Dolar 32,3101
Euro 35,1452
Altın 2.283,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 21°C
Az Bulutlu
Kilis
21°C
Az Bulutlu
Cum 26°C
Cts 26°C
Paz 26°C
Pts 25°C

Şöhret…

Şöhret…
A+
A-
19.07.2019
542
ABONE OL

Mahmut İhsan KANMAZ

“Günümüzde bazı kişilerin şöhreti, onlara hayranlık duyanların anlamsız ve boş gayretleriyle doğru orantılıdır.” (Heiner GEISSELER)

Selam, sevgi ve saygılarımı sunarak, bir yazıma daha başlamış olmanın hazzını duyduğumu ifade etmek isterim.
Başlıkta da görmüşsünüzdür sevgili arkadaşlarım, konumuz “şöhret” olacak bugün.
Herkes tarafından bilinme, tanınma ve sevilme hali olan şöhreti, gerek kendi dağarcığımın süzgecinden geçmiş olarak, gerekse değerli uzmanların ve alimlerin fikirlerinden sentezleyerek, sizlere sunmanın çabası içinde olacağım kısmet olursa…

“Şöhret bir denize benzer, şişirilmiş ve hafif şeyleri üstünde taşır, ağır ve katı olanları ise dibe batırır” demiş, Francis Bacon… Çok doğru… Şöhret, taşıması zor bir yüktür aslında… Bakmayın siz ünlü kişilerin mutluymuş gibi ve sorunsuz göründüklerine… Neler vardır gerilerinde, hangi dertlere gebedir yürekleri bilinmez…
Vadideki Zambak’ın babası Honore de Balzac der ki: “Şöhret ancak küçük dozlarda alındığında, faydalı bir zehirdir.”
Şöhretli olmak, bir kere sıradanlığı yok eder. İnsanın rahat ve huzuru kalmaz. Sokağa çıkamazsınız, çıkarsınız ancak her türlü tepkilere de açık olmak ve katlanmak zorundasınızdır. Seveniniz kadar, sevmeyeniniz ve kıskananlarınız da olacaktır. Bir Çin atasözünde dendiği gibi,
“Şöhrete kalbini açan, rahata kapatır.”
Peki, nedir o zaman bu şöhret merakı insanlardaki? Haklı olarak sorabilirsiniz bunu… Dedik ya, herkes tarafından bilinme ve tanınma güdüsü, ya da takdir edilme, sevilme ve alkışlanma hali de olabilir bunlar. Dozu farklı da olsa, inanın belki de hepimizde vardır böylesi gayretler.
Şimdi, birbirimizi kandırmaya hiç gerek yok. Bir paylaşım yapıyorsunuz sosyal medyada, ya da bir yazı döktürüyorsunuz, ne bileyim bir şiir yazıyorsunuz diyelim, kendinizden söz ediyorsunuz. Nedir amaç? Amaç küçük te olsa bir şöhret takıntısı olamaz mı? Çok kişi tarafından beğenilme ve aranma çabası yok mudur işin içinde? Hemen bakmaz mıyız, kaç “like” ya da beğeni almış, kimler yorum yapmış?
Bütün bunlar, teknolojinin önümüze koyduğu argümanlar. Beğenilme, kabul görme, sevilmenin sosyal medyacası.
Bilmem yanılıyor muyum acaba?

Şimdi bu dediğimiz şöhretimsi halin lütfen daha büyük kapsamlısını düşünebilir misiniz? Ne ağır bir yük değil mi? Tabi taşıyabilene, ya da isteyene bu sözlerim.

“Şöhret pazara benzer, orada ne kadar çok kalırsanız, fiyatlar düşer” diye buyurmuş, yine Francis Bacon. Yani demek ister ki uzmanımız; “Şöhrete çok da fazla bel bağlamayın, zamanla dozajı azalacaktır. ” Sonra, maazallah sukutuhayale uğrayabilir insan. Yani eskilerin deyimiyle, “şöhret-i kazibe” denilen şeyle karşı karşıya gelir. Yalancı veya geçici ün denilen durumdan bahsediyorum.

Andy Warhol adlı bir efsane ismin dediği varsayılan, çok güzel bir deyimden de söz etmek isterim sevgili arkadaşlarım.
Ne demiş Warhol; “Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacaktır.”
Bilinir ki, buradaki 15 dakika metaforu hiç şüphesiz, insanın son yolculuğa çıkarken ki hal ve ahvalidir. O soğuk musalla taşın üzerindeki, sözüm ona ünlü olma durumudur. Omuzlar üzerinde taşınma şeklinin tam karşılığıdır. Herkesin ondan bahsedip, helallik vermesinin ve rahmet duaları etmesinin manevi halidir, o söylenilen ünlü olma durumu…

“Sessiz ve ünsüz yaşamalı insan, şöhreti hiç sevmemeli, ancak onu istemediğini de kendi nefsine bile duyurmamalı. Sonra onu yükseltmiş ve uyandırmış olursun” diye buyurmuş Abdullah B. Mübarek…

Robert Schumann şöyle demiş şöhret için: “Hayatta zor olan iki şey vardır. Birincisi, insanın kendine iyi bir isim sağlaması, ikincisi de, bu adı uzun bir süre sürdürmesidir.”
Şöhret insanın başını döndürür derler. Bir anda ilgi, para, zevk ve eğlenceyi gören birinin, haletiruhiyesinin değişmemesi biraz zor gibidir.. Ekranlardan görüyorsunuzdur, kişi daha düne kadar sıradan normal bir ademoğlu iken, “tırnak içinde” şöhrete ulaşmasıyla adeta, ayakları yerden kesilir gibi olmakta, kendine çok fazla anlam yükleyip, dününü unutabilmektedir. Daha sonra da, sanki insanüstü bir varlıkmış gibi hareket edip, aşırı şişirilmiş bir ego ve nefsi emarenin tutsağı haline gelebilmektedir.
Bunun sayısız örneklerini çevremizde hemen hemen her an görmekteyiz.

