Dolar 27,1541
Euro 28,9233
Altın 1.680,90
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 36°C
Açık
Kilis
36°C
Açık
Cts 35°C
Paz 35°C
Pts 34°C
Sal 32°C

Merhum Dr. Muhittin Sağlık Hatıralarından Yansıyanlar-11

Merhum Dr. Muhittin Sağlık Hatıralarından Yansıyanlar-11
A+
A-
12.02.2015
287
ABONE OL

Nejat TAŞKIN

 

– Sen bunları nereden öğrendin, dedi.

– Kıraati fenniye kitabından ve bazı kitapların haşiyesinden öğrendim, dedim.

Bu dersin hocası söz alarak, “Kitabın metnini okumuş ve haşiyesini de bitirmiş” dedi.

Manastırlı da bana, “İşte oğlum, sana otuz numara, şifahiden, on beş numarada tahririden, tam kırk beş ettiği gibi, üç yıldız da mükâfat olarak veriyorum ve çık” dedi.

Çıktım, tevc’i mükâfat günü bir saat hediye aldım.

Askeri Rüştiyede bulunduğum zaman, beni bir hayli alakalandıran Manastırlı Rıfat bey, Halep’te vefat etmiştir. Mezarı Cemiliyededir.

Askeri rüştiyesinde okurken, her talebe gibi benim de derslerde hocalarımdan, dayak yediğim anlar olmuştur. Mektep hayatında dayak yemedim diyen bir talebe bence; tahsil yapmamış demektir. Bu günün evlâtları çocuklarımızı düşünüyorum da onların dayaksız ve korkusuz sevine sevine, tıpış tıpış okula gidişlerini gıpta ediyorum.

Hesap dersimiz vardı. Muallimimiz Sabri Efendi’ydi. Nedense onun dersinde kendime göre bir prensip seçmiştim.

Prensibim şuydu: Hoca anlatacak; ben onun anlattıklarıyla yetineceğim. Hesapta zayıf olduğum tarafları, kuvvetlendirmek için yeniden hesabın girişine çalışıyorum. Her hesap dersinde tahtaya kaldırırdı, ne yazık ki verdiyi dersi bilmezdim ve bu bilemeyişi bir dayakla öderdim. Hesap dersi benim
için her zaman bir dayak dersi olurdu. Bir gün bu dayak yüzünden hesap dersine girmemek için okuldan kaçmaya karar verdim. Okulun duvarlarına doğru yürüdüm demirle çevrili bu duvarlar üstünden aşarken, yerinden düşmeye ramak kalmış taşların arasındaki demirlerden atlarken entarim demire takılmış ve ben düşmemek için, bir elimle taşa yapışmıştım. Zaten düşmek üzere olan taşta, üzerime doğru geliyor beni korkutuyordu. Bu korkuyla etrafıma bakındım, hesap hocamız köşeden bu acıklı durumumu tesadüfen gördü.

– Bu ne hâl, dedi.

– Beni kurtar da anlatayım, dedim. Hemen mektebe koşa, koşa gitti, hademeyi çağırttı, hademede beni kurtardı.

Dershaneye girdim, hesap muallimi sordu:

– Okula mı geliyordun, okuldan mı gidiyordun?
Başımı önüme eğdim:

– Hesaptan kaçıyordum, dedim.

(Devamı var)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.