Uluk Hanek Etmorum

Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
Size sorsalar Kilis’te hangi belediye başkanı veya kaymakamı yahut valiyi ve dahi mebusu daha iyi hatırlıyorsunuz? Nasıl cevap verirsiniz bilmiyorum ama benim hatırladıklarım farklı belki de iki yakın komşum belediye Başkanları Haşmet Topaloğlu ve Mustafa Baytaz’a rağmen…
Belediye Başkanı olarak Zekeriya Korkmaz Kilis’i bulvarla tanıştırmış, çamur yollarımızı siyah taşlarla donatmıştı. Dahası var Ulu Camii Sokağı döşenirken teftiş için geldiğinde kendisiyle babam konuşurdu; her sabah namazından sonra kalkar sokağımıza gelir, işçilerin kaç adım taş döşediğini tespit eder, eğer eksik çıkarsa ertesi gün hesabını sorardı. İkinci Belediye Başkanı da Celal Varış… Bir emekli asker olmasına karşılık sivil ve aydınlık bir zihinle kaynak bulup, bay bürokrasiyi derdest ederek Kilis Tarihi yazdırmıştı ünlü Tarihçimiz İbrahim Hakkı Konyalı’ya.
Kaymakam olarak Ali Metin Dirimtekin ve Ali Gün aklıma gelir. Ali Metin Dirimtekin hala Ankara’da Kilislilerin görüştüğü saygın bir idareci. Askeri vesayet dönemini bir sivil yürekle kentimizi yönetmesini bilmiş, insanımızın burnunun kanamasına dahi müsaade etmemişti. Ali Gün ise senelik izninde bile Başkent’te bakanlık bakanlık dolaşıp Kilis’in sorunlarına merhem olmaya çalışır, bürokrasiyi yenmeye uğraşırdı.
BİLGİN, KÜTÜKÇÜ VE GÜREŞ PAŞA
Hepsi birbirinden değerli il yöneticileri gelmiştir Kilis’e, ancak biri daha fazla etkilemiştir. İlk valimiz değerli dostum Mehmet Lütfullah Bilgin Kilis’i; Kilisli aydınlardan, akademisyenlerden, bürokratlardan, işadamlarından, sivil toplum temsilcilerinden de tanımak istemiş, tek tek onları arayarak ziyaret etmiş, görüşlerini almıştı. Zaman zaman da sorardı “Bana tavsiye edeceğin bir kitap var mı?” diyerek. Görüş ayrılığımız olmasına rağmen Sayın Aslan Kütükçü de öyleydi. İstanbul, Ankara, İzmir gibi yerlerde Kilis gayeli kurulmuş sivil toplum kuruluşlarıyla sık sık bir araya geliyordu. Kilis-Gaziantep duble yolunu kılı kırk yararak bitirmeye çalıştı. Yakalanan kaçak benzin ve mazotları yakmadı ve bir zabıtla kamu araçlarına vererek duble yolu bitirdi. İhalelerdeki siyasi baskılara göğüs gerdi.
Gelelim Milletvekilimize, Doğan Güreş Paşa her televizyona çıktığında veya medyadaki her açıklamasında alt yazı olarak verilen “Kilis Milletvekili” hatırlatması beni hep gururlandırdı. “Be biz Kilisliyiz, bizde adam çoktur” dedim. Kamu borçlarının ödenmesinde iktidarda olmamasına rağmen Kilis’e ciddi katkı verdi. Öte yandan bazı yatırımlar hükümet programında olduğu, kadro ve kaynak ayrıldığı için mebus kim olursa olsun o hizmet mutlaka gerçekleşir. Nitekim son 13 yılda milletvekilleri değişti, hizmet durmadı.
