Şeb-i Arus “Beden Zindanından Kurtulma Düşüncesi”
Metin MERCİMEK
“Hamdım, piştim, yandım.” (Büyük Düşünür Hazreti Mevlana)
Büyük Düşünür Hazreti Mevlana’nın, gerek sarf ettiği sözler, gerek şiirleri, hem kendi dönemini hem de asırlar geçmesine rağmen, bugünümüzü yansıtmakta ve de aydınlatmakta. O, başta hoşgörü olmak üzere iyilik ve güzellik üzerine verdiği öğütler, söylediği sözler, günümüzde nasıl bir insan olunması, yaşam sürecimizde insanın neler yapması gerektiğini bizlere göstermiş ve öğretmiştir. Bu güzel ve erdemli insanın ölümü, kendisinin bizzat söylediği gibi, “Düğün gecesi”, “Vuslat gecesi”, “Hakikat gecesi”, “Yaradan’a varış gecesi” “Şeb-i ARUS”, gecesi,her yıl 17 Aralık gecesi anılmaktadır.
ŞEB-İ ARUS nedir? Büyük Düşünür Hazreti Mevlana, ölüm gününü vuslat ve kavuşma günü olarak tanımlaması nedeniyle, kendisinin ölüm gününe Şeb-i ARUS (Düğün gecesi) denilmiştir. Aynı zamanda ona göre ölmek, Yaradan’a kavuşmak ve mutluluk demektir. 17 Aralık tarihinde yaşama gözlerini yumduğu günden bugüne kadar her yıl aynı tarihte düğün töreni semazenler eşliğinde gerçekleştirilir. ŞEB-İ-ARUS gününde ikindi vaktinden hemen sonra okunan Kur’anı Kerim’le beraber tören başlar. Beraberinde de semazenler eşliğinde Ayn-ül Cem yapılarak tören devam eder. Her yıl olduğu gibi sema törenleri Mevlevi’ler tarafından yapılır.
Peki, bu Yüce Düşünür’ün felsefesinde, öğütlerinde neler vardır? Onun görüş ve düşüncesine bir göz arttığımız zaman, insanlığa seslenen bir güzellik ve bir mana görürüz. Özellikle bu düşüncede yer alan sözleri, öğütleri ve şiirleri asırlar geçmiş olsa da, unutulması mümkün olmayan bir anlam taşımakta. İnsan, dünyanın neresinde olursa olsun hamuru, mayası aynı olandır. O nedenle Mevlana’nın bu muhteşem öğütleri, sadece ülkemiz insanının değil, bütün insanlığın yolunu aydınlatmış ve doğruyu, güzeli göstermiştir. Bütün dünya milletleri onu, kendini insanlık yoluna adayan büyük bir düşünür olduğunu biliyor ve tanıyor. Ayrıca düğün gecesi olan Şeb-i ARUS’un, bizim ülkemizde kutlanmanın yanı sıra, bir çok farklı ülkelerde de anılmaya devam etmektedir.
İşte asırlar geçmiş olsa da, Büyük Düşünür Hazreti Mevlana, tüm insanların gönlünde taht kurmuş ve çok sevilen, sayılan bir insan olmuştur. Gerek şiirleri, gerek sözleri, insanlığı aydınlatmış ve onlara gerçek yolu göstermiştir. 17 Aralık günü Yaradan’a kavuştuğu Şeb-i ARUS gecesinde, onu rahmetle anıyor ve eşsiz gazellerinden biri ile sizleri baş başa bırakıyorum:
“Ölüm günümde tabutum götürülürken, bende, bu dünyanın derdi, gamı var,
Dünyadan ayrıldığıma üzülüyorum sanma, bu çeşit şüpheye düşme!
Sakın öldüğüm için bana ağlama. “Yazık oldu, yazık oldu” deme!…
Cenazemi görünce: “Ayrılık, ayrılık deme! O vakit benim ayrılık vaktim değil.
Buluşma, kavuşma vaktimdir!
Bu hal sana batmak, kaybolmak gibi görünse de, aslında bu hal doğmaktır.
Yeniden hayata kavuşmaktır!
Hangi tohum yere atıldı, ekildi de tekrar bitmedi. Topraktan başkaldırmadı?
Hangi kova kuyuya sarkıtıldı da dolu çıkmadı?
Bizim ölümümüz ebedidir değerdir.”
Hoşça kalın.