Türkiye’yi Seviyorsak…
M. Yahya EFE
Sevgili okurlarım, 7 Haziran seçimlerinde sandıktan koalisyon çıktı.
Koalisyon görüşmeleri yürütülürken, parti liderleri, partilerinin il başkanlarını tek tek arayarak, “seçime hazır olun” talimatı vermesi oldukça düşündürücü idi.
Partilerin kırmızıçizgileri yüzünden koalisyon görüşmelerinde uzlaşma sağlanamadı.
Bu nedenle şöyle yüzümüzü güldürecek bir haber, bir köşe yazısı yazamadık.
Dertlerimizi anlatacak değil, derdiniz nedir? diye soranımız yok.
Hoşgörü ve uzlaşma kültürümüz de yeterli olmadığından, çevre duyarlılığımız noksan. Paylaşmayı bilmiyoruz.
Çıkarlara dayalı ikiyüzlülüğümüz var. Bu nedenle koalisyon kurulamadı.
Herkes, “her şeyi ben bilirim” diyor. Bunun sonucu olarak ta iyi yönetilmiyoruz.
Oysa herkes kendi işiyle meşgul olmalı.
Bakıyorsunuz; hiç beklemediğiniz bir anda, ilgisiz ve bilgisiz birileri çıkıp, yanlış zamanda ve yanlış mekânda ülkenin ekonomik, siyasal, sosyal ve dini konularında fikir beyan etmeye kalkıyor.
Yöneticiliğin okulu yoktur, bir yetenek ve tecrübe işidir. Aynı zamanda, yöneticinin genel kültürü ve insanlık yönü de çok önemlidir.
Otoritesini bulunduğu mevkiden değil, bilgisinden alan yöneticiler, her zaman alçak gönüllü olur ve herkes tarafından sevilir sayılırlar.
Ülkeyi iyi yönetenler, yöneticilik vasfı bittikten sonra, o mevkiden ayrılmış olsalar dahi, kendisine duyulan sevgi ve saygı ölünceye kadar devam eder.
Kültürlü, ne yaptığını bilen, atılgan ve başaran bir yönetici olduğu için de, ülkeyi iyi yönetmiş, bunun sonucu olarak ta milletin gönlünde taht kurmuştur.
İşte böyle bir yöneticiyi, insanlar başına taç eder.
Onu tanıyanlar, iyiliğini, özverisini, memlekete yaptığı üstün hizmetleri büyük bir coşku ile genç kuşaklara anlatır.
Oysa böyle yönetici günümüzde çok azaldı. Çeşitli politika basamaklarında olanların çoğunluğu tam bir siyaset alaturkalığı içinde olup, politik davranışlarını bilgilerine göre değil, memleket menfaatlerini hiçe sayarak çıkarlarına, ya da duygularına göre ayarlamaktadırlar.
Oysa bir ülkeyi yönetmeye kalkışanların, günlük politika akımlarından başka, güçlü bir tarih bilgisine sahip olmaları da zorunludur.
Çünkü günümüzde ülkeler, birbirleriyle sıkı ilişkiler kurmakta ve bunları gittikçe geliştirmektedirler.
Eğer bu ülkede yaşıyor ve Türkiye’yi seviyorsak, 1 Kasım seçiminde; parti farkı gözetmeden ülkeyi iyi yönetecek kişiyi seçmemiz şarttır.
Bugün, en büyük görevleri üzerine almış, koltuğuna düşkün, ülkeyi iyi yönetemeyen politikacılar yüzünden, vatandaş perişan bir durumda.
Laf çok, icraat yok…
Eğer Türkiye’yi seviyorsak, bu ülkenin insanını seviyorsak, Türkiye’nin gelişmesini, büyümesini, güçlenmesini, terörün bitmesini istiyorsak bölünmeyelim, birleşelim, ülkeyi iyi yönetecek bir partiye oyumuzu verelim.