Ramazan Düşünceleri: “Sabır Duygusu”

Metin MERCİMEK
“RAMAZAN AYI SABIR AYIDIR, SABRIN KARŞILIĞI İSE CENNETTİR.”
(Hazreti MUHAMMED)
Ramazan ayı başlar başlamaz, hepimizin duygu ve düşüncelerinde bir değişim görüldü. İnsanlara daha hoşgörülü, daha nazik ve daha vicdanlı bir şekilde davranmaya başladık. Bu duygulardan biri de sabırdır. Sabır, Ramazan ayının temel taşlarından biri olduğunu bir mutasavvıf şöyle açıklıyor:
“HERHANGİ GELEN BELA VE SIKINTILARA SABREDEREK GÖĞÜS GERMEK BÜYÜK NİMETTİR. BİR HASTALIK, BİR BELA GELİNCE BAĞIRIP ÇAĞIRMAK FAYDA VERMEZ. AKSİNE HEM ORUCA, HEM KENDİMİZE ZARAR VERİR.”
Sabır, hayatın bizlere getirdiği acı, keder, yokluk, yoksulluk, felaket, soykırım, zorbalık ve zalimler karşısında metanetini bozmadan, cesaretini yitirmeden, hiç bir şekilde ezilmişlik, yılgınlık göstermeden dimdik ayakta durmaktır. Ayrıca gelen her türlü belaları sessiz ve hazmederek dosta güven, düşmana korku vererek kendisiyle aynı acıyı yaşayanlara da bir dayanak olmaktır.
Sabırlılık duygusu, daha çok olgun ve kamil kişiler olarak nitelendirilir. Çünkü bu kişiler zor koşullar altında cesaret ve metanetini yitirmeden ve de uzun süreli gecikmelere rağmen, moralini bozmadan yoluna devam eder. Başka bir değişle sabırlı insan, yetişkinliği en önemli bileşenlerden birini temsil eder.
Sabırsızlık duygusu ise, daha çok çocuksu bir nitelik olarak düşünülür. Her ne şekilde olursa olsun, sabırsızlığın aceleciliğe yol açtığı ve iyi düşünmeden verilmiş yanlış kararlara neden olduğu görülmektedir.
Sabır konusunda uzman kişiler, “ZAMANIN KAÇINILMAZ AKIŞIYLA KORKMADAN YÜZLEŞEBİLMEKTİR” der. Biliyoruz ki, ‘bir yere erken varırsak önce biz kazanırız’ yanıltılar, bizleri olumsuzluklara sürükler. Şayet bu acele davranmaktan vazgeçtiğimiz takdirde, diğer insanların bize engel olmadıklarını görürüz. Hem de onlara daha nazik davranırız. Yani bu dünyada hepimize yetecek kadar zaman olduğunu fark ederiz.
Bu dünyada her şeyin gelip geçtiğini ve sabretmek gerektiğini dile getiren mutasavvıflar, bir olayın içine gömülüp kalmamak gerektiğini işaret ederler. Şu var ki, şer veya bir olumsuzlukla görünen bir olayın içinden hayır da doğabilir. Yani o an için bize dert gibi görünen şeyin, yarın bir kuvvet şeklinde ortaya çıktığını fark edebiliriz. Çünkü sabır, beklemeyi bilmektir.
Ayrıca sabır, bir çocuğun bize defalarca aynı şeyi anlatıyorken susup dinleyebilmektir. İnsanları ufak hataları yüzünden gözden çıkarmamaktır. Arkadaşımızın heyecanla anlattığı bir konuyu onun sözünü kesmeden sonuna kadar dinlemektir. Böylece yavaşlamakla sabır duygusunu da içselleştirir ve başka ruhlara saygı duyabilmeyi, daha da önemlisi başka ruhları görebilmeyi öğretir.
İşte, Ramazan günlerinin en büyük özelliklerinden biri, sabretmeyi bizlere öğretmesidir. Özellikle olumsuz duygularımızı frenlemeyi, kimse hakkında kötü düşünmemeyi ve iftar zamanı gelmeden ağzımıza bir lokma sokmamayı, sabır duygusu çerçevesinde göstermesidir.
Sabırla ilgili görüşlerimi, Hadis-i Şerif’te belirtilen “İMANI EN ÜSTÜN OLAN; SABIRLI, CÖMERT VE HOŞGÖRÜLÜ OLANDIR” sözüyle noktalıyor ve RAMAZAN DÜŞÜNCELERİ’nin bir başka güzelliğinde yeniden buluşmak dileğiyle…
Hoşça kalın.