Kızılcahamam’ı Tanıyalım

Metin MERCİMEK
“TÜRKİYE’DE ÜN YAPMIŞ KAPLICALARIN BAŞINDA GELEN KIZILCAHAMAM KAPLICALARI, ROMATİZMA RAHATSIZLIKLARIN YANI SIRA, HER TÜRLÜ HASTALIKLARA ŞİFA VERMEKTEDİR.”
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon nedeniyle gelmiş olduğumuz Kızılcahamam kaplıcalarının şifa verici yönünün yanı sıra, buranın doğa güzelliği ve tarihi gelişiminden de söz etmek istiyorum.
E5 Ankara-İstanbul Devlet Karayolu üzerinde bulunan Kızılcahamam, 1712 kilometrekarelik bir alan içinde dağlık ve ormanlık bir duruma sahiptir. Ankara’ya içme suyu sağlayan Kurtboğazı, Eyrekkaya ve Akyar Barajları Kızılcahamam Belediyesi sınırları içerisinde kalmaktadır. Roma döneminden beri kullanıldığı bilinen Kızılcahamam kaplıcaları, ülkemiz çapında ün kazanmış olup, genellikle Soğuksu Milli Parkı, kaplıcaları, otelleri, maden suları, tarihi yerleri ile tanınmaktadır. Termal suları pek çok hastalığa iyi geldiği söylenmektedir. Özellikle bu şifalı sular, İlkçağ’dan beri kullanılagelmiştir. Başta romatizmal rahatsızlıklar olmak üzere birçok derdine derman arayan hastalar yaz ve kış mevsiminde ilçeye gelerek 1 veya 2 hafta süreyle kalmaktalar.
Kızılcahamam’ın tarihi geçmişine bir göz attığımız zaman, yerleşiminin ilk çağlara kadar uzandığını görmekteyiz. Kızılcahamam Belediyesi yayınlarından aldığım bilgilere göre, ilk yerleşenler Hititler olmuş, daha sonra da Friglerin, Lidyalıların, Perslerin, Galadların, Romalıların, Bizanslıların hâkimiyetinde kalmıştır.
Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra Türkler Anadolu’ya akınlar başlatmış, Ankara ve civarına gelerek çevreye yayılmışlardır. Türk boylarının en soylularından bir olan Oğuz Türkleri, Anadolu’ya yerleşerek bu günkü Türklerin atalarını teşkil etmişler. 24 boya ayrılan Oğuz Türklerine Kızılcahamam ilçesinde ve çevresinde çok sık olarak rastlamak mümkün Buna göre Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklu Devleti Anadolu’ya akınlar yaparak 1073 yılında Ankara ve civarını ele geçirmişler. Selçuklu Devleti’nin yıkılmasıyla beyliklerin hüküm sürmesinden sonra 1356 yılında Osmanlı Sultanı Orhangazi’nin oğlu Süleyman Paşa tarafından alınan Ankara ve civarları Osmanlıların eline geçmiştir. Bu tarihten itibaren Ankara Sancağı’na bağlı bir kaza olan Yabanabad’ın (Ankara yıllıklarında Kızılcahamam ismi Yabanabad olarak geçmektedir) ilçe merkezi Demirciören Köyüdür. 1880 yılında ilçe merkezi bu günkü Pazar beldesine nakledilmiş ve 1915 yılına kadar buradan idare edilmiştir. Yol güzergâhında olması ve şifalı suların bulunması sebebiyle ilçe merkezi 1915 yılında Pazar beldesinden alınarak Kızılcahamam’a taşınmıştır.
Soğuksu Mili Parkı’na gelince, gerek doğa güzelliği gerekse bol miktarda sıcak ve soğuk su kaynakları çok ilgi çekici yerlerden biri. Park alanı içinde boz ayı, altın çakal, yaban domuzu gibi hayvanlar yaşamakta ve 35’in üzerinde kuş cinsi yer almaktadır. Bu hayvanların haricinde soyu tükenmekte olan Kara Akbaba’da Milli Park içerisinde koruma altına alınmıştır. Bir de parka bağlı olarak kurulmuş olan üretme çiftliğinde Kınalı Keklik, Çim Keklik, Şahin, Sülün, Bıldırcın ve Güvercin bulunmaktadır.
Kızılcahamam Kaplıcalarının gerek şifalı suyundan gerek doğa güzelliğinden herkes gibi bizler de hayli yararlandık. Özellikle Soğuksu Milli Parkı’n havasından ve doğasından vazgeçmemiz kolay olmasa da, buradan huzurlu bir şekilde ayrıldık.
Hoşça kalın.