“Sesini Bana Veren Şehir”li Tamer Abuşoğlu ve “Çığlıklar”ı…
Sabahattin YARAR
Sınıf arkadaşım ve şair dostum Mehmet NACAR’ın, 2004 yıllarında bana ulaştırdığı bir inceleme kitabından tanımıştım ilk kez Tamer ABUŞOĞLU’nu… “Misyonerlik Vizyonundaki Haçlı Hareketi” isimli kitabını incelerken de, şairlik yönünü yüzeysel olarak öğrenmiştim. Zaman zaman rastladığım şiirleri ile son zamanlarda gazetem KENT’te yayınlanan yazılarını zevkle okuduğumu belirtmek isterim.
Sayın ABUŞOĞLU’nun, birkaç gün önce elime geçen iki şiir kitabının, bizzat kendisince adresime postalanmış olduğunu görünce ne kadar mutlu olduğumu yazmama gerek yok. Uzun yıllar görev yaptığım, (18 yıl) gazi şehrimin değerli bir ozanınca anımsanıp, kitapları ile birlikte olmamızı sağlamış olduğundan dolayı, sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum kendilerine. Gösterdiği inceliyi ve ilgiyi övgü konusu yapmak yerine, esas övgü konusu kitaplarından söz etmek istiyorum.
Doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı kentini, bu kadar güzel, gerçekçi, süsleme, duygusallaştırma ve kibirleşme olmadan dile getirebilmek, ancak Tamer ABUŞOĞLU’nun kendine özgü yazı dili ile olasıdır. SESİNİ BANA VEREN ŞEHİR’i eline alıp da, sel gibi akan satırları bir solukta bitirmemek mümkün değildir. Arı, akıcı, anlaşılır bir dilin verdiği rahatlıkla, kitabı okumaya başlıyor, bittiğinin farkına ancak, son nokta ile varabiliyorsunuz. Ve ABUŞOĞLU’nun yaşadığını da birlikte yaşıyorsunuz adeta…
Konya’da görevli iken Arkeoloji Müzesini gezmiştim. Çok değerli ve büyük, bir bütün mermerden yapılmış lahit ilgimi çekmişti. Devrinin önemli savaşçısı Samson Dalila’nın yaşamı, sol baştan başlayarak lahitin tüm çevresinde, mermer kabartmalar halinde bölüm bölüm işlenmiş ölümsüzleştirilmişti. SESİNİ BANA VEREN ŞEHİR kitabının, son dizeleri olan;
… Benim bu şehri sevdiğim
Külliyen yalandır, sevmem
Taparım çünkü bu şehre
Bu şehir benim mabedimdir
sözlerinin mermerlere işlenmesi, ölümsüzleştirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
ÇIĞLIKLAR diye adlandırdığı şiir kitabında da, aynı akıcılık ve duygusallığın sürüp gittiğini görmek mümkün. Kendine özgü bir anlatım ve yazı dilini bu kadar ustaca kullanmak her şairin harcı olmasa gerek. Anlaşılmayan sözcük yok. Ama şiiri anlamak için biraz düşünmenin gerekliliği var. Satırlardaki gizi çözmenin sırrı Abuşoğlu gibi düşünmekten geçiyor.
Çığlıklar kitabında, sevgi, sosyal konular, ideolojik söylemler, duygusal temalar da var. YİTİK (S. 24) şiiri ile zamanın acımasızlığına yapılan vurgu, sanırım yaşım gereği beni etkiledi.
Okumadan bırakmanın mümkün olmadığı bir şiir kitabı Çığlıklar. Kadın, Düşen Yaprak, Geldim ve Zamane şiirleri, diğer şiirleri ile birlikte en güzelleriydi. Övgü dolu yorumlarda yazılıp söylenenler, hatır için değil, bir gerçeği dile getirdikleri için önemli görüşleri oluşturmaktadır…
Kitaplar için tekrar teşekkürlerimi iletirken, yeni ürünleriniz için size güç, kuvvet, sağlık ve mutluluk dolu günler diliyorum…
Yeniden buluşalım…