıyla da sakin ve çok huzurlu bir ortam vardı. Sadece kediler, köpekler ve birkaç bizim gibi kaçamak yapan aileler vardı. Bu güzel insanlar içinde pati sever dostlar da bulunmaktaydı. Çok hoş bir duyarlılık gördüm memleketimde. Köpek ve kediler için paket paket mamalar getirip onları beslediler. Hepsini kutladım bu duyarlılıkları için. Fakat iki güzel köpek bizim masamıza yaklaştı, kahveden önce hazırladığım sofradaydı gözleri. Ben nasıl duyarsız kalabilirdim ki! Hemen onlara da yediklerimizden koydum tabağa. Bir yanda mama dağıtan güzel çocuk ne kadar seslense de onlara, bir türlü bizim masadan gitmek istemediler. Siz mamaları ağacın altına bırakın onlar sonra yer dedim. Güzel yürekli gencimiz internetten takip edebilirsiniz bizi diyerek adres verdi bize. “Canpatikilis” instagram adresinden sizler de takip edip, destek verebilirsiniz isterseniz. Kutluyorum bu duyarlılıklarından dolayı can patiyi.
Kilis’te olmak yazımı şimdilik burada sonlandırıyorum güzel insanlar. Kaldığım sürece bir aksilik olmaz ise yazılarıma devam ederim inşallah. Belki seri şeklinde devam eder kim bilir. Kilis maceralarım burada bitmeyecek. Bir başka yazımda yeniden sizlerle olmak dileklerimle… Hoş kalın, hoşça kalın. Selam, sevgi ve saygılarımla…
Başkadır memleket toprağı…
Her şeyde olduğu gibi değerler ancak uzak kalınca anlaşılıyor.
Yaşım 65’i geçti
Korona yolları kesti
Bilmem ben de görebilecek miyim?
Böyle anılarımı canlandırabilecek miyim?
Yeşilin ve mavinin en güzel tonları iç içe…
Kara lahana, hamsi ve fındık kokulu memleketimi…
Derenin çağıltısını,
Kuşların cıvıltısını.
Böceklerin vızıltısını duyabilecek miyim?