Son Perde: Türk Karşıtlığı, Arap-Kürt Muhipliği
Tamer ABUŞOĞLU
Doğu Türkistan’da yaşanan Çin zulmüne dayanamayarak Tayland’a sığınan Doğu Türkistan Türkleri aylardan beri Türkiye’ye sığınmak üzere bekliyor.
Ancak konu, Türkler olunca üç maymunu oynayan AKP’li hükümet, Çine iade edilmeleri halinde büyük bir ihtimalle idam edilecek olan Türkler konusundaki sessizliğini muhafaza ediyor.
Tayland’ın Bangkok ve Hanai şehirlerinde demir kafesler içindeki tutukluluk halleri devam eden Doğu Türkistan Türkleri sağlıksız koşullarda yaşam mücadelesi verirken, bu uğurda birçok yol arkadaşlarını da kaybettiler.
Türkiye’den gelecek haberi umutla bekleyen Altay Kartalı Osman Baturun torunları Davutoğlu hükümetinin vurdumduymaz tavrı nedeniyle umutları her geçen gün biraz daha zayıflıyor.
Diğer taraftan Çin hükümetinin Doğu Türkistanlılarla ilgili olarak Tayland’a yaptığı baskı ise giderek ağırlaşıyor.
Irak’tan Libya’ya, Kobani’den Sincar’a, Şamdan Gazze’ye, Halep’ten Kahire’ye kadar kendini ilgilendirmeyen her meseleye maydanoz olan hükümetin anılan bu coğrafyalarda vatan kurtaran aslan rolüne soyunarak Araplara ve Kürtlere gösterdiği tolerans ise meydanda.
Kerkük’te, Musul’da ve Telafer’de Türkmenler Peşmerge zulmüne maruz bırakılarak kırım ve kıyıma uğruyor.
Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’daki tek taraflı işgali ise sürüyor.
Buna karşın hükümet, Ermeni açılımıyla Ermenistan sınır kapısını açmaya yelteniyor.
Başbakan Davutoğlu ise, başka adam kalmamış gibi, Başbakanlık baş danışmanlığına Etyen Mahçupyan adlı bir Ermeni gazeteciyi getirerek yaşanan akıl tutulmasındaki çıtayı biraz daha yükseltiyor.
Doğu Türkistan’da 21. Yüzyılın en sistematik insan hakları ihlalleri yaşanıyor, Çin devletinin güdümündeki Han Çinlileri sokaklarda Türk avına çıkıyor.
Kendini koruyan Türkler türlü bahanelerle hapsediliyor, hapsedilenler esrarengiz bir şekilde ortadan kayboluyor.
Terör suçuyla yargılanan Doğu Türkistanlılar önceden kurgulanmış trajikomik mahkeme kararlarıyla kurşuna diziliyor.
Bütün bu namüsait süreç boyunca, taşta ses var, Türkiye’den ve Türk hükümetinden ses yok.
Kobani’deki 200 bin Kürt’ü bir günde tahliye ederek Suruç’ta konuşlandıran, Sincar’dan kaçan binlerce Yezidi Kürdü Diyarbakır’a yerleştiren, Suriye’deki iç savaştan kaçan 3 Milyon Suriyeliyi kontrolsüz bir şekilde bütün Türkiye’ye dağıtan hükümet, Kerkük’teki Türkmenlerle, Doğu Türkistan’daki Türklere, Fars kıskacındaki Güney Azerbaycan Türkleri ile Hocalıda ve Kelbecer’deki Türk soykırımına salyasını akıtarak, öküzün trene baktığı gibi nazar göstermekten öte bir marifet sergilemiyor.
Kevgire dönüştürülmüş sınırlardan elinizi kolunuzu sallayarak geçebilir, diyetini ödemediğiniz bu toprakları pekâlâ kendinize bedava vatan yapabilirsiniz.
İşte Türkiye böyle bir ülke…
Kürtlere ve Araplara serbest, Türklere yasaklı…
Oh ne ala…