Dolar 32,3582
Euro 34,9598
Altın 2.324,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 26°C
Açık
Kilis
26°C
Açık
Cts 27°C
Paz 27°C
Pts 27°C
Sal 26°C

Mantolu Kadınlar

Mantolu Kadınlar
A+
A-
31.07.2021
371
ABONE OL

Adviye ERTEKİN YÜKSEL

Dün yine yengemde idik… Kendine incecik bir kumaştan uzunca bir ceket diktirmiş. Güle güle giyin dedik. Big kele anam ne mantosu yanor ortalık. Ben de aha şele şu penye kumaştan uzun bir ceket diktirdim. Sokağa çıkarsam geyerim genni.

Kez Beyza iklim mi değişormuş dorlar. Ne henek kele bu?

– Yenge evet öyle bir durum var. Dünyanın doğası ile bu kadar oynarlarsa olacağı bu işte.

Yengem:

– Kele anam bizim zamanımız da her şey çok güzeldi ya. Niye herkesin evinde Narlıca suyu mu vardı? Kuyudan suyu çeker her işimizi görürdü. Şar şar su mu akıtırdık. Keşke o günler geri gelse. Şimdiki bu günlere nasıl geldik bilseniz. 85 yaşındayım Allah’a çok şükür.

Kızım:

– Yenge sen gençken nasıl giyinirdiniz?

– Kele daha çok çarşaf giyerdik dışarı çıkarken. Sonra Allah rahmet eylesin Atatürk’ün emri ile manto, eşarp veya şapka giyen kadın ve erkekler oluştu. Benim iki görümcem de benden büyüktüler. Kendilerine manto diktirmişlerdi. Ben de dayınıza söyledim. “Tamam gidin sana da diktirin” dedi. Mağazaya gittik. Onlar kiremit rengi Corcet bir kumaştan diktirmişler. Etek ucuna kadife ile kumaş çevirtmişlerdi.

Terzi, “Aynı kumaş ve model olmasın” dedi. Ona göre bir model bir başkasında olmamalıydı. Big kele parayı vermiş dayın. Ben kalktım büyük görümcemle çarşıya gittik. Onların kumaşından değil, küçük küçük kareli tahne rengi bir kumaş bulup almayı düşünüyordum.

– Bizim yaz tatilli boyunca inşallah güzel eğlenirsin, dedi.

– Yenge! Sen mantonu ne model diktirdin.

Ben de ufak ufak hiç çaktırmadan:

– Mantonun modelini benden saklorlar. Ben de ayrı bir model düşünürüm, dedim gendi gendime. Düşündüm taşındım. Onların mantolarının renginde olmayan bir kumaş seçtim. Onlar etek ucuna kadife ile bir parça geçirtmişler. Ben yakası ve kol uçlarını ayrı renk kadife yaptırdım. Onların mantosundan da daha güzel oldu.

Dayın:

– Lan yorum senin manton çok alafranga olmuş, dedi.

Neyse o yıl ortaokulun müsameresi varmış. Halkevinde küçük kaynım Ahsen de oynuyormuş. Bir gece bir de gündüz olucu dediler müsamere. Biz de gündüz gidek, dedik.

Ben, Hössüklerin Küfo, Mistiklerin Fahriş, böyük görümcem Şükriye, O bir görümcem Nuriye. Anam çok sevinçliyik de mantolu-şarplı nasıl çıkıcık bilmorduk. Niye ki yenge dedi benim kız?

– Kele mahallenin ne keder erkeği varsa köşede oturur hanek ederlerdi.

– Adamsan geç bakım şarplı/mantolu yanlarından. Birimizin kayınbabası, birimizin babası, nasıl edek ne edek derken…

Mahellenin Şazo ebesinin sesi duyuldu, dehlizden:

– Ne o kele niye bele geyikmişsiniz? Nere gidorsunuz?

Ben durumu kısaca anlattım. “Nasıl geçicik bunların önünden” dedim.

Şazo ebe:

– Deee kele bu derdiniz. Verin şu mantoları bohçalayıp bana. Benim eve götürüm. Onların yanından, örtülü geçin, benim evde giyin mantoları gidin, dedi.

Büyük görümüm:

– Haydin Şazo Ebenin aklı ile bunu da hallettik, dedi.

İşte böylece müsamereye gittik.

– Kele biz bunu her zaman beyle mi edicik dedik.

Kaynanam:

– Kez bunu kim çıkardı? Atatürk değil mi?

– Hee, dedim ben.

– Eeee niye korkarsınız öyle ise. Geyinin gidin nere istorsanız, dedi.

Eh bize de gün doğdu tabi.

***

Kayınbabam bir gün içeri girdi.

“Kez, Şükriye, Nuriye, Gelin! Tez gelin bakım yanıma!” deyin bağıror. Sesi taaa “Şıpşıpı Kasteli”nden duyulor. Biz daha tirtir titrerken:

– Ne iston Ali kızlardan, deyin ortalığa girdi kaynanam.

Kayınbabam:

– Ne isteyim ki? Sanki bir suçlu kimi mantoyu benden saklorlar. Böyün benden Mistik kavga ettik Hössükten, niye manto geyorlar yorum, dor herif yaaa!

Benden bilabar Mistik de verdik veriştirdik. Atatürk’ün gösterdiği her şey güzel ve doğru deyin. Benim kızdığım şu Haco (Hatice) niye ben buna karışı mıyım ki gizli iş tutorlar?

Biz bunları duyarda gelmez miyik? Hepimiz toplandık elini öptük.

Benim haberim olsun ki yaptığınızdan belesi kof kafalılara karşı boş bulunmayım. Çünkü hepinizi eyle bakmış ki bize aktardı. Bazılarımız da geçmişsiniz fark etmedik. Kavga ordan çıktı zaten. Sen geleni geçeni niye bele süzon deyin.

Kızım:

– Eee sonra ne oldu yenge?

– Kele ne olucu… İşte şimdi senin kimi kısa pantolonlu gezenler oldu şükür. Allah Atatürk’ten razı olsun. Şimdi eşarplı, açık başlı, nasıl istersek öyle geziyoruz. Sokakta kapkara örtülü sadece gözü görünen kadınlar kalmadı. İşte böyle Beyza kızım. Bu günlere bu şekilde kavuştuk. Benim kaynanam ve kayınbabam bize hiç zorluk çıkarmadılar şükür.

İşte bugün de yengemin manto macerasını dinlemiş olduk.

Hoşça kalın, sağlıkla kalın.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.