Ramazan Düşünceleri “Ramazanda Musiki Aşkı”
![Ramazan Düşünceleri “Ramazanda Musiki Aşkı”](http://kentgazetesi.biz/wp-content/uploads/2014/12/mercimek.jpg)
Metin MERCİMEK
“RAMAZANDA İCRA EDİLEN TASAVVUF MUSİKİSİ, GENEL HATLARI İLE TÜRK SANAT MÜZİĞİ’NİN DİNİ BİÇİMDE YANSIMASI OLARAK GÖRÜLÜR.”
Ulusal kültürümüzün önemli bir değeri olan Türk Musikisi, Türklerin Orta Asya’dan getirdikleri ve Yakın Doğu’da geliştirdikleri bir sistemdir. Bu sistem, belirli dönemlerde gelişme göstermek suretiyle başarıyla devam etmiştir.
Bilindiği üzere musiki aşkı, kültürel, coğrafi, sosyal, etnik ve dini etkenlere göre farklılıklar göstermiş, ancak özü hiç bir zaman değişmemiştir. Musiki aşkı aynı dizi üzerinde, fakat değişik formlarda yazılarak ortaya çıkmıştır. Bu formlar dört ana zemin üzerinde kendini göstermiş olup, birinci zemin evlerde, ikincisi camilerde, üçüncüsü tekkelerde, dördüncüsü ise köylerdedir. Evlerde beste ve şarkı şeklinde, camide ezan, dua, sala ve tekbir şeklinde, Tekkede ilahi ve nefes olarak, köylerde de türkü, uzun hava şeklinde icra edilmiştir.
Ramazan ayının ortalarına geldiğimiz şu günlerde, musiki aşkı, gerek iftar saatinde, gerek yatsı zamanında ve gerekse sahur vaktinin güzelliğinde ruhumuzu yüceltmekte ve de huzur kaynağı teşkil etmektedir.
Nasıl ki, Ramazan sofralarının tadı ve bereketine doyum olmazsa, iftar zamanında da musiki dinlemenin tadına doyum olmaz. Çünkü bu kutsal günlerin getirmiş olduğu manevi yaklaşım, gönül ve ruh güzelliğini ortaya çıkarmaktadır. Hem de daha hassas ve daha duygulu bir ortam yaratarak bizleri bir musiki havası içine sokmaktadır.
Ramazanda musiki aşkı, daha çok evlerde, camilerde ve tekke tarzında benimsenerek icra edilmesine yer verilmiştir. Özellikle Türk Sanat Musikisi ve Tasavvuf Musikisi, iftardan önce icra edildiği taktirde günün tüm yorgunluğunu gidermekte ve orucumuzu daha bir şevkle açmamızı öngörmektedir. Diğer cami tarzında dinlediğimiz ezan da, günün beş vaktinde ayrı ayrı makamlarda icra edilerek doğru adım atmamızı ve de güzel düşünmemizi sağlamaktadır.
Sözü edilen ezanların yanı sıra, okunan salalar da ruhumuza ayrı bir güç katmakta. Özellikle hüzzam ve segâh makamında okunan yatsı salası, gecenin tüm uzantısında rahat uyumamızı sağlamakta… Ayrıca SABA makamının o erişilmez güzelliğinde okunan sabah ezanı ve sabah salası, doğacak olan yeni bir güne huzur içersinde başlamamızı vurgulamaktadır.
Birde Tekkelerde icra edilen diğer musiki tarzı vardır. Daha çok ilahi tarzında ortaya çıkan bu musiki tarzı, içimizde oluşan manevi duyguların kabarmasını sağlar ve huzurlu coşku yaratır.
Şimdi Tasavvuf Musikimizin en güzel örmeklerinden birini teşkil eden ve Ramazan günlerinin vazgeçilmez huzur kaynağı olan Yunus Emre’nin “SORDUM SARI ÇİÇEĞE” ilahisini hep birlikte görelim:
SORDUM SARI ÇİÇEĞE, ANNEN BABAN VAR MIDIR?
ÇİÇEK EYDÜR, DERVİŞ BABA ANNEM BABAM TOPRAKTIR.
HAK LAİLAHE İLLALLAH, ALLAH LA İLAHE İLLALLAH.
SORDUM SARI ÇİÇEĞE BENZİN NEDEN SARIDIR?
ÇİÇEK EYDÜR, DERVİŞ BABA ÖLÜM BANA YAKINDIR.
HAK LAİLAHE İLLALLAH, ALLAH LA İLAHE İLLALLAH.
SORDUM SARI ÇİÇEĞE, SEN BENİ BİLİRMİSİN?
ÇİÇEK EYDÜR, DERVİŞ BABA SEN YUNUS DEĞİL MİSİN?
HAK LAİLAHE İLLALLAH, ALLAH LA İLAHE İLLALLAH.
İşte içimizi parlatan, doyulmaz bir huzur veren, hem de manevi dünyamıza renk katan “RAMAZAN DÜŞÜNCELERİ”nin bir başka güzelliğinde yeniden buluşmak dileğiyle…
Hoşça kalın.