Ramazan Düşünceleri “Ramazanda Beslenme”
Metin MERCİMEK
“ORUÇ TUTARKEN, VÜCUDUMUZUN İHTİYAÇLARINI DOĞRU ŞEKİLDE KARŞILAMAK İÇİN; SAHUR VE İFTARDA DOĞRU BESLENMEMİZ GEREKİR.”
Ramazan ayı boyunca oruç tutmak, metabolizmamızın alıştığı günlük düzenimizi kısmen bozar. Metabolik hızımız düşer ve vücudumuz daha yavaş çalışmaya başlar ve buna bağlı olarak da vücudumuz yağlanmaya daha meyilli hale gelir. Uzun açlıktan sonra ani ve hızlı yemek tüketimi kan şekerimizde dalgalanmalara ve kalbin yükünün artmasına ve bunlara bağlı sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir. Ancak bu süreci, bir kaç küçük değişiklikle çok sağlıklı bir şekilde geçirebiliriz.
Sahur, oruç tutarken asla atlamamız gereken önemli bir vakittir. Sahurdaki öğünümüzü, klasik kahvaltı gibi düşünürsek en doğru tercihi yapmış oluruz. Bu öğünde bizi daha tok tutacak ve günü geçirmemize yardımcı olacak, protein içeriği yüksek besinleri tercih etmemiz gerekmektedir. Örneğin KİLİS KAHKESİ, gün boyunca daha tok tutmakta ve acıktırmamaktadır. Bunun yanı sıra yumurta ve peynir tüketimimizi aksatmadan yapmalıyız. Yine tüm gün sıvı alamayacağımız için, sulu sebzeler (domates, salatalık vb.), sulu meyveler de sahur öğünü için çok gereklidir. Hem protein hem sıvı almamıza destek verecek olan süt, sahurda tercih edebileceğimiz içecekler arasında. Tuz içeriği yüksek olan, çok tuzlu peynirler ve zeytin gün içersinde susamamıza sebebiyet verebileceğinden bunları kısıtlı tüketmemizde fayda vardır. Ekmek olarak gün boyu kan şekerimizi daha yavaş yükselten tam buğday, ya da çavdar unundan yapılmış ekmekleri, pideye alternatif olarak tüketebiliriz. Böylece daha fazla posa alarak acıkma süremizi de uzatabiliriz.
İftar olayına gelince… İftar, uzun süren açlık sonrası da yoğun bir şekilde ve hızlı yenildiğinde oldukça zararlı olabilir. Bu sebeple yemeğimizi birden yemek yerine parçalara bölerek tüketmemiz gerekmektedir. Şayet sahura kadar uyanık kalıyorsak, iftardan sonra en az 2 ara öğün yapmamız ve yemekleri geceye bölüştürerek tüketmemiz gerekir. Aynı zamanda tok hissetmemizi ve sağlık problemlerini yaşamamızı, hem de oruç tutarken kilo almamızı engeller. İftarda orucu açtıktan sonra, çorba ve yeterli bir miktarda çiğ sebze (salata gibi…) tüketebilir, açlık hissimizi bir nebze olsun bastırmış oluruz ve de bir anda daha fazla yemek yemenin önüne geçmiş oluruz. Çorba ve salatayı tükettikten yaklaşık 25-30 dakika sonra, ana yemeğe geçebiliriz.
İftardan sonra sahura kadar 2-3 saatte bir meyve yanında yoğurt ya da meyve yanında süt gibi ara ürünler tüketebiliriz. Bu süreçte, günlük fiziksel aktivitemizin azalmamasına da özen göstermemiz gerekmektedir. Bu sebeple iftardan 1 saat sonra ya da ara öğünlerimizden yarım saat sonra yürüyüşe çıkmak ya da spor yapmak, hem düşen metabolik hızımızı, hem de kan şekerimizi düzene sokmamıza yardımcı olacaktır.
İşte düşüncelerimize ayrı bir yön veren, ayrıca sabır ve paylaşmayı öğreten “RAMAZAN DÜŞÜNCELERİ”nin bir başka güzelliğinde yeniden buluşmak dileğiyle…
Hoşça kalın.