Küresel Isınmanın Etkileri Artvin Savunucuları…

Sabahattin YARAR
“Türkiye’nin iklimi artık güvenilmez” başlıklı bir haberin yaptığı çağrışımlar, bugün doğa ile ilgilenmem gerektiğini anımsattı bana. TBMM’ye sunulan bir raporda, gerekli önlemlerin alınması konusunda da uyarılarda bulunulmuş üstelik. Hemen yanındaki haberde de, “Bu yıl sıcak 50 dereceyi bulur” şeklinde, İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliğinin açıklaması var.
Türkiye’nin diğer ülkelerle birlikte yaptığı anlaşmalar gereği sera gazı salınımının en az seviyeye düşürülmesi gerekiyor. Ama nerde? Habere göre ülkemizin gaz salınımı devamlı artmakta. Bizim gibi olan ülkelerin varlığı da yadsınamaz.
Dünya iklimine en önemli etki ve katkıyı, yeşil yaşamın sağladığının bilincine varılmış olmasına karşın, bizde ve dünyada halen yeşil katliamı devam etmektedir. Dünyanın ve ülkelerin iklimlerini düzenleyen, yağış potansiyellerine etkili olan yeşil alanların bu nedenle korunması kaçınılmaz bir sorumluluktur. Elde kalanların korunmasının yanında, çoğaltılmaları ve özel korumaya alınmaları, insanlığın geleceği açısından çok önemlidir. Yaşantımızın vazgeçilmez kaynağı oksijenin bedava ve en temiz elde edildiği yerler yemyeşil ormanlar ve ağaçlardır.
Çok önceleri yazdığım bir yazıda; Yüce Tanrı’nın kıyamet kopararak yarattığı kullarına kıyamayacağını, kullarının kendilerinin kıyameti koparacağını yazmıştım. Bu düşüncemde halen ısrarlıyım. Halep’ten Ankara’ya kadar ormanlarla örtülü alandan, su kaynayan, pınarlar cenneti, yemyeşil bir Kilis’ten (Evliya Çelebi Seyahatnamesi) eser var mı şimdilerde? Ülkenin yarısından fazla alanı kaplayan İç Anadolu’da dikili ağaç bulabiliyor musunuz?
Bu gibi oluşumların, bizim gibi ülkelerde halen devam ettirilmesi, orman ve yeşil alan katliamlarının devamı, sanayi ve üretimde dünya standartlarının üstünde salınımlarda bulunulması, küresel ısınmanın en önemli nedenlerini oluşturmaktadır. Özen gösteren ülkeleri gördükçe, kendi davranışlarımızı yermek, karşı çıkmak, koruma ve kollama bilincini arttırmak istememiz kadar doğal bir şey olamaz. İki dağı birleştirecek, ormanlar arasından geçecek bir oto yol gördüm TV de. Yol yapılmış ama bir tek ağaç bile kesilmeden, orman zarar görmeden. En az 15 kilometrelik yol viyadüklerle, ağaçların üzerinden karşıya bağlanmış. Bu korumacılığı ve insanlığı görünce duygulanmamak ve bizlerdeki uygulamalara kızmamak elde değil doğrusu.
Üçüncü Köprümüz ve hava alanımız için Istıranca ormanlarında yok edilen yüzlerce yıllık ağaçları görünce, ne dememiz gerektiği konusunda ikileme düşüyorum inanınız. Bir dünya cenneti olan Artvin Carattepe’de verilen mücadeleyi bu nedenle saygı ile karşılıyorum. Sorumsuz bir şekilde, rant ve çıkar için, yüzlerce yıllık ağaçların kesilmesi, sorumluluk duygusu olanların yapacağı bir iş değildir. Gözlerini para hırsı ve çıkarcılık bürümüşlere ve yöneticilere karşı çıkanlara PKK’lı, komünist, geziciler gibi iftiralar atanları gördükçe, ORMANLARIMDAN ve YEŞİL ALLANLARDAN ben utanıyorum, onlar utanmasa bile…
Kesilen her ağacın yerine daha fazlasını dikiyoruz, şeklindeki söylemler insanla alay ediliyor duygusunu uyandırıyor bende. Yüzlerce yıllık ağaçları kesip, birer yıllık fidanların büyümesini beklemek, orman niteliğini kazanmasını bana gösterecek mi? O ağaçların işlevini yeni fidanlar kaç yıl sonra görebilecekler? Hem yenilerini dikmek için eskilerini kesmek mi gerekir illa? Dik, durmadan dik. Ülkene ve dünyaya yararın olsun birader…
Artvinlilere verdikleri mücadele için başarılar diliyorum. Bu arada, benim Kilis’imin Resul Osman dağını, Afrin, Beşenli ve çevre alanları yeşillendirenlere, emeği geçenlere binlerce teşekkür ediyorum. Gençliğimin kupkuru yerlerinde ormanlar görmek beni mutlu ediyor.
Her yerde; ormanı, yeşili koruyalım. Geleceğimiz ormanlardır unutmayalım…
Yeniden buluşalım.