STK (Sivil Toplum Kuruluşları)’nın Amacı Nedir?

Özgür ÇAKMAK
Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği 2001 yılında STK’ların en belirgin özelliklerini, “Sadece kendi amaç ve değerlerine hizmet etmemeleri, hükümetlerden, kamu makamlarından, siyasi partilerden bağımsız olmaları, ticari çıkar gözetmemeleri, kar amacı gütmemeleri ve merkezi otorite ile vatandaş arasında arabuluculuk yapmalarıdır” şeklinde tanımlıyor. Son yıllarda ise Türkiye’de bazı STK’ların bu özelliklerinin dışına çıkarak siyasi partilere, hükümetlere ve kamu makamlarına göbekten bağlanmaları maalesef toplumda yanlış bir STK algısı yaratmaya başladı.
Örneğin bir STK yöneticisinin toplumu ilgilendiren bir haksızlık karşısında vereceği beyan, açıklama veya eleştiri “siyaset yapmak ve muhalefet olmakla” eşleştiriliyor. Hatta “Bu makamdan istifa et, siyasete gir, öyle konuş” çıkışlarına kadar ilerleyebiliyor.
Ergun Özbudun, Sivil Toplum Kuruluşları ile siyasal toplumun ayrı amaçları, ayrı tarzları, ayrı örgütsel kalıp ve zihniyetlerinin olduğunu ifade ederek, sivil toplum kuruluşlarının; “Siyasal seçenekler üretme, hükümet ve devleti denetleme kapasitesine sahip sağlıklı bir sivil toplum geçişleri başlatmaya, geri dönüşlere direnmeye, geçişleri tanımlamaya, demokrasiyi konsolide etmeye ve derinleştirmeye yardımcı olabileceklerini” belirtmektedir. Yani sivil toplum kuruluşlarının siyasal alana baskı yapma, demokrasiyi topluma yerleştirme, sivil toplum alanları oluşturma gibi kendine özgü bir takım işlevleri bulunmaktadır.
Bu nedenledir ki, STK’ları mutlak bir tarafa ait olarak yaftalamayın. Belki etrafınızda sorgula(ya)mayan, korkan, kendi menfaatini ön planda tutan, esas amacının dışında STK, yöneticileri ve mensupları vardır, fakat toplum ile yönetenler arasında köprü olan ve kamu denetimini yapan gerçek STK’lar sorar, sorgular ve yanlışları belirterek kamuoyunu bilgilendirir. Bu siyaset değil uzun zamandır uzak olduğumuz “DEMOKRATİK TOPLUMUN” bir gereğidir.