Dolar 35,5830
Euro 36,6621
Altın 3.085,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 14°C
Açık
Kilis
14°C
Açık
Pts 13°C
Sal 11°C
Çar 9°C
Per 10°C

Necip Fazıl Kısakürek’i Tanıyor Muyuz?

Necip Fazıl Kısakürek’i Tanıyor Muyuz?
A+
A-
25.08.2021
440
ABONE OL

Metin MERCİMEK


“ALDIĞIMIZ NEFESİ BİLE GERİ VERİYORSAK, HİÇBİR ŞEY BİZİM DEĞİL.”
(Necip Fazıl KISAKÜREK)

26 Mayıs 1905 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen Necip Fazıl Kısakürek, daha 12 yaşındayken şairliğe başlamıştır. Çocukluk yıllarının ardından ilk ve orta öğrenimini Amerikan, Fransız Kolejleri ve Bahriye Mektebi’nde tamamladı. Bu arada Darülfünun’un Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. Daha sonra öğrenim hayatındaki başarılarından dolayı Milli Eğitim Bakanlığı’nın izniyle Fransa Paris Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü okudu.
Üstün fikir ve sanat adamı olan Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in felsefi düşüncesini yorumlamak gerçekten de zor olsa gerek. Özellikle onun hayatına dair ve ruhi çalkantılarından ve buhranlarından elde edilen görüş ve düşüncesinden yola çıkarak tasavvuf çizgisinde açıklamaya çalışacağım.
Şiire Kurtuluş Savaşı yıllarında başlayan Necip Fazıl Kısakürek, ilk şiirini 1923 yılında Yeni Mecmua Dergisi’nde yayınladı. Öykü, oyun türlerinde eserler verdi. Bunların haricinde siyasi ve dini yazılara da yöneldi. Sağlam bir teknik ve etkileyici bir güçle esrarlı iç dünyasını, felsefi görüşlerini dile getirdi. Hırçın karakter yapısını kalem kavgalarında, çağdaş insanın bunalımlarını ise oyunlarında gösterdi.


Ayrıca, birçok gazete ve dergilerinde kaleme aldığı şiirleriyle toplumsal ve politik olaylara göndermeler yaparak, sanatçı tavrını başarılı bir şekilde gösterdi. Bu tavır ve tutumunun haricinde, kendisine Türk Eğitim Vakfı tarafından sunulan beratla “Sultan-Üş Suara” yani “Şairlerin Sultanı” unvanı verildi.
Necip Fazıl Kısakürek’in hayatındaki ruhi çalkantıları ve şahsi buhranları olmasına rağmen, fikir mücadelesinden hiç bir zaman vazgeçmemiştir. O sırlı düşünceler dünyasında mucizeler yaratarak hep ilerlemeler kaydetmiştir. Bazen, fiziki bir yükseliş için nasıl ki geriye doğru çekilme şartı varsa, insan hayatındaki ruhi sıçrayışlara da, buhranlar zemin hazırlayabilir. Bu durumu, ışığa götüren tünellerin karanlığı, darlığı, boğucu havası gibi de düşünebiliriz.
Diğer taraftan Necip Fazıl Kısakürek, sırlı düşünceleri ışığında ölüm ve yaşam temasını en güzel bir şekilde dile getirmiştir. Şimdi onun bu anlamlı düşüncesinin derinliğini ve anlamını kendi kaleminden görelim:
“Yaşamıyoruz. Resimlerimiz, fotoğraflarımız kadar yaşamıyoruz. Mendilimiz, gömleğimiz, potinlerimiz kadar yaşamıyoruz. Bir sigara kâğıdını şu masaya koy, üstüne bir taş bırak, kapıları kapa ve git. Üç yüz sene sonra gel, yerinde bulursun. Belki sararmış, belki buruşmuş, fakat yine o bir sigara kâğıdı kadar yaşamıyoruz. Kefenimizden evvel çürüyoruz. Duyuyorum. Kulak ver, sen de duyarsın toprak altında, milyarlarca kurdun, çıtır çıtır dut yapraklarını yiyen milyarlarca İpek böceği gibi, milyarlarca ölüyü yediğini duyuyorum.”

Kendine özgü düşünceleriyle bir tasavvuf çemberi oluşturan Üstad Necip Fazıl Kısakürek’i rahmetle anıyor ve “İz Bırakan Düşünürler”in bir başka güzelliğinde yeniden buluşalım diyorum.
Hoşça kalın.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.