Onu Rahmet ve Saygı ile Anıyorum… Arkadaşım Yılmaz Yurdakul
Nejat TAŞKIN
Ona son beş akı senedir hiç sesimi duyuramıyordum Ara sıra karşılaştığımızda mimiklerle olsun anlaşabiliyorduk. Buna razıydım. Çünkü onun mimiklerinde bile saygın bir dostluğun ve arkadaşlığın izleri mevcuttu. Amma şimdi, mimiklerde hepten sustu. Artık arkadaşım Yılmaz Yurdakul yok…
Sevgili eşi Suat Yurdakul’un bir Bayram tebriki arkasına yazarak bana ulaştırdığı
İzmir’den gönderilen mesajda Yılmaz Yurdakul’un Aralık 2001 tarihinde kaybını
yazıyor, bir güzel ve mutlu ömrün kapatıldığını bildiriyordu.
Notu elime aldığımda 1960’lı yıllara doğru yüzümü çevirdim Sevgili Yurdakul’u
Piyade okulunda tanıdığım yıllardı o yıllar tığ gibi bir delikanlıydı o. Amerika’dan yeni dönmüş, batı kültürü içinde bütün kazandığı deneyimleri Türk Ordusuna sunmak için her an hazır ve nazırdı. Dostluğumuzda hep derin safhalar da oldu. Bugün Pendik’teki evimin yapılmasında ve kurulmasında, hele bilhassa arsasının alınmasında bana gösterdiği kolaylıkları hiç bir zaman unutmama imkân yoktur.
Neresinden bakarsanız bakınız, merhum Yılmaz Yurdakul tam dört dörtlük bir dost
idi. Etrafınızda bugün ender rastlanan bu dostluklardan işte böyle kaybınız olduğunda benim gibi derin üzüntüye kapılır ve kaybolan geçmiş yıllardaki o coşkuyu hatırlamak istersiniz.
Ölüm bu, şakası filan yok. Sırası gelen gidecekte bugünlerde o kadar çok dost
kaybına uğradım ki, bunları yazarken bile derin derin düşünüyor geri gelmesine imkân olmayan bu dostlukları nasıl telafi ederiz diye düşünüyorum. İnsanların yaşadığı dönem içinde karşısına çıkan değerleri iyi kullanması gerekir. İşte Yılmaz Yurdakul, çok değerli ve pırlanta ölçüsünde bir aile reisiydi. Çocuklarım pırıl pırıl yetiştirmiş, onları devletine ve Milletine faydalı birer insan olarak büyütmenin mutluluğunu her vesileyle tatmıştır.
Ne yazarsak yazalım, ne söylersek söyleyelim, artık giden gitmiş ve Yılmaz Yurdakul defteri kapanmıştır. Ama benim gibi onu seven dostları bulunduğu müddetçe bu defter asla kapanmayacaktır.
Onu her vesileyle anmak isteyen ve hatırlayan bir dost ve arkadaş gurubu vardır. O ne yazık ki, son beş yılında sandalyeye bağlı olarak hayatı yalnız gözleriyle takip edebiliyordu. Geçirdiği bir ameliyat sonrası hastalığı felce dönüşmüş konuşmaktan ve yürümekten uzak yaşayan bir külçe halinde hep ileriden bir gün güneşin doğmasını beklemiştir. Sevgili eşi ona hem güneş, hem hayat ve hem de arkadaş olmuştur.
Usanmadan ve yılmadan, şikâyet etmeden onun gözü ve kulağı olarak yarınları ışıldayan gözleriyle takip etmiştir. İşte Merhumun mutluluğu buradadır seven, bir eş ve çevresi olduğu için, böylesi duyumlar dostlar başına konmalıdır.
O artık aramızda değil. Arkadaşım Yılmaz Yurdakul diğer dünyaların içinde o gerçek bir hayat yolculuğundadır. Onu her zaman hatırlayacak ve her vesileyle Tanrı’dan rahmetler dileyeceğim. Geride kalanlara derin baş sağlığı gönderiyor ve ruhun şad olsun sevgili Yılmaz Yurdakul diyorum.