Merhum Dr. Muhittin Sağlık Hatıralarından Yansıyanlar-3
Nejat TAŞKIN
Yemen’e bağlı Zımar kazasında baştabip olarak vazife almıştım. Bulunduğum hastanede yine mektepli bir veteriner vardı. Bağlı bulunduğumuz birliğin kumandam Alaydan yetişme, imzasını yanında bulunan onbaşıya attıran bir paşaydı.
Sakalı omuzlarına, akar ve gözleri cehaletin bu huzuru ile yanardı. Doktorları, emrindeki zabitleri çok severdi. Ama hangilerini? Alaydan yetişenleri. Veteriner arkadaşım Halit, kumandan tarafından bir gün bir sohbet anında, mektepli olduğunu ve mektepten yetiştiğini alaylı kumandana izaha çalışıyordu. Bu izah karşısında kaşlarını çatan kumandan, sakallarını sıvazladı ve dinamik kafasıyla veteriner arkadaşıma cevap verdi:
– Siz mektepliler hep cahilsiniz; dedi.
Birkaç gün sonra beni çağırdı. Artık arkadaşım Halit’le konuşmuyordu.
– Sen, dedi. Tercümeyi halini bana baştan anlat.
Ben de ona “Halep’te Muzika çavuşuydum. Redifî Başçavuşluğunda bulundum,” dedim. Redif kumandanı, beni İstanbul’a tıbbiye mektebine gönderdi. Mektepte bulunan muhafız alayına yazıldım. Dokuz sene sonra, mektebin hocaları bana, “Sana bir kâğıt verelim, sen artık hekimlik yapabilirsin” diyerek elime bir kâğıt tutuşturdular. Ben de kâğıdı alır almaz Yemen’e geldim.
Anlattıklarımı bir neşe içinde dinleyen kumandan, benim oracıkta uydurduğum bu hikâyeye seviniyor, cehaletine ortak çıkan bir cahile kucak açıyor gibi vaziyet alıyordu. O ana kadar ayakta anlattığım bu masalı çok beğenen sakallı kumandan, uzun bir maşallahtan sonra, “Belli… Sen o puştlara benzemiyorsun. Otur da devam et, tercümeyi haline” dedi.
O an İstanbul’da 29 Mart vakasında vuku bulan bir hadise gözlerimin önüne gelmiş ve ben ayni hadiseyi yaşayan bir başka doktor olmuştum.
İstanbul’daki hadiseye göre, 29 Mart vakasının cereyan ettiği zaman herkes yakalanıyor ve künyesi soruluyordu. İsyancılar yoldan geçen bir doktoru çevirip aynen şöyle demişlerdi:
(Devam edecek)