Sitem Duygusu

Metin MERCİMEK
“AY VURMUYORSA YÜZÜNE, GÜNEŞ VURMUYORSA PENCERENE KABAHATİ NE AY’DA NE GÜNEŞ’TE ARA. GÖZLERİNDEKİ PERDEYİ ARALA.” (Büyük Düşünür Hazreti MEVLANA)
Sitem, bir kişiye söylediği bir sözün veya yapmış olduğu hareketin üzüntü, kırgınlık gibi duygular uyandıran bir belirtidir.
Ayrıca sitem, günlük yaşantımızda sık sık karşımıza çıkan hareketlerden biridir. Daha doğrusu beklemediğimiz bir hareketle ortaya çıkabilir. Örneğin, çok sevdiğimiz bir arkadaşımız, yaş günü kutlamamızda yanımızda bulunmaz hatta telefonla aramaz ise, o arkadaşımıza karşı bir sitemde bulunabiliriz. Bu hareketler, düğün dernek gibi olumlu günleri kutlamalarda olduğu gibi, olumsuz ve kötü günlerde de kendini gösterebilir.
Diğer taraftan sitem, aşk konusunda ayrı bir duygu içinde ele alınmaktadır. Özellikle şair ve musikişinasların hemen hemen tüm eserlerinde, sitem duygusuna sık sık rastlanmaktadır. Burada ortaya çıkan sitem, aşkın ve sevginin vuslata ermemesi yolundaki bir düşüncedir. Belki de bu düşünce, sitemden çok şiir ve şarkılarla insanları uyarmaya iten görüşlerdir.
Şimdi bu güzelim sitemleri tek tek görelim.
Kelimelerin bile kifayetsiz kaldığı aşk, her zaman ayrılıkları beraberinde getirmiş ve çoğu kez kavuşma eylemine bir sınır çizmiştir. Bu ayrılık, aşkı yaşayanları daha da ileriye götürmüş ve hasret duygusunu oluşturmuştur. Bu konuda şair ve musikişinaslar, öylesine hisli eserler meydana getirmişler ki, hasret duygusunun ortaya koymuş olduğu derin bir istekle sevgilisine, “Yeter Artık Bitsin Bu Ayrılık” gibi sözlerle ağır sitemler yağdırmışlardır. Hatta Bestekâr Selahattin Pınar, daha ileri giderek Rast makamındaki “Yetmez mi Bu Hasret Daha Yıllarcamı Sürsün /// Bekletme Artık Sende Solar Sende Çürürsün” şarkısını doyulmaz bir üslupla bestelemiş ve sitemini ağır sözlerle yansıtmıştır.
Yine başka bir büyük musikişinas Şevki Bey, Hüseyni makamda ortaya koyduğu bestesinde, “İnsafa Gel Ey Şiveger /// Bir Gün Olur Çağın Biter” derken, ayrılığın bu kadar uzatılması hususunda ağır bir sitem ve uyarı yapmıştır.
Sitem konusunda ayrı bir düşünce yaratan Hocamız Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca, ilk şarkılarından biri olan Hicaz makamındaki “Ümitsiz Bir Aşka Düştüm, Ağlarım Ben Halime” derken, kendi kaderine sitem etmiş ve zamanın en sevilen eserini meydana getirmiştir.
Yukarıda sözü edilen musikişinasların eserlerine dikkatlice baktığımız zaman, hasretle yol alan sevginin hiç bir surette vuslata varılamayacağını açıkça görmekteyiz. Şunu bir kez daha belirtmek isterim ki, belki de vuslat denen o duyguya kolayca varılmış olsaydı, bu gün böylesine muhteşem şiirleri ve şarkıları hiç bir zaman dinleyemezdik.
Bu nedenle, gerek birbirine kavuşmayan sevgiler, gerek hasret çeken gönüller hüzün dolu bir yaşam sürdürmüş olsalar da, sevginin verdiği ilhamla şiirlerimizi ve Türk Sanat Müziğimizi daha da ileriye taşımışlardır.