Köy Enstitüleri Eğitim Sistemi
M. Yahya EFE
Sevgili okurlarım, Türkiye’deki eğitim sisteminin sürekli değişmesi veli ve öğrencilerin hayallerini altüst ediyor.
Eğitim sistemimiz nereye gidiyor diye endişeli olan vatandaş, 75 yıl önce kurulan köy enstitüleri sistemini övmeye ve özlemeye başladı.
1940 yılında Hasan Ali Yücel’in Maarif Vekilliği sırasında çıkan, 3803 sayılı kanun hükümlerine uyularak yepyeni esaslarla köy enstitüleri kurulmaya başlandı.
Türkiye köylerinde ilköğretim meselesini planlı bir şekilde kısa süre içerisinde ve modern pedagojinin gerektirdiği ilkeler çerçevesinde halletmek amacı güden ve 21 köy enstitüsünün açılmasını sağlayan bu hareket, Türkiye’de ilköğretim tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Köy Enstitüleri, Cumhuriyetin eğitim alanında ki en önemli ses getiren bir uygulamasıdır.
17 Nisan 1940’ta kabul edilen, 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu’na göre: “Köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek üzere, ziraat işlerine elverişli arazisi bulunan yerlerde Maarif Vekilliğince Köy Enstitüleri açılır”.
Bu yasa hükmüne göre, enstitülerin görevi sadece köy öğretmeni yetiştirmekle sınırlı kalmamış, öğretmenle birlikte sağlık görevlileri, teknisyenler ve meslek elamanları da yetiştirmiştir.
O yıllarda, ülke nüfusunun % 80’inin yaşadığı köylerde okul sayısı yok denecek kadar azdı. Bu okullara kentlerden gönderilen az sayıda öğretmende köylerde başarılı olamıyorlardı.
Çünkü köy insanının eğitim gereksinimi sadece okur-yazarlıkla sınırlı değildi. Bulaşıcı hastalıklarla savaşmakta, üretimini ilkel yöntemlerle yapmaktaydılar.
Kurtuluş savaşının ağır yükünü çeken köylüler, henüz demokrasiyi yaşatacak Cumhuriyet yurttaşı niteliğine kavuşmadıkları için, uygar toplumun nimetlerinden yoksundular.
Başarı için köylünün dilinden anlayan yeni bir aydın tipine gereksinme vardı. Bu da köylünün kendi içinden çıkarılabilecekti.
İşin bu “püf” noktasını ilk yakalayan ve kendisi de bir köylü çocuğu olan büyük eğitimcimiz İsmail Hakkı Tonguç’tur. Büyük güçlüklerle öğrenim olanağı bulan Tonguç, Köy Enstitüsü Sisteminin kurucusudur.
Onu, Atatürk’ün eski kurmaylarından Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan göreve getirmiş, sonraki Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel de onun girişimlerine sahip çıkmıştır.
Köy Enstitüleri, ülkemizin içinde bulunduğu koşulların zorlamasından doğmuştur. Aynı zamanda Kurtuluş Savaşının bir devamı niteliğindedir.
Köy Enstitüleri bugünkü okulların tersine parasız, laik, üretici, bilimsel, demokratik, “iş içinde iş aracılığıyla iş eğitimi” veren insanı ve toplumu içinden canlandıran kurumlardı.
Bu okullar sayesinde, köy çocukları eğitilerek ülke yönetimine katılıyorlardı.
Bu okulları bitirenlerin içerisinden öğretmenliğin dışında her alanında başarılı insanlar yetişti.
Köy çocuğunun bilinçlenip ülke yönetimine katılması, egemen çevreleri oldukça korkuttu.
Akıl almaz karalama kampanyalarıyla bu ulusal kuruluşumuz yıpratıldı. Bakan Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ve arkadaşları görevden uzaklaştırıldı. Karma eğitime, özgür okumaya, üretim, eleştiri ilkelerine son verdiler.
1954’te de bütün Köy Enstitüler kapatılarak öğretmen okullarına çevrildi.
Elbette Köy Enstitüleri’nin bir sistem olarak günümüz koşullarına göre yeniden kurulması bir iktidar sorunudur.
Kuruluşundan 75 yıl sonra, kuru kuruya köy enstitülerini övmek, onları sevdiğini söylemek yetmez.
Köy Enstitüsü sisteminden, ilkelerinden yararlanmak ve onun gereğini yapmak gerekir.