Dolar 32,4870
Euro 34,8175
Altın 2.473,54
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 28°C
Parçalı Bulutlu
Kilis
28°C
Parçalı Bulutlu
Per 24°C
Cum 24°C
Cts 24°C
Paz 25°C

Magosa Kal’ası Önünde Kilisliler

Magosa Kal’ası Önünde Kilisliler
A+
A-
09.05.2015
358
ABONE OL

Ahmet BARUTÇU

 

“Hayatını vatan yolunda kaybeden asla ölmez.” (G. HIPPELL)

Bundan dörtyüz yıl önceydi. Kilis Sancak Bey’i Canpolatzade Hasan Bey, sarayının selamlığında oturmuş, sohbet ediyordu. Uzaktan gelen nal sesleri gitgide yakınlaştı. Biraz sonra odaya ağalardan biri girdi:

– Devletlü Bey’im, Asitaneden, Saray-ı Hümayundan bir ulak geldü. Sizi görmek ister. Bir nâme vereceğini söyler; nidelüm, dedi.

Canbolatzâde Hasan Bey, gençliğinde sarayda bulunmuş. Sultan Selim’in şehzadeliğinde birlikte savaşlara katılmıştı. Bu nedenle birbirlerini iyi tanır ve severlerdi. Saray-ı Hümâyûndan bir ulak geldiğini, bir nâme getirdiğini işitince yerinden fırladı:

– Kandedür? Hemen bünda getüresüz. Nâmesün getürsün okuyup gördüm. Bakalım Şevketlû Hünkârımız ne buyururlar?

İçeri alınan ulak, elinde tuttuğu kırmızı atlas keseyi Hasan Bey’e uzattı. Hasan Bey keseyi aldı tâzim ile öptü, başına koydu, sonra da açtı okudu. Padişah Sultan Selim; şair; ümera ve vüzerâsına karşı kullandığı dilden başka bir dille, Canpolatzâde Hasan Bey’e şöyle yazıyordu:

“Siz ki; Kilis Sancak Beyi Canpolatzâde Hasan Beysiz. Yârânı Tahtım, cessur silah arkadaşım. Saray-ı Hümayununuzda çırağ edilmiş kardeşimsin. Mah-ı Mayısın iptidalarında Cezire- Kıbrıs’a sefere karar verilmiştir. Donanmayı Hümâyûnumuzla Orduyu Hümâyunumuz 11 Mayıs’ta yola çıkarılmıştır. Siz dahi o canipten mâiyeti asâkiriniz ve cesaret-ü secaatlarin haber aldığınız mahdumlarınız Hüseyin Bey ile Canpolat Bey bile olup Kıbrıs Cenk-ü Cidâline hümmetü gayret edesüz. Şöyle bilesüz.”

Hasan Bey, padişah için canını verirdi. Hele küffar üzerine yapılacak bir sefer onun için bir hayranı sayılırdı. Ancak, padişahın oğullarının adını yazarak “mahdumlarınız bile olup” demesine canı sıkıldı. Hüseyin Bey otuzuna yakın olmakla birlikte Canpolat Bey daha yeni yetişmekte idi. Canpolat hem soyunun adını hem de Canpolat soyunun cesaret ve şecaâtini taşıdığı için Hasan Bey onu daha çok seviyordu. Padişahın fermanını, dostlarının yanında açıp okuduğuna pişman oldu. Başkalarının önünde okumasaydı, bir neden bularak Canpolat’ı Kilis’te bırakıp Hüseyin Bey ile birlikte sefere gidebilirdi. Ancak, şimdi ok yaydan fırlamıştı.

Hasan Bey, devrisi gün hazırlıklara başladı. Ancak hazırlık ve Kıbrıs’a yarış kolay ve kısa zamanda oluşmadı. Padişahın fermanının gelmesi ile Canpolatzade’nin oğulları ve askerleri ile Kıbrıs’a varışları üstünden beş ay geçti. Kıbrıs’a vardıkları zaman Limasol, Larnaka, Girne, Lefkoşe kal’aları alınmış, Magosa’nın da kuşatılması başlayalı yetmiş gün olmuştu.

Magosa, öteki Kal’alara kıyasla hem daha sağlam, hem hazırlıklı ve güçlendirilmişti. Kıyıda olan Magosa zaman zaman denizden yardım almakta, bu nedenle de ele geçirilmesi uzamaktaydı. 18 Eylül 1570’de başlayan Magosa kuşatması, bu nedenler yüzünden 1 Ağustos 1571’e dek on ay onüç gün dayanmıştı.

Kal’anın alınışının uzamasına kızan Lala Mustafa Paşa bir Harp Divanı aktedmiş, divanda vezirler, kumandanlar. Sancakbeyleri de hazırbaş olmuşlardı.

