Dolar 32,4768
Euro 34,8408
Altın 2.477,67
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 24°C
Parçalı Bulutlu
Kilis
24°C
Parçalı Bulutlu
Cum 24°C
Cts 24°C
Paz 24°C
Pts 28°C

Sır…

Sır…
A+
A-
12.02.2019
445
ABONE OL

 

Mahmut İ. KANMAZ

 

“… Üç kişi bir sırrı saklayabilir, eğer ikisi ölmüşse…”

Selam, sevgi ve saygılarımı sunarak, bir yazımda daha birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum sevgili dostlarım.
Bugün gerçekten de çok önemli bir konuyu ele almaya çalışacağım.
İnsan karakterinin en başta gelen değerlerinden ve özelliklerinden olan, “sır” mevzusunu masaya yatıracağım izninizle…
Sır nedir, verilen söz ve ahit nedir, gelin bunların açıklanmasıyla başlayalım söze. Sır, her şeyden önce gizli kalması gereken şeydir. İki kişi arasında olabileceği gibi, daha fazla kişiler arasında da olabilmektedir.
Genelde arkadaşlar, akrabalar ve konu komşu arasında başvurulan bir yöntemdir, bir ahitleşmedir, sır vermek ya da tutmak…
Hep te şöyle olur nedense:

– Bak sana bir şey diyeceğim ama söz ver kimseye söylemeyeceğine!…

Ya da;
– Ölümü öp kimseye söylersen!…
– Allah’ını seversen, bak aramızda kalsın, tamam mı?
Genelde böyledir, sırlaşma diyalogları.
Ha, tutulur mu bu sır, orasını pek bilemeyeceğim artık. Kişilerin karakter sağlamlığına ve ağzı sıkılığına bağlıdır.
Ama ben de size bir sır vereyim o zaman. Çoğu zaman tutulmazlar. Neden derseniz, bununla ilgili çok bilindik ve yaygın bir atasözümüzü tanık gösterebilirim size: “Akıllı isen, sırrını verme dostuna, dostunun da dostu vardır; o da gider söyler o dostuna.”
Sırrın azıcığını bile söylemek yeter mi kişiye dersiniz!… Bence hayır, biraz meraktan ve biraz da affedersiniz gevşeklikten olsa gerek, hepsi bir anda söyleniverir. İşte ona sebep Jean Paul demiştir ki: “Bir sırrın ucunu veren kimse, asla tamamını elinde tutamaz.”
Ta ötelerden seslenen Schopenhauer, şöyle buyurmuş sırra dair: “Düşmanının bilmesini istemediğin şeyi, sakın ola dostuna söyleme.”
Marcel Lenoir de biraz bilgece ve ustaca konuşmuş gibidir sanki: “Her bildiğini kimseye söyleme, fakat her söylediğini bil.”
Düşünür ve filozof Nasır-ı Hüsrev, sırla ilgili en doğru kelamı etmiştir bence: “Her insan sırdaş olmaz, her testi de su tutmaz.” Sözün özeti budur.

İnsanoğlu meraklıdır her şeye. Bilmek ister herkesin gizlisini sırrını. Yani bazı kişilerin fıtratında vardır bu gibi şeyler… Halbuki nene lazım, sevgili Karadenizli dostlarımın çok sık dediği gibi, “otur aşağı!…”
Ama işte dedik ya merak… İllaki bilecek. Hatta denir ya hep, “kediyi, merak öldürür” diye… O hesap yani… Molla Cami de, şöyle buyurmuştur mevzu hakkında: “Başkalarının sırrına ermek isteyen, hırsızdır.” Bu da sanırım, merak hırsızı olsa gerek.
Son İslam halifesi Hazreti Ali, sır saklamanın asaleti üzerine bakın neler diyor: “Sır, senin esirindir. Onu açıkladığın vakit, bu sefer sen onun esiri olursun.”
Devam ediyor Hazreti Ali: “Sır saklamak, bir irade imtihanıdır. Bu imtihanı kazanamayan, hayatta hiçbir imtihanı da kazanamaz.” Çok doğru.
“Akılsıza sır verme; öttürmesi için düdük verdin sanır” demiş La Edri. Güzel bir betimleme değil mi?
“Dünyanın en zor üç şeyinden biri sır tutmak ise, diğer ikisi kusur bağışlamak ve zaman değerlendirmektir” diye kelam eden Chillon, genel bir çerçeve çizmiştir kendince.
Büyük masal ustası La Fontaine, sırla ilgili çok etkili bir örnek veriyor bizlere: “En ağır yük sırdır, aşkolsun taşıyana.”

Sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammet (SAV) şöyle buyuruyor bir hadis-i şeriflerinde: “Allah katında kıyamet günü, insanların en şerlisi, karı-kocanın sırlarını başkalarına yayan kimsedir.” Allah korusun diyelim.
“Kendi sırlarımızı kendimiz saklayamazsak, başkalarının onları gizlemesini, nasıl isteyebiliriz” diyen, La Rochefoucauld, bence yerden göğe kadar haklıdır sevgili arkadaşlarım.
Sır saklama konusunda kadınlar mı, yoksa erkekler mi daha ketumdur, diye hep söylenir durur. Bence bunun bir kıymeti harbiyesi yok. Önemli olan insan faktörü…
Ancak, Seneca sanırım aynı fikirde değil gibi… Zira diyor ki bilgemiz, “Kadınların saklayabildikleri tek sır, bilmedikleri sırdır…” Bilmem katılır mısınız?
Feridüddin Attar şöyle buyurmuş: “Sırrını açıklayan kimselerden uzak dur.”
Çünkü yarın ne yapacağı ve nasıl davranacağı hiç belli olmaz. Bugün kendi sırrını, yarın bir başkasınınkini…
İranlı büyük şair ve edebiyatçı, Şeyh Sadi Şirazi de şöyle bir kelam etmiş sır üzerine…
“Her sırrını dostuna söyleme, günün birinde, onun düşmanın olmayacağını nereden bilebilirsin?” Aslında çok önemli bir mevzu… Zira oldukça sık karşılaşıyor ve sonunda da muzdarip oluyoruz, böylesi haller karşısında…
Sırada peş peşe vereceğim iki güzel anonim söz var. Her ikisi de uzun yıllar boyunca denenmiş ve söylene söylene bugünlere ulaşmıştır. İlki, “Senin yüzünün aklığı, benim ağzımın pekliğinden, yani sıkılığındandır.” İkincisi de, “İnsan sözünden, affedersiniz hayvan da yularından tutulur.” İkisi de muhteşem.
Sır tutmakla, susmak çoğu zaman karıştırılır birbirine… Susmak, boş konuşmamak, ağırbaşlı takılmak ve olur olmaz her konuda, ahkam kesmemektir.
Oysa sır, hiç kimseye söylenmemesi gereken bir paylaşımdır, gizli sözleşmedir bir nevi… O bakımdan etik bir yanı, yani, ahlaki durumu söz konusudur. Susmakla buralarda ayrışır, sır denilen şeyler…
Dilerseniz birkaç örnek vererek konuyu daha anlaşılır kılalım…
“İki şey akla uymaz: Biri söyleyecek yerde susmak, diğeri susacak yerde söylemektir” demiş Şeyh Sadi Şirazi…
Hazreti Ali de şöyle buyurmuştur: “Senden soruluncaya kadar susman, susturuluncaya kadar konuşmandan daha hayırlıdır.”
“Susan bir bilgin, bir kelime söylemeyen aptaldan farksızdır” diyen Moliere, aslında gereksiz yere susmanın yanlışlığını ortaya koyuyor.
F. K. Chesterion adlı bir bilim insanı da şöyle buyurmuş: “Susmak, dayanılması çok güç bir hazır cevaptır.” Ayrıca, “Susmak, kendine güvenemeyen birinin, başvurduğu en emin çaredir” diye konuşmuş, La Rochefaucauld…
Büyük Çinli filozof ve düşünür Konfüçyüs, mevzuya son noktayı koymuş gibidir: “Sözcüklerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsınız.”

İki, ya da daha fazla kişi arasında kalması istenen ve gereken, sır hakkında söyleyebileceklerim bu kadar…
Bir başka konuda yeniden birlikte oluncaya kadar, benden hepinize sağlık, esenlik, mutluluk, güzellik ve gönlünüzce bir yaşam dilerim…
Hoşça kalın, selam ve sevgilerimle kalın, değerli arkadaşlarım, sevgili dostlarım…

—————————————————————–
Kaynak: Kendi arşiv ve kaynaklarım.
Türkçe-Osmanlıca Sözlükler.
2007 Yılında 2700 Güzel Söz/Damla Ofset
Ahmet Ağırbaşlı / 4. Baskı / Konya.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.