TOKEL’E VE ALDEMİR’E SAYGI
Şimdi gelelim esasa. Kilis’e il müdürü olarak yakışıklı bürokratlar atandı. Ancak hem donanımlı, hem kuşatıcı ve hem de kalıcı şeyler yapan iki kültür müdürümüz oldu. Birincisi Raif Tokel. Siyasi görüş olarak birbirimizin aynısı değildik. Tam tersi olduk. Ancak Raif Tokel Kilis Kültür ve Turizm Envanterini ilk defa ortaya çıkaran ve yayınlayan, kitaplaştıran biri olarak saygıyla anıyorum. Üstelik kanserdi. Her Ankara’ya gelişinde Kilisli aydın, akademisyen, STK temsilcileri ve bürokratlarla birlikte olur. Kilis dokümanları toplar, Milli Kütüphane’den ayrılmaz, siyasi görüşlerini portmantoya asar işine yansıtmadı. Arkasında Kilis ile alakalı önemli bir çalışma ve bol referanslı bilgi ve belgeler bıraktı. İşte bundan yüreklendim. Raif Tokel yaştan emekli olunca yerine ilk gelen bunu geçmeliydi. Öyle de oldu. Abdullah Aldemir atandığının daha ilk günü öğrenir öğrenmez telefon açtım ve kutladım. Kültür ve Turizm Müdürlüğü albenisi olmayan, hizmeti tümüyle fedakârlıkla yürütülen bir birimdi. Sizinle en fazla, kültür, tarih, edebiyat, sanat ve medeniyet hareketi sohbeti yapılabilinirdi. Bu da elbette kebap ve anason kokuları içinde gerçekleşemezdi. Diğer departmanların konumu ve sorumlulukları çok daha farklı idi.
MUTFAK KÜLTÜRÜ ÖZEL UÇAK KALDIRIYOR
Abdullah Aldemir kolları sıvayınca ortaya çok şey çıktı Kilis adına. Günümüz bürokrasisinde eğer arka planda sizinle aynı heyecanı duymayan üst yöneticileriniz yoksa keten helva yanabilir, Bay Bürokrasi sizi tuş edebilir. R. Tuncay Belgin Hoca hanımın itibar baskılı Geçmişten Günümüze Kilis Yemekleri kargodan çıkınca Avrupa’nın ve İstanbul’un en pahalı bir restoranında hissettim kendimi. Daha sahifeleri açınca yüreğimin yağının eridiğini hissettim. Kilis’in gastronomi gibi alternatif bir turizm ürünü ortaya çıkmıştı. Diyordu ki Abdullah Aldemir:
“Kentleri kuran, kentleri geliştiren insandır. Kentler kurulurken konumu, bulunduğu yerin özel koşulları nasıl büyük önem taşıyorsa, onun yaşamına giren insanların kimliği de o denli önemlidir. Kentlerin tarihi yalnız gördüğü savaşlar, geçirdiği sıkıntılı ve mutlu günlerle anılmaz. Onun gerçek kimliğini başarılı yöneticiler, bilginler, sanatçılar ve kentlerine özenle katkıda bulunan hemşehrileri sağlar.”
Rahmetli muallim Ahmet Serkant ile başlayan “Annemin Kilis Yemekleri” geleneği yeni bir atakla devam ediyor, unutturulmuyor ve nesillere eski-yeni referanslarla aktarılıyordu. Şimdi ben desem ki: “Hatay ve Gaziantep’in istihdam ve ödemeler dengesine; mutfak kültürü de sosyolojik ve kültürel boyutlarıyla eklendi!…” İnanır mısınız bilmem ama sırf İstanbul’dan bu iki kentimize özel kültür turizmi çerçevesinde otobüs ve uçaklar tutuluyor. En son örneği İstanbul Site Koleji mezunları oldu. Gaziantep’e gittiler, programlarında şimdi Hatay var. Dilerim Kilis de bundan payını alır. Anlatıldığı kadarıyla Kilis’te kente gelen yabancı kadınlar için hijyenik genel tuvaletlerin yeterli olmadığı iddiası mevcut.
Kilis’e gelen yerli turist için artık “Kilis Gezi Rehberi” yayınlandı. Yine imza Abdullah Aldemir ve Mehmet Bülent Öztürk. İtibar baskılı çalışmaya genel bilgi ve hatırlatmaların dışında Kilis’teki lokantalar, kasaplar, katmerciler, tatlıcılar, çay bahçeleri, Kilis nakış ve çeyizleri satan işyerleri, yorgancılar, yemeniciler, bakırcılar, baharatçılar, kuru yemişçiler, şekerlemeciler, zeytinyağı firmaları, sabuncular, pekmezciler, konaklama tesisleri, taksi durakları, rent a car firmaları, otogar ile alakalı geniş bilgiler eklenmiş.