Yani, sanat, spor ve diğer alanlarda bu dediğim şeylerin onlarcası, belki de binlercesi olmakta ve yaşanmakta kanlı canlı… Kişiye taşıyamayacağı, üstesinden gelemeyeceği bir yük yüklersen, sonuçta bu olur haliyle…
Haksızlık etmeyelim, herkes için değildir bu iddialarım. Ama üzülerek ifade edeyim ki, kahir ekseriyeti böyledir.
Hemen bir dejenerasyon ve çözülme ünün peşinden gelmekte… Allah her şeyin en iyisini ve en doğrusunu versin dileyelim.

“Şöhretin içi beni, dışı seni yakar” derler, çok doğrudur. Her şeyin bir bedeli olduğu gibi, şöhret ve ünün de bir bedeli vardır ve o da çok pahalı bir şeydir.
Honore de Balzac der ki: “Şöhret, uzaktan güneş gibi parlak ve ısıtıcı, ancak yaklaştığınızda da bir dağ tepesi kadar soğuktur.” Allegrand adlı bir bilge de farklı bir betimlemede bulunur şöhrete dair ve buyurur ki: “Şöhret gölgeye benzer, yükseldikçe büyür, düştükçe de küçülür.”
Ün ve san, öylesine sarar ki gönülleri, büyüsüne kapılan insan, ölümü bile düşünmez olur. Hatta ölümü halinde ortamın nasıl olacağının hayallerini dahi kurar sevgili arkadaşlarım. O yüzden olacak ki, Blaise Pascal şu kelamı etmiştir: “Şöhret o kadar tatlı bir şeydir ki, onunla ilgili olması kaydıyla her şeyi severiz. Hatta ölümü bile…” Allah akıl fikir versin diyelim…

“Hızlı yükselenlere herkes imrenir. Oysa, en hızlı yükselenler, toz, duman, tüy ve samandır” demiş, Ring Kardner.
Aristotales de güzel bir çıkarımda bulunur mevzu hakkında. “Şöhretini para ile satın alan kimseler, daha sonra masraflarını geri almak yoluna düşerler…” Aristotales gibi, asırlar öncesinin düşünür ve filozoflarından, Epictetos da şöyle buyurmuş: “Parayı, zevk ve eğlenceyi seven veya şöhret peşinde koşan biri, aynı zamanda insanları da seven biri olamaz.”

Ünlü yazar ve şair William Shakespeare de der ki: “Bazıları büyük doğar, bazıları büyüklüğü kazanır, bazılarına da büyüklük yakıştırılır.” Aynı edebiyatçı bir başka anlamlı söze daha imza atar: “Hayatın bize bahşettiği en büyük hazine, lekesiz bir şöhrettir.”
Şöhret bazen talep edilmez, kendiliğinden veya hiç beklenmeyen bir vakitte de geldiği olur. P. B. Shelley de tam da buna istinaden şu kelamı eder: “Şöhretin peşinde koşmaya tenezzül etmeyenleri, şöhret kendisi takip eder.”
Şöhret üzerine edilmiş o kadar çok söz vardır ki, ben izninizle bütün bunları bir buket haline getirip sizlere sunmak isterim. Aslında her biri altın değerinde olan çıkarımlardır bu klişe laflar sevgili arkadaşlarım. Buyurunuz:

– Yetenek sporcuyu şöhret yapar, karakter ise efsane… (Muhammed Ali Clay)
– Şöhret yeteneğin gölgesidir. (İngiliz Atasözü)
– Şöhret bir büyüteçtir. (Thomas Fuller)
– Şöhret, hazin ve tatlı bir dumandır. (Alfred de Musset)
– İyi insanlar bile, çoğu zaman kendilerini şöhret merakından kurtaramazlar. (Tacitus)
– Şan ve şöhret, bu iki ihtiras yaşlılık nedir bilmezler. (Plutarchus)

– Erken gelmiş bir şöhret kadar ağır bir yük olamaz. (Voltaire)
– İnsan ne kadar yükselirse, gönlü o kadar alçalmalıdır. (Diderot)

– Şöhret insanın ya iyiliğini ya da kötülüğünü ortaya çıkarır. (Bacon)
– Kendi omuzlarında yüksel, başka nasıl yükselebilirsin ki… (Nietzcshe)

Evet, şöhrete dair söyleyeceklerimin sonuna gelirken, ikinci İslam halifesi, Hz. Ömer’in bir kelamıyla yazıya nokta koyalım istiyorum: “İnsanın nesi çoğalırsa, onunla şöhret ve nam bulur.” Çok doğru…

Tekrar birlikte oluncaya kadar, her şey gönlünüzce olsun. Günleriniz aydınlık, yüreğiniz sevgi dolu olsun.
Sağlıkla ve mutlulukla kalın sevgili arkadaşlarım, değerli dostlarım.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.