Dolar 34,0296
Euro 37,5386
Altın 2.754,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 31°C
Az Bulutlu
Kilis
31°C
Az Bulutlu
Çar 31°C
Per 33°C
Cum 33°C
Cts 31°C

Tarım Toplumu Olarak Kilis

Tarım Toplumu Olarak Kilis
A+
A-
12.12.2019
470
ABONE OL

Prof. Dr. Mehmet BİÇİCİ

Çukurova Üni. Ziraat Fak. Em. Öğrt. Üyesi

Kilis’te insanlar yüzyıllar öncesinde şehirleşmiş olsalar da son yıllara kadar bir tarım topluluğu halinde yaşamışlardır. Tarım toplumunun önemli bir karakteri olarak, Kilis insanı erken yatıp erken kalkmayı esas almıştır. Hatta bu alışkanlık “iyi bir insanın üzerine güneş doğmamalı” şeklinde, yeni kuşaklara öğütlenerek devam ettirilmeye çalışılır. Bunda iklimin de rolü vardır. Çünkü iklimin özellikle Mayıs-Eylül ayları döneminde sıcak ve kurak geçmesi tarımsal üretim faaliyetlerini zora sokar niteliktedir. Bu nedenle tarımla uğraşan insanlar günün sıcak saatlerinde verimli çalışamayacakları için, çalışına saatlerini erkene ayarlamışlardır. Bu konuda çiftçinin kendisi dışında ayrıca gücünden yararlandığı hayvanların da verimli çalıştırılması özellikle dikkate alınmıştır. Bu yüzden tarımla uğraşan çiftçiler sabah ezanından yola koyularak güneş doğumu ile birlikte bağda, bahçede, zeytinde, tarlada çalışmaya başlamayı adet edinmiştir. Ramazanlarda ise çütçüler sahuru takiben yabanın yolunu tutmuştur. Bir anekdot, çütçü sahuru takiben karanlıkta henüz yola çıkmışken, çakmak taşından fitilli çakmağı ile sigarasını, çalışacağı parçaya yaklaştığında ancak yakabilmiş ve mitili barut demiş. Kilisli çiftçiler gerek kendilerinin ve gerekse hayvanlarının sıcak nedeniyle zorlandıkları gün ortasına doğru da işlerini bırakmışlardır. Böylece tarım toplumu olma gereği ve çevre koşulları nedeniyle çütçüler, belciler ve diğer tarım işçileri hep yarı zamanlı bir mesai takip etmiştir.
Tarımın icadı sonrası yaşandığı bilinen eski bir üretim biçiminin Kilis tarımında izleri görülür. Bu kendi ihtiyacı için tarım yapmadır. Kilis’te yeterince araziye sahip varlıklı kesim başta kendi ihtiyacı için üretimi esas alarak, pazar için ürün üretmiştir. Sayın Selahattin. Çolakoğlu ZeytinDalı’nınbir sayısında annelerine atfettikleri “Kilis‘te birçok davranış ayıp sayılır Ama asil ve en ağır ayıp çarşıdan ekmek almak, ikinci ayıp un almak, üçüncü ayıp da çarşıdan buğday almak”şeklinde bir
ifade de bulunur. Bu sözler ekmeğini üretmek için çaba göstermeyen bir yaşamı açıkça ayıpladığı gibi,  ayrıca Kilis’in kendi geçimi için üretim yapan bir tarım toplumu olduğunu da kanıtlar.

Aslında ‘İçeri bahçe’ sebze üretim alanları da böyle bir işlevi sürdüregelmiştir. Bahçe sahiplerinin evlerine çalışanlarca haftanın belli günlerinde bir miktar hudar (mevsimlik çeşitli sebze, meyve) gönderilmesi, geri kalan esas üretimin pazara yönlendirilmesi hep bu tür üretim biçiminin özellikleridir. Sanat, ticaret ve işçilik yapan nüfusun büyük bir kesimi de kendi nafakasını karşılayabilmek için küçük bağ alanları ve zeytinliklerde aile işletmeciliği şeklinde bu durumu devam ettirmiştir. Bu tür tarımın karakteri olarak, zeytin deren işçi ücretlerinin ayni olarak toplanan üründen karşılandığı ve mantara bekçilerine sergide veya zeytin hasadında ayni ödemeler yapıldığı görülür. Zeytin mahsereleri de böyle ayni ödemelerle zeytinyağı sıkmıştır. Sabancılar, berberler, çerçiler ve benzeri iş kolu erbabının kırsal kesimde yaptıkları çalışma veya satış karşılığı tahıllar ile ayni ödemeler geçerli olmuştur. Böylece Kilis halkı hep üreterek yaşamıştır. Bu tür tarıma bağlı yaşamın nerdeyse altmışlı yılların sonuna kadar Kilis’te devam ettiği açıkça görülür.

