Polisimiz Yaralandı Yatıyor ve Bir Mehmetçik Onun Üzerine Uzanıyor
Nejat TAŞKIN
Güneydoğu Anadolu’da savaş hüküm sürüyor. Diyarbakır Sur içinde yaşanan 40 günü aşkın sokağa çıkma yasağının hüküm sürdüğü vicdani sorumluluğu kim yüklenecek bilmiyoruz.
Göç başladı. İnsanlar yollara döküldü. 100 bin nüfuslu Sur ilçesi adeta bir harap şehir halinde işte burada çarpışan asker ve polislerimiz şehit olurken bir polisimiz yaralanıp yere düşüyor ve üstüne bir Mehmetçik daha fazla yara polis ziyan olmasın diye üzerine yatıyor.
Komutan ilerden sesleniyor, “Mehmedim Mehmedim” diyor, “Vurulursun, öleceksin, yaralanacaksın, çekil oradan!” diyor.
Mehmetçik cevap veriyor: “Komutanım” diyor, “Bu polis arkadaşım bir yıllık evli. Yeni dönüyor evinden, çıkıp buraya geldi. Ben ise bekârım, benim bekleyenim yok, onu korumak mecburiyetindeyim. Ziyanı yok ben onu korurken yaralanıp öleyim.” Komutan gözyaşlarını siliyor ve Mehmetçik bağırıyor: “Vatan sağ olsun!…”
Ne olur ilgililer yetkililer komutanlar bu Mehmetçiği bulunuz, onu mükâfatlandırınız, onun heykelini dikiniz. Gerekirse Sur içindeki bir mahalleye adını veriniz.
Ne olur sesini duyunuz. İşte bu Mehmetçik Türk Ordusunun Mehmetçiği… Ben bu orduda 30 yılımı verdim. Bir emekli astsubay olarak şimdi düşünüyorum. Meclisten ve Parlamento’dan geçen maaş yükseltilmesi konusunda biraz zorlanan komutanları düşünüyorum. Ülkenin Gazisi Turan Altay’ın hüzünlü bakışlarında ki derin anlamı bir türlü çözemiyorum. Onu ve onun gibileri dinleyin ve hak verin onlara. Çünkü onlar, bu Yüce Türk ordusunu ve Atatürk Cumhuriyeti’nin askerleridir. İşte yatarlar yaralı polis arkadaşının üstüne ve bağırırlar; “Vatan Sağ olsun” derler.
Söndürün bu ateşi, dindirin bu gözyaşlarını ve durdurun bu kanı!
Bu vatanı bölmek için hazırlanan hiçbir proje asla kabul görmeyecek. Çünkü Kürt’ü ile Alevi’si ve Türk’ü ile bu ülke Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesidir. Binlerce şehit ve gazi ile bu vatan toprakları kazanılmış ve kimsenin el uzatmasına asla Müsaade edilmemiştir.
İşte bu yazıyı kaleme alırken televizyon ekranındaki o yaralı polis ve sonra da kendini siper eden Mehmetçiği düşündüm. Ne olur batıdan baktığımız bu pencereye el koyunuz ve gereğini tek olarak yapınız.
Barış ve sevgi esas alınsın. Başka bir şeye ihtiyacımız yok. El ele vererek bu işi çözer ve sonuç alırız. Ama bunun çözüm yeri TBMM’dir. Orada bulunan 550 milletvekili doğudan ve batıdan gelen bu vatan topraklarının güzel insanlarıdır.
Onlar konuşa konuşa mutlaka ve mutlaka çözüme giderler. Bu çok önemli bir konudur. Sonra Anayasaya döner, Başkanlık deriz. Ama önce kan ve gözyaşı dinsin ve analar ağlamasın. Ama görüyoruz ki her gün analar ağlıyor, vatan da ağlıyor ne olur, gündemin dışına çıkarak başkanlık demeyin, durdurun bu savaşı. Bu bizim yarınlarımız için önemlidir. Okullar kapalı çocuklar eğitimsiz ve aileler perişan. Ama yansıyan Tablo Türk ordusuna yaraşır bir tablo değil. Sen Nur içinde ol sevgili Mehmedim. O koruduğun polis senin kardeşin senin sevgili dostun ve senin ömrün oldukça o senin hayallerinde parlak bir güneş olacaktır.
Haydi tekrar edelim, “VATAN SAĞ OLSUN ve NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” diyerek bu yazıya nokta koyalım…