Nazım Hikmet’i İlk O Zaman Tanıdım
Mehmet KILIÇOĞLU
Düziçi İlköğretmen Okulu’nda okurken, beşinci sınıfta müzik dersinde eylüle kalmıştım (1968-69). Eylül ayında hem yaz çalışması yapıyorduk hem de sınava giriyorduk. On beş gün okulun her yerinde belli saatlerde öğretmenlerimizin denetiminde çalışıyorduk. Sabah, tarım alanında ve okul içinde çalışırdık. Öğle saatinde iki saat yatakhanede yatardık. Sonrasında birinci binanın önünde öğretmenlerimizin denetiminde istediğimiz kitabı okurduk.
Kimden aldığımı bilmiyorum. Radi FİŞ’in “Nazım’ın Çilesi” kitabını okumuştum. Kitap beni çok etkiledi. Nazım Hikmet’in hayatı, şairliği, şiirlerinden örnekler, çok akıcı ve etkili olarak veriliyordu. Elbet bir yandan da “Vatan haini” diyenler koro halinde höykürüyorlardı.
Aynı günlerde bir de Doğan Avcıoğlu’nun yeni yayımlanmış “TÜRKİYE’NİN DÜZENİ”ni okumuştum. Daha sonra yakın arkadaşı Vala Nurettin’in “Bu Dünya’dan Nazım Geçti” anı kitabını okudum. İşgal altındaki İstanbul’dan Anadolu’ya maceralı bir geçiş. Ankara’dan Bolu’ya gidiş. Kurtuluş Savaşı’na destek olan şiirler, ardından Rusya’ya gidiş ve çok hareketli bir yaşam.
Nazım Hikmet, yalnız bir şair değil, bir eleştirmen, bir tiyatro oyun yazarı, güvendiği kişilere öğretmenlik yapmış… Orhan Kemal, Kemal Tahir ve İbrahim Balaban, değişik yönlerden etkilediği sanat insanlarıdır.
Nazım Hikmet, Türkçe’yi dünyaya tanıtan büyük bir şair, insanların mutlu olması için her türlü zorluğu göğüsleyen bir dünya vatandaşıdır. Arağon, Neruda ve birçok büyük şair, yazar Nazım’ı bir dost olarak görmüştür.
Elbet Nazım Hikmet, şiirleriyle, düz yazılarıyla, yaşamıyla TÜRKÇE yaşadıkça yaşayacak. Dünyada Türk ve Türkiye’yi, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve Nazım Hikmet adı geçtikçe herkes tanıyacak.
Işığın bol olsun. Yapıtların hep okunsun.