 

Sonraki yıllarda nüfus artmış ve hayli çeşitlenmiş ihtiyaçların karşılanması için halk yeni faaliyetlere veya göçe yönelmiştir. Böylece bağda, zeytinde ailece çalışarak üretim yapma çok aza inmiştir. Bunda Kilis tarımının özellikle çok küçük alanlarda yürütülen bir kuru tarım faaliyeti olması ve aile dışı işgücünü karşılayacak bir verimlilikte olmaması da etkendir. Bunun paralelinde, sanat erbabı yetişmez olmuş, az bir nüfus da kamuda istihdama yönelmiştir. Böylece konut yapımı ve birkaç küçük sanayi dışında, Kilis halkı şimdilerde çok küçük çaplı, alış veriş faaliyeti yaparak yaşayan bir tüketim toplumu olmayı yeğler olmuştur.

Kilis gibi tarım arazisi sınırlı olan bir belde de mevcut tarım alanlarının boş bırakılamayacağı, bağcılık ve zeytinciliğin devam ettirileceği açıktır. Zeytinyağı marketlerde ilaç gibi cam şişelerde pazarlanıyor. Onun yararları saymakla bitmez. Hatta yeşil yaprağı çay yapılarak kullanılıyor. Bilirsiniz bir de Kilis’te ‘kudret helvası’ vardır, zeytin ağaçlarının dal ve gövdeleri üzerinde oluşur. O bazı böceklerin ağacın iletim sisteminde beslendiğinde, dışa akan sıvıdan ibaret acımsı tatlı, yenebilen bir maddedir. Buna yöre halkı tarafından verilen isim tesadüf olmasa gerek. Çünkü bu gibi ağaç akıntıları veya öz suyu salgılarında bakteriler ve mayalar çok bol bulunur. Bu akıntılarda bulunabilen özellikle mayalar bazı enzimler, vitaminler, mineraller, büyüme faktörleri ve sindirim sistemindeki doğal florayı destekleyen probiyotikler üretebilmektedir. Nitekim doğu ülkelerinin geleneksel fermente yiyecek ve içecekleri hep böyle hücresel ve ipliksi büyüyen mantarların eseridir. Ancak, yine de kudret helvasının yenilebilirliği için güvenli denebilmesi mikrobiyolojik analizlerle olasıdır.
Bağ ve üzümün yararları saymakla bitmez. En azından bu ürünlerin tarımı, yöre insanının beslenmesi açısından zaruridir.
Kilis’te mevcut tarım alanlarının hayli sınırlı ve yenilenemeyen bir üretim aracı olması nedeniyle, bu ürünlerin tarımının verimli şekilde sürdürülmesi gerekir.

Verimli bir Kilis tarımı için aşağıda değinilen hususlar dikkate alınmalıdır. Bir çiftçi ailesinin ekonomik şekilde geçimini sağlamak ve üretim yapabilmek için mevcut tarım alanlarında arazi toplulaştırması kaçınılmazdır. Bu işletmelerde bitkisel ürün üretimi ile hayvancılığın birlikte yürütülmesinin avantajı mutlaka sağlanmalıdır. Bir şekilde sulu tarıma geçilmeli, en azından geçmiş kuşakların camilere ve çeşmelere sağladıkları gibi yüzey sularından yararlanılmalıdır. Bir bağ alanı sadece tiyeklerden, zeytinlik ağaçlardan ibaret değildir. Yetiştirilecek ürünü etkileyebilmesi olası ürün içi ve üstü hava içinde, ürün yüzeyinde ve toprak kök bölgesinde yaşayan birçok canlı vardır. Ürü n üretebilmek için bağ ve zeytin bitkileri kadar onları da iyi bilmek gerekir. Örneğin, antepfıstığı tarımında karşılaşılan hastalık, zararlı ve bunlar için alınacak önlemler bilinmeksizin ürün alınamaz. Bazı yeni ürün çeşitleri sulama, gübreleme, ekini ve dikim zamanı açısından özel isteklere sahiptir. Bu isteklere göre uygulama yapmak gerekir. Horozkarası, hönnüsü gibi üzüm çeşitleri pazarda en pahalı sofralık üzümler arasında iken, hala kurutmalık üzüm çeşidinde ısrar edilemez. Yere düşmüş zeytin toplanarak normal ağaçtan devşirilen ürün içine katılacak olursa, birkaç gün içinde bile küf gelişimine ve dolayısıyla toksin oluşumuna yol açılabilir. Bu ise rafine edilmeksizin üretilen zeytin sağlık açısından sakıncalı kılar. Üzüm pekmezi yaparken ismine doğru üretim için Kilis’e özgü üzümden gayrı ürünler kullanılmamalıdır. Ancak o zaman Kilis pekmezi için bir marka yaratılabilir. Pazar gereksinimleri dikkate alınarak ve verimli bir şekilde yapıldığında, tarımın hala en karlı sektörlerden biri olduğu unutulmamalıdır. Bunu ülkemizin çeşitli yörelerinde yapıyorlar ve iyi de gelir sağlıyorlar. (ZeytinDalı Dergisi)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.