Lületaşı ve Hikâyesi

Metin MERCİMEK
“ESKİŞEHİR’DE ÇIKARILAN LÜLETAŞI, 5000 YILLIK BİR GEÇMİŞİ OLUP, MAĞNEZYUM VE SİLİZYUM ESASLI KAYA PARÇALARININ BAŞKALAŞMIŞ KATMANLARDAN OLUŞMUŞTUR.”
Doğanın bizlere bahşetmiş olduğu doğal niteliğe sahip olan nice değerler ve nice kıymetli taşlar vardır. Doğal özellik taşıyan bu maddelerden biri de lületaşıdır. Lületaşı, çevreci toplumun çalışmaları sonucunda geniş kitlelere yayılmış ve sürdürebilirlik haline gelmiştir.
Toprağın 1 metre altından başlayarak 140-150 metre altına inen kuyulardan oldukça güç koşullarda çıkarılan lületaşı, Eskişehir Taşı olarak da adlandırılmaktadır. Lületaşı beyaz renkte, gözeneksiz ve hafif bir taş olarak öne çıkmıştır. Üstün nitelik arzeden taşlar “Boz” ve “Devetüyü” adı verilen topraktan çıkarılmaktadır.
Lületaşı işletmeciliği ile ilgili olarak lületaşı ustalarından aldığım bilgilere göre, lületaşının ortaya çıkışı ve ilk lületaşı kuyusunun açılışı bir hikâye ile birlikte anlatıldı.
Eskişehir’de 1940 yıllarında gelişmeye başlayan lületaşı işletmeciliği, 1950’li yıllardan başlayarak bir el sanatı olarak kendini göstermiştir. Önceleri yalnızca pipo yapımı konusunda gelişme kaydeden lületaşı, kolye, bilezik, küpe ve biblo gibi süs eşyalarında da aranılan bir taş olarak öne çıkmaya başlamış. Lületaşı ustalarının, lületaşının bulunuşu ve ilk kuyunun açılışı ile ilgili hikâye ise şu şekilde konuşulmaktadır:
“Bir gün çobanın biri koyunlarını otlatırken dinlenmek için bir ağacın altına oturur. O sırada bir köstebeğin topraktan beyaz taş parçalarını çıkarmaya çalıştığını görür. Çoban taş parçalarını eline alır, çakısıyla yontmaya başlar ve bir peri kızı çıkarır ortaya. Kız dile gelir, ‘Yaktın beni insanoğlu’ diye bağırarak delikten içeri girip kaybolur. Çoban da arkasından gider ve kızı ararken derin bir çukurun içinde ölür. Böylece ilk kuyu açılmış olur.”
Bu hikâyeye göre lületaşı ustaları da kendi pirlerinin köstebek olduğuna inanırlar. Toprağın 1 metre altından başlayarak 140-150 metre altına inen kuyulardan oldukça güç koşullarda çıkarılan lületaşı, diğer adı Eskişehir Taşı beyaz renkte, gözeneksiz ve hafif taş olarak öne çıkmıştır.
Ayrıca taş işletmesinde “Tahra” adı verilen keski ile taşın dış yüzeyi temizlenmekte. “Kaba bıçak” ile pürüzler giderilip, yapılacak eşyaya göre yontulur. Bu işleme “Saykalı” adı verilir. İşlemeyi kolaylaştırmak için ıslatılan taş üzerinde “İş bıçağı” ile taslak çıkarılır.
Diğer yönden sıyırgı ile yüz düzeltiliyor, gözler açılıyor. Sakal tarama bıçağı ile sakal taranıyor. İskarpile ile piponun tütün konulacak yeri oyuluyor. Pipo elektrikli fırına 2 saat boyunca kurutulmaya konulmakta. Kurutulduktan sonra, matkapla piponun ağız deliği delinip, kılavuz ile ucuna sap takmak için diş açılıyor. Zımparalanıp düzeltilen taş, eritilerek beyazlatılmış kaynar haldeki balmumu cilaya atılıyor. Taşın cinsine göre bir kaç dakika bekletiliyor. Ciladan alınan pipo soğuyunca bezle kurulanıp rötuşlanmakta. En sonunda bezle parlatılarak sap takılıyor.
Kendine özgü estetik güzelliğe sahip olan, başarılı usta eliyle yapılan ve vitrinlerimizde süs eşyası olarak kullanılan lületaşı, bugün ihracatımızın önde gelen maddelerinden biri haline gelmiştir.
Hoşça kalın.