ELTİ ELTİYE KÜSTÜ VEYA ERGEN BIYIĞI OYASI
Kilis’ten ne alınır, ne yenir bu bilgelere hemen ulaşmanız mümkün. Kilis Gezi Rehberi, uygulaması ve yaşanması kolay bir çalışma olmuş. “Eh bu kadar yeter” diyemiyor bir insan Abdullah Aldemir’i tanıdıktan sonra. Kilis Oyaları diye Mustafa Özaslan’ın bir çalışması yayınlanmış ki, kendinizi bir defilede, podyumda sergilenen etkinlikte hissediyorsunuz. Çeyiz sandığı sunuyorlar okuyucuya ve tarihe. Her birinin ismi ve özellikleri sıralanmış. Kilis ürünü karpuz çekirdeği, karadut, şamıdut, dut yaprağı, nar, hedik, koruk boncuklu tığ oyası olarak albenisini sergiliyor. İstanbul Aydın Üniversitesi; iğne, tığ, mekik ve maşa tığı ile yapılan; elti eltiye küstü, kambur kız, Türkan Şoray Kirpiği, Çingene küpesi, ergen bıyığı, bebek dişi, çengelli dağ oyalarının haberini alsa “takı bölümü yüksek okulu” gibi, bir fakültenin içinde oya bölümünü açarsa şaşmayın. Kilis Üniversitemiz duymasın.
Değerli sanatçımız Reşit Muhtar’ın Kilis Halk Kültüründe Türküler, Hikâyeleri ve Oyunları da bir başka önem arz eden araştırma olmuş. Çalışmada referans gösterilen ve istifade edilen Akif Saydam, N. Nusret Kılıçkıran, Ali Miçilli, Kör Elif, İhsan Özkesici ve diğerlerinin isimleri burada mahfuz kalmamalı, bir fiziki mekâna da verilmelidir. Arşivimizdeki 74 Kilis Türküsü’nde çünkü katkıları vardır. Türkülerimizin hikâyelerini de bir sinemacımız çıksa da keşke beyaz perde veyahut ekrana yansıtabilse.
KALICI VE HER ZAMAN HATIRLANABİLECEK ESERLER
Kilis’e her gittiğimde mutlaka Hasan Şahmaran ile birlikte olurum. Bir defasında bana “fotoğraf makineni al öyle gel” dedi. Kilis’in bütün sokaklarını dolaştık birlikte, her Kilis evinin kapı resmini çektik. Önemli bir bilgi ve belge arşivi çıktı ortaya. Yeni evlenenlerin kapıları çömçe gelinliydi, hacı olanların evleri Kâbe resimliydi, dualar yazılmıştı, kapı üzerindeki iki halkadan birinin hanımlar, diğerinin erkekler için olduğunu, kapı bitişiğindeki bir başka halkanın da evin hayvanlarını bağlamak için kullanıldığını hatırladık. Ya kapıdaki kalın çivilerle yapılmış çiçek, gül, ağaç desenleri daha bir mana çağrışımı yapıyordu.
Kilis İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdullah Aldemir, Celal Kara, Mehmet Bülent Öztürk ve Mesude Matoğlu (arkeolog) ile birlikte hazırladıkları Kilis Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri 2014 ancak üniversitenin yapabileceği bir muhteşem itibar çalışması. Kilis sit alanları mercek altında teker teker incelenmiş. Camiler, Mehmet Paşa Camii Minaresi (dilerim müştemilatı tamamlanır ve ibadete açılır), türbeler, Mevlevihane, kilise, bazilika, sinagog, mezarlıklar, konaklar, evler, kabaltılar, sabunhane, mahsere, vakıf malları, köprüler, askerlik şubesi, hükümet konağı, Çatom ve şehitler abidesi, tarihi ağaçlar, su kemerleri, anıt mezarlar, kaleler, ören yerleri, höyükler, kutsal ve nekropol alanlar, zeytin işliği, kasteller zabptü rapt altına alınmış. Kesme, kaba yonu taş ve yığma yapıların en güzel örnekleri burada. Üzüldüğüm bir husus 1999 tarihine kadar bu önemli eserlerin birçoğu maalesef tescil edilmemiş. Allahtan tescil durumuna devam edilmesi sevindirici bