Siyasetin İtibarı Tartışılıyor
M. Yahya EFE
Sevgili okurlarım, insan sosyal bir varlıktır ve sosyal çevre, insan hayatında çok önemli bir yer tutar.
Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayıp, T.C. Kimlik Belgesi bulunan herkes, devlete vatandaşlık bağıyla bağlıdır. Yani, Türk vatandaşıdır.
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan bütün vatandaşlarının birbirlerine karşı ve onları yöneten devlete karşı bir kısım sorumlulukları vardır.
Bunun yanında, bir kısım hakları da vardır.
1- Kanunlara Uymak,
2- Vergi Vermek,
3- Askerlik Yapmak,
4- Seçimlere Katılmak (hem hak hem de görevdir),
Bunların dışında; Yaşama hakkı, kişi dokunulmazlığı hakkı, özel yaşamın gizliliği hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı, seyahat hakkı, dilekçe hakkı, konut dokunulmazlığı hakkı gibi birçok hakka sahiptir.
Başka Türkiye yok. Sağ-sol, A Partisi B Partisi yok, milli menfaatler var,
“Ne Mutlu Türküm Diyene” diyen vatanseverlerin bu memleketi geleceğe, aydınlığa taşıma vakti geldi de geçiyor.
Bırakalım bu tüketim canavarlığını, devletten beklemeyi bırakalım, vatanımız için ne yapabiliriz ona bakalım.
Herkes kendi kapısının önünü süpürse memleket temiz olur.
Bireyler olarak; ne yazık ki, yeterli derecede vatandaşlık bilincine sahip olduğumuz ve bununla ilgili görevleri tam olarak yerine getirdiğimiz söylenemez.
Bunun en büyük nedeni “Adam sen de” deme alışkanlığı kazanmış olmamızdır. Bunun yanında, yeteri kadar medeni cesaret sahibi olmamamız ve başkaları tarafından kınanmaktan korktuğumuz söylenebilir.
Toplumumuzda, etliye/sütlüye karışmama ilkesi ise, bayağı geçerlilik kazanmıştır. Tabii, bunda, sahip olduğumuz bürokrasi yoğunluğu ve bunun yarattığı olumsuzlukların büyük etkisi vardır.
Şehit ailelerine sataşarak, sahte gündemler yaratarak, satılmış kalemlerin, örf, adet, ahlak, terbiye, milli hassasiyetleri gözetmeden yayın yapan ve kimlere hizmet ettiği belli olmayan bazı medyanın toplumsal dinamiklerimize zarar vermesine izin etmeyelim.
Biz tartıştıkça konuştukça kutsal bildiğimiz değerlerimizi de yok ediyoruz.
Bize yaramadı bu kadar özgürlük, biz başımızda güçlü bir devlet, güçlü bir ordu, arkasından ölüme gideceğimiz bir lider, ortak bir amaç, bir hedef arayışında olduk hep.
Felaketlerde birlik olmayı bildik, ama yapılan bağışların nasıl ve kimler arasında paylaşıldığı ortaya çıktığında ise, insanların çiğliğini görüp onlardan nefret ettik.
TBMM’de Anayasa değişikliği görüşmelerinde Gazi Meclise yakışmayan sözlü sataşmalar ve kavgalar ise, oldukça üzücü ve düşündürücü. Siyasiler, Mecliste neyi paylaşamıyorlar?
Siyaset; devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayıştır.
Bu anlayış olamadığı için, günümüzde siyasetin itibarı tartışılmaya başlandı…
Kavgacı vekillere oy veren vatandaş; “Elim kırılsaydı da sizi seçmeseydim” diyor.
Atatürk iyi ki görmedi bu günleri, kemikleri sızlıyordur eminim.
Ne diyordu gençliğe hitabesinde; o hitabeyi her gün okumalıyız.
Atatürk’ün kurtuluş savaşı sonrası verdiği mücadele, gösterdiği hedefler bugün de geçerli, Atatürk’ün gençliğe hitabesini okuyalım, okutalım ve kendimize gelelim.