dar bir sokağın başındaydı

Murdoh’un hanı

kültür kokardı

Kadı Camisi’nın her yanı

küspe, şirik, satılırdı

yanında ki düğende

kozlu, küncülü helva alırdık

akşam öğünlerinde

Arasa Çarşısında çekiç sesleri…

sıra sıra zanaatkarlar…

Şire Halında üzüm çeşitleri…

mis gibi kebap kokardı

Kasaplar Bedesteni

“süt içtim dilim yandı amanen amman”

“bir taş attım alıca imanım amman”

zeytin kokan ateşin tüter dumanı

sen üzülme Kilis’im

yoktur yârin imanı

çatılarla su taşırdık

nakla nakla Kurdağı’dan

küllükleri doldururduk havuştaki kuyudan

bağ kütüğü kokan ateşin tüter dumanı

sen üzülme Kilis’im

yoktur yarin imanı

kalemler seni yazar

şiirler seni söyler

bilmem ki

kimler ağlar…

kimler güler…

Ömer Faruk KANDEMİR

Küspe: Susam posası (yağlı tohum ve bitki artığı)

Şirik: Susam yağı

Küncü: İşlem görmemiş kahverengi susam

Koz: Ceviz

Düğen: Dükkân

Çatı: Su taşıma aracı

Nakla: Herhangi bir yükü, eşyayı peş peşe birkaç kere taşımak

Küllük: İçine odun ateşinin külü ve su konulan küvet.

***

SELAM SAL

Sabah erkenden kağılır

yer yatak toplanır

yük yerine yerleştirilir

dallı güllü perdesi de çekilir.

Yok eyle hemen,

çayı koyum.

Kahvaltıdan evel

birez iş tutmalıyık.

Evimizi süpürürük

darı süpürgesinden

sobamızı yakarık

kuru zeytin odunundan

yanmayıp da tüttü mü,

Kapıyı tağayı açarık

ardına kadar.

Kahvaltı acele mi

İş güç dururken

der annem.

Tulumbadan

suyu vur kızım

havışı bir güzel yıka

dereçlerden belli

arisili et şeyle

görüm seni,

yağı dök yala.

Eh

Şimdi çayı koy

sufrayı ser kızım.

Teneke soba ataşa kesmiş göron mu

Bir diş pendiri

ekmeğinden katık ederken

dön de bir selam sal

yıllar öncesinden

Kilis’in sıcacık insanlarından…

Gülseren FEDÂKÂR YALAZA

***

ESKİ YAĞMURLAR YOK ARTIK

Eski yağmurlar yok artık

Günlerce yağan yağmurlar

İri taneli, düştüğü yeri oyan

Dağı-taşı yıkayıp gözeleri coşturan

Dereleri çağıldatan yağmurlar.

Eski karlar yağmıyor artık

Günlerce ince ince, sisli-puslu

Tipiyle çıvgın yağan karlar

Lapa lapa her yeri dolduran

Güneşte kristal kristal parlayan

Soğuğu içimize işleyen karlar yok.

Eski insanlar yok artık

Savaş anıları anlatan kahramanlar

Açlık, yokluk yaşayıp

Hayatı anlamlı kılanlar yok artık

Mehmet KILIÇOĞLU