Köşeyi Dönmek…
Nejat TAŞKIN
“30 Yıl” başlıklı yazımı okuyan sevgili okuyucularım sağ olsunlar bana duygulu mesajlar atıyorlar…
Bu mesajlarında diyorlar ki, “30 yıldır İstanbul-Laleli semtinde yaşıyorsun, hiç köşeyi dönmedin mi?” işte bu cümleyi bu yazıma konu etmek istedim.
Aksaray-Laleli semtinde 30 yıl emek verip de köşe dönmemek olur mu? Elbette öyle köşeler döndüm ki, bu dönüşlerde parçalanan ayakkabılarımın altına birkaç defa pençe yaptırmak icap etti. İlk köşem tramvaydan iner inmez eski Ramada otelinin köşesi oldu. Hemen bu köşeyi döner dönmez Sayın Mehmet Zelzele’nin Pisa oteli köşesinden devam eden 100 metrelik sokak sonunda yine Mehmet Zelzele ve Ömer Yonucuoğlu’nun sahibi olduğu Eyfel oteli köşesini dönerek yine 100 metre ilerleyip Sayın Yaşar Aktürk oteli köşesini dönüp aşağılara indim. Otel Oktay Keçik köşesini tamamlayarak, köşe maratonunu otuz yıl içinde zaman zamanbitirmiş oluyordum.
Ben okuyucularımın samimi görüşleri altında ifade etmek istedikleri köşe dönüşlerini anlıyorum da, sevgiyi, hemşeriliği, arkadaşlığı ve dostluğu bu köşe dönüşlerinin daha üstünde gördüğüm için, tanıdığım ve tanıştığım bu
güzel insanların yüreğinde samimi Kilis sevgisiyle hep mutlu oldum. Hakikaten tarifi imkânsız çok güzel insanlarla tanıştım. Bir Sayın Yaşar Aktürk, Ömer Yonucuoğlu ve Mehmet Akar ile birlikte Sayın Mehmet Zelzele, Mehmet Yıldırım, Ali Söğüt ve oğullan her zaman yaşantım içinde önemli yer işgal ettiler. Bir Savın Hayrettin Yıldınm, Mehmet Otay, Nadir Keloğlu. İsmail Hatabay ve Mehmet Göycıncık her zaman hatıralarım içinde yer aldı.
Bir Sayın Dr. Faruk Yerlioğlu ailesi ile sayın doktorlarım Prof. Dr. Mustafa Öz ve Prof. Dr. Hamit Işıklarla birlikte bir Doç. Dr. Serdar Çimen ve Mehmet Dinçtürk ve Sayın Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi’yi unutmama asla imkân
yoktur. Daha bunun gibi yüzlerce doktor, avukat, hâkim, savcı ve işadamı ile birlikte bir Dr. Mustafa Tekçe’yi ve Dr. Bülent Karadağ’ı unutmak ve hatırlamamak mümkün mü?
Hep birbirinin içinde yer alan büyük sevgi gösterileriyle, sayın General Dilaver Erşanlı, Sayın doktor albaylar Fatih Uygur ve Habip Sayar olmak üzere saymakla bitmesi mümkün olmayan işte bu güzel insanların yanlarında köşeler dönerek, bir Sayın Metin Mercimek, bir Sayın Adem Canözer ve bir Yakamoz Yakut gibi güzel ve muhteşem insanları tanımak, benim için arkadaşlığın ve dostluğun en güzel meyvesinin teşkil etmektedir.
Onları Sayın Ahmet Barutçu’nun Kent gazetesine taşıdığımda sevgili ağabeyim Sayın Alâeddin Yavaşça’nın “Kilis’imin Bağları”nı hatırlıyor ve daha sonra “dönülmez akşamın ufkundayım” melodileri içinde köşeleri dönmenin heyecanı ile mutluluk dolu bir ortam yaşıyorum. Bugün 82 yaşının bütün güzelliklerini işte bu isimlerini saydığım ve sayamadığım daha yüzlercesinin görüntüsü içinde tamamlarken bütün okuyucularıma ve hemşerilerime mutluluklar diliyorum. İsimler arasında unuttuklarım varsa beni bağışlayınız…
Evet, tam 30 yıl işte bu köşeleri döndüm. Bol bol ayakkabı eskittim. Ama yüzlerce dost, binlerce unutulması mümkün olmayan sevgi kazandım.
Hoşça kalınız…