Orman Değil, Ülke Yanıyor!…

Sabahattin YARAR
Yeşil kuşak yönünden çok fakir olan ülkemizin elde kalan ormanlarındaki yangınlar, yüreklerimizde onulmaz yaralar açmaktadır. Uzun yılların binlerce zorluklarla meydana getirdiği yeşil alanlarımızın, göz göre göre elden çıkması çöl görünümüne daha çok yakınlaşmamıza neden olmaktadır.
Gerek dikkatsizlik, gerek çıkar amacıyla oluşan yangınların yanında, terör amaçlı, hain ve alçak bir eylem sonucu kundaklama yangınları ülke topraklarının yok olmasına yol açmaktadır. İnsan yaşamının günlerini çok aşan bir zaman diliminde oluşan ağaçların, yeşil kuşakların bir anda yok olmasının verdiği üzüntü ve çaresizlik, insanlık duygusu, vatan sevgisi ve Allah korkusu olmayanlara lanetler yağdırmamıza neden olmaktadır.
Ormanlarımızın şansız yangınlarda yok edilmesinin günahı sebep olanlar kadar, gerekli önlem ve özenin gösterilmesini sağlamayanlar için de geçerlidir. Yeterli ekipmanları ve düzeni sağlayamamak, siyasi ve politik düşüncelerle davranmak, orman yangınlarının acılarına acılar katmaktadır. THK’nın uçaklarını kullanmamak, Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapatmak gibi, daha çok örneklenecek davranışlar da bu konu içerisinde önemli yer tutmaktadır. Gereksinme duyulduğunda iş işten geçmekte, hatalar ortaya çıkmaktadır.
Ülke ormanlarının yakılarak yok edilmesi, ülkenin de yok edilmesi anlamındadır bence. Doğanın ülkemize sağladığı olanaklardan yoksun kalmak, çölleşmiş topraklara mahkûm olmakla eşdeğerdedir. Yağmur, su, temiz hava, canlılarla dolu bir ortam, ancak yeşil alanların varlığı ve çokluğu ile olasıdır. Bu bilinçte olmayan çıkar peşinde koşanlar, hem Allah nezdinde, hem de insanlar önünde kötü ve hain kimselerdir. Rant amaçlı yangın, bu yerlerden yararlanma, hiçbir olumlu düşüncenin oluşmasını sağlamaz. Aksine tepki ve öfkenin yer kazanmasını sağlar.
İster istenmeyen doğa olaylarından, ister yanlış ve kasıtlı uygulamalardan meydana gelen yangınlar sonucu, bu alanlar mutlaka yeniden yeşillendirilmeli, fırsatçılık, hırsızlık ve haksızlıklar önlenmelidir. Kötü örnekler artık tekrar edilmemeli, yangınların acısı böylece giderilmelidir.
Özellikle Manavgat’taki yangının yerleşim yerlerine de sıçramış olması, Mersin, Antalya, Kozan’da aynı anda yangınların çıkması büyük üzüntü duymamıza neden oldu. Kasıtlı bir eylem ise, suçluların mutlaka bulunması, cezalandırılması gerekir. Ama esas olanı; bu olayların her türlü tedbir ve çabalarla önceden önlenmesine çalışılmasıdır. İnsanlarımızın doğalarına sahip çıkması, gerekli özen ve dikkati göstermesi de önemli bir vatandaşlık ve insanlık görevi olmalıdır.
Yazının yazıldığı anlarda devam eden yangınların bir an önce söndürülmesi, boşaltılan köy ve mahallelerin zarara uğramaması dileğimizdir. Artık vurdumduymazlıklar bir tarafa atılmalı vatan topraklarına, ormanlarına, yeşil kuşaklara titizlikle sahip çıkılmalıdır. Bu düşünce her türlü siyasi ve şahsi çıkarların üzerinde olmalı ve uygulanmalıdır.
Tüm ülkemize geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Bir daha olmamasını diliyorum Tanrı’dan…
Yeniden buluşalım…