“Şu kör olası küffarın yanan ocağını bir türlü söndüremedük. Kal’asın zaptedüp başına geçiremedük. Ne oldu? İmanımızın kaynağı mı kurudu? Yalın kılıç olup asâkirin önüne düşüp rüstamâne küffara savlet eden vezirler kandedür? İçinizde men olup Meydan-ı gazâda at oynatacak bahadır beyler yok mudur? Aylardır bir kal’anın önünde bekleşüp duruyoruz. Yarın rûz-u mahşerde bir uruşta cenkler kazanan, ülkeler fetheden kelimetullahı ilâ eden icdad-ı izâmımıza ne derüz? Beka için cenk-ü cidâli farz kılan, muvaffak olmak için cenk-ü cidâlin meşakât ve mahrumiyetlerine katlanmak emreden Allah’tan korkmaz, Peygamber’den, hayâ etmezmişüz” diye bağırmaya başladı. Arkada duran beylerden biri Paşa’nın sözünü yararak:

“Devletlü Vezir! Şimdiye dek muvaffak olamadığımızın sebebi korkaklık ve himmetsizlük değildür. Keferenin müdafaa silahları arasında bulunan ve kal’anın zayıf taraflarına yerleştirilmiş olan Kıtal Çarkıdır. Bu çark yel değirmeni meslûllû olup, pek sıkı ve keskin kanallar takılmıştır. Savlet eden yüzlerce dilâveranı ya bir anda şehit etmiş ya da durdurmuştur” diye açıklamaya yeltenince, Mustafa Paşa:

“Küffarın kimi çarkı varsa, bizim de o çarkı işletmez hale getirecek millet ve memleket sevgimiz, göğsümüzü dolduran imanımı var. On gün sonra kalaya büyük bir savlet daha yapılacaktır. Bu cenk-ü cidâl ve harb-ü kıtalda ben de hazırbaş olacağım. Himmet-ü gayret bizden, tevfik Allah’tandır” dedi.

Büyük savletin hazırlıkları temmuzun otuzunda tamamlanmıştı.

1 Ağustos 1571 sabahı alacakaranlığında tekbir sesleri ile başlayan savlet kuşluğa kadar sürdü. Magosa kal’asının çeşitli yanlarından oyuklar açılmasına, hatta içeri girilmesine karşın, üç bine yakın kayıp verilmiş, ancak sonuç alınamamıştı. Sonuç alınamamasının nedeni de Venediklilerin kahramanlık ve dayanmaları değil kıtal çarkları idi. Dar bir oyuktan toplu olarak yapılan saldırıları bu çarklar eritiyor, içeri canlı bir asker bırakmıyordu. Buna karşın geçebilmiş olanları da o yöredeki Venedikliler şehit ediyorlardı.

Kuşluk vakti durdurulan birinci hattın gerisindeki ikinci hatta bulunan güçler saldırıya geçirildi. Çoğunluğu Anadolu askeri olan bu birlikler arasında Kilis Sancak Beyi Canpolatzâde Hasan Bey, oğulları ve askerleri de vardı. Askerin bir kısmı kal’aya tırmanmaya çalışırken, bir kısmı da oyuklara yanaşıyordu. Bu sırada küçük bir atlı birliğe kumanda eden Hasan Bey’in küçük oğlu Canpolat Bey, askerlerine “Bire yoldaşlar” diye seslendi. “Duracak zaman değildir, beni takip edin.” Kılıcını çekip beyaz atının üzerinde ileriye atıldı. Yaya askerler oyuktan içeri girerken yiğit Canpolat onlardan önce ve onların önünde oyuktan içeri girdi. Otuzbeş-yirmi adım aşağıdan bir kıtal çarkının durmadan hızla döndüğünü gördü. Ardında coşku içinde tekbir getiren yaya askerlerine:

“Yoldaşlar, bire gaziler; ölmek var dönmek yok. Ben şu dönen çarkı durduracağım, siz de savletinize devam edeceksiniz. Bugün Magosa fethedilecektir. Küffar dize getirilecektir. Şehit olursak ne mutlu bize… Dünyada ve ukbada namımız söylenir” diye haykırdı.

Atını yeniden mahmuzladı. Sonra birden kendini beyaz atıyla birlikte çarkın üstüne attı. Parçalanarak şehit düştü. Ancak çark da çalışmaz oldu. Buradan içeri giren askerlerimiz bir yandan Venediklileri oyalayıp kovalarken, diğer yandan çarkları taşlarla durdurdular. O gün öğleye dek süren kanlı savaşın sonunda Magosa Kal’ası da fethedildi.

Devrisi gün Lalâ Mustafa Paşa Hasan Bey’i yanına çağırttı:

“Hasan Bey” dedi. “Kederinizin büyüklüğünü kabul ederim. Lâkin Canpolat sayesinde dünya durdukça söylenecek olan bir zafer kazandık. Magosa’yı aldık.”

Hasan Bey:

– Beli Devletlü Vezir! Magosa’yı aldık ama Canpolat’ı kaybettik” dedikten sonra acı acı ağlamaya başladı.

Paşa:

“Beli ama hem tedbir ile takdir bozulmaz, hem de böyle kahraman evlatlarımızla ihtihâr etmeliyiz. Himmet-ü gayretiniz Padişah-ı Dinpenah Efendimizin ve Allah’ın nezdinde elbette mükâfatlandırılacaktır…”

Bundan sonra Canpolatzâde Hasan Bey’e Kilis Sancak Beyliği evladiyelik olarak bağışlanmış; ancak Hasan Bey Kilis’e döndükten üç ay sonra çok sevdiği oğlu Canpolat’ın acısına dayanamayarak ölmüştür (1527).

Şehit Canpolat Bey, Magosa Kal’asının kendi adıyla anılan Tabyasında gömülüdür.

NOT: Türk Kültürü, Sayı 35. Eylül 1965. Tahsin Yahyaloğlu’nun yazısından alınmıştır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.