Reklamlar ve Kıvırcık Ali

Hüseyin TOPRAK
Bugün reklamların aldatmacasını yazacaktım ama kısaca geçeceğim.
Bana göre neredeyse tüm reklamlar, halkı aldatmaya yönelik.
Hepimiz izliyoruz.
Kim karşı çıktı?
Hiç kimse.
Demek ki aldatılmaya alıştık.
Ağır bir şey olduğunu düşündüğümden olsa gerek aldatılmak en ağırıma gidenlerin başında gelir.
***
Uzunca bir zamandır alkışlardan geçilmiyor.
Her Salı günü partilerin gurup toplantıları var.
Bu toplantılara, o partiye gönül vermiş herkes katılabiliyor.
Konuşmacı kürsüde konuşurken, olmadık yerde bir alkış tufanı kopuyor.
Aslında konuşmacı da rahatsız ancak ne yapsın, oy hesabı bu, alkış bitinceye kadar susuyor.
Neden alkışladığını bilmeyen şakşakçılar alkışı kesince konuşmasını sürdürüyor.
Ne yapalım? Bizim politikamız da böyle yürüyor…
***
Kutsal bildiğimiz dini siyasetten ve ticaretten arındırmadığımız sürece bu alkışlar sürüp gideceğe benziyor.
Neden?
Adamın Allah’a inandığından şüpheliyim ama “şeddeli” bir biçimde Allah diyor ki hadi alkışlama.
Alkışlamasan, çevrendekiler seni ayıplayacak.
Oysa onca ayıp görmezden gelinirken…
***
Bugün Kıvırcık Ali’nin 4. ölüm yıldönümü.
Işıklar içinde yatsın, ne güzel çalar söylerdi.
“Adıyaman, yolu yaman” diyor ya.
Ardından “dön gel dayanamam” demiyor mu?
Daha neler diyor Kıvırcık Ali?
“Çapa vurulmadık bu topraklara
İlkbaharda tohum ekilir bir gün,
Gelir bayram günü çalar davullar
Ak ellere kına yakılır bir gün…”
Işıklar içinde uyusun, iyi ki bu günleri görmedi.
Yoksa “Dikenler içinde gülün vurduğu” Kıvırcık daha ne türküler söylerdi…