Dolar
Euro
Altın
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis °C
Kilis
°C
°C
°C
°C
°C

Ne Vefakâr Kadındı Analarımız

Ne Vefakâr Kadındı Analarımız
A+
A-
15.04.2016
462
ABONE OL

Hasan MÜNİPOĞLU

Geçtiğimiz ay 8 Mart’ta Dünya Kadınlar Günü’nü kutladık. Öncelikle kâinatın incisi, değerli, vefakâr, vatan millet sevgisi olan tüm analarımıza, eşlerimize ve bacılarımıza selam ve saygılarımı sunar, büyüklerimin ellerinden öper, önlerinde saygıyla eğilerek tekrar DÜNYA KADINLAR GÜNLERİ’ni kutlarım.

Bundan tam 40 yıl önce rahmetli annem hiç unutmam Ramazan ayında güya bizleri sevindirmek, mutlu etmek için bayramda giyeceğimiz bir şeyler olsun diye dikiş nakış makinasıyla sabahlara kadar pedal çevirirdi. Rahmetli dayım Ankara’da terziydi, dükkânından arta kalan kumaşları anneme gönderir, annem de elinden geldiği kadar bizlere beli lastikli pantolon diker, giydirirdi.

Saçını süpürge eder, sabahlara kadar hem nakış işler, parasıyla bizlere bayramlık giysiler alırdı. Anadolu kadını işte… Otursa oturamaz, yatsa yatamaz. Sorumluluk var, yokluk var… Evlerde banyo yok, Kilis’te birkaç tane hamam var, ona da paran olursa gidersin. Evlerde genelde odanın giriş yeri eşikler ya da matmahlar (mutfaklar) banyo yapma yerleriydi. Burada önce don kazanında su kaynatılır, sonra içerisi maddi duruma göre ya ısıtılır ya da ısıtılmazdı… Tek tek analarımız yıkardı bizleri… Banyodan sonra sıra üzerimizden çıkan kirli giysileri yıkamaya gelirdi. Banyo için ısıtılan sudan arta kalanla da havuşta bir köşede don leğeninin içinde eliyle ovalayarak o çamaşırları yıkar, asardı.

O kadar çamaşır yıkardı ki bir gün olsun kolum ağrıdı dediğini hatırlamam. İş biter mi? Akşam uşak devşek ne yiyecek telaşına düşerdi. O yıllarda tüp ne gezer! Hatırlarım çoğu evde üç gözlü tüplü ocak bile lükstü. Genelde gazocağı bulunurdu. Hele bunu yakmak var ya tam bir özel yetenek işi… Bunda yemeğimizi hazırlar ve yerdik. Bulaşıklar ayrı bir sorun. Matmahlarda tezgâh yok, annem yerde bir tahtanın üzerine oturur, bulaşığı elleriyle yerde yıkamaya çalışırdı. Sabah olunca bu defa eline süpürgeyi alır, her yeri süpürür, sonra da kirlenmişse havuşu ve dereçleri yıkardı.

Bizleri mutlu etmek için saçlarını süpürge yapan ebediyete intikal eden analarımızı rahmetle anıyorum.

Bundan tam 35 yıl öncesine götürdüm sizleri…  İnanın yokluk vardı ama o yıllarda daha mutluyduk. Acaba imkânlar mı kısıtlıydı yoksa az şeylerle mutlu olmasını bilen nesiller miydik?!…

Saygılarımla.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.