Sevgili Hemşerim Faruk Elhan’dan Köşeme Yansıyan Bir Yazı…
Sevgili Kardeşim Nejat Taşkın;
Eleştiri değil aman ha! Lütfen yanlış anlaşılmasın. Bazı notlarımı sizinle paylaşmak istedim.
Kemaliye İlkokulu ile ilgili yazınızı okudum. Size hak veriyorum. Ancak ve sadece tek kelime ile “Siz de haklısınız” diyebiliyorum.
Güzel anıları olan, iyi öğrenciler yetiştiren, birçok önemli makamlarda hizmet veren kimseler acaba yalnız Kemaliye Okulu’nda mı okudular?
Diğer okullarımızın değerli mezunları yok mudur? Elbette vardır. Bu okul için yapılan övgüleri bence diğer okullarımız da fazlasıyla hak ediyorlar.
Bizim ilkokul dönemimizde zaten toru topu Kilis’te beş ilkokulu vardı ve nitelikleri de kısaca şöyledir:
1) Kemaliye İlkokulu: Esasen Yeni Cami’dir. Mehmet Paşa veya İbrahim Paşa adıyla anılır, (215 yıl önce Kilis’te yazılan (yani istinsah edilen) Mantık ilminin öğretildiği dönemin ünlü mantıkçılarının yetiştirildiği ilim ocağıdır)
2) Cumhuriyet İlkokulu: Esasen Papaz Okulu’dur. Yanındaki kilise. 1940 yıllarında yanmıştır.
3) Şehit Sakıp İlkokulu: Esasen Çağlasyan adındaki bir Ermeni’nin evidir.
4) 7 Birinci Kânun İlkokulu: Muhlis Efendi’nin (Salihoğlu) evidir.
5) İstiklâl İlkokulu: (üç sınıflı okul) Murtaza Camisi’nin hücrelerinden iki üç tanesi sınıf olarak düzenlenerek üç sınıflı okula dönüştürülmüştür.
Öğrenciler üç yıl okuduktan sonra dördüncü ve beşinci sınıfları okumak üzere Kemaliye, Cumhuriyet, Şehit Sakıp ve 7 Birinci Kanun okullarına dağıtılıyordu.
Okul olarak sadece ortaokul devlet tarafından inşa edilmiştir.
Kız Sanat Enstitüsü: Esasen Askeri Mahfel idi.
Erkek Orta Sanat Okulu: Esasen lokanta idi.
Ortaokul yapılırken Fevziye Okulu ve Necip Asım Okulu varmış. Fevziye Okulu’bnda İsmet Alpaydın’ın öğretmenlik yaptığını söylemişlerdi.
Necip Asım Okulunun Tabakhane Mahallesi Salih Ağa Kastelinin arkasındaki dehlizde olduğunu daha önce bize söylemişlerdi. 1992 yılında Şinasi Çolakoğlu ile Kilis’e giderek okulu arayıp bulduk. Dehlize girerek kapıyı çaldık ama bekle bekle kapıyı açmadılar. Biraz sonra kim o? diyen bir kadın sesi duyduk.
Kapıyı hafifçe yılık tutan kadın ne istediğimizi sordu. Okul konusunu kadına söyleyince yılık kapıdan başı örtülü yaşlı biri olduğunu gördük. Kafasını içeri çekerek kapının arkasından yavaş bir ses tonuyla kısa kısa cevaplar alıyorduk. “Evet” dedi, “Bu okulda ben de okudum. Nasip oldu, şimdi de burada oturuyoruz” dedi. Yüzünü göremedik ama az da olsa bir şeyler söyledi. Okula kızlarında da gittiğini tekrar tekrar ifade etti. Fotoğraf makinesini kapıya çevirdim ve çekmek istediğimi söyledim ama kabul etmedi. Böylece heyecanlı ve çok kısa bir görüşmemiz oldu. Necip Asım Okulunun İçerisini göremeden ayrıldık. Gökçe İmam Camisi’nin köşesinden başlayan pazar yerine kadar uzayan sokağın ve tabelasının anı olarak fotoğrafını çektim. Üzerinde “NECİP ASIM Sokağı” yazıyordu.
Ben Cumhuriyet İlkokulu’na 1940-1941 ders yılında girdim sınıflarda 20-25 öğrenci olurdu. O zamanki okulda ve milli bayramlarda çekilen fotoğraflarda ne kadar olduğumuzu tahmin edebiliriz sanırım.
Okullarımızı araştırmamız, bu günlere nasıl geldiğimizi belgelememiz önemlidir. Ellerinde bilgi ve belge olanları duyuyoruz ama neler olduğunu bilmiyoruz. Bilgi ve belge toplamak için gönüllüleri çatısı altında toplayacak bir girişime ihtiyacımız var mıdır yok mudur? Önce bu soruyu aramızda değerlendirelim.
Sonra da Kemaliye Okulu’nun ve daha birçok yerlerin yapılıp yapılmayacağına dair itirazlarımızı ve fikrimizi söylemenin rahatlığını ve onurunu paylaşalım.
Hoşça kal…
Faruk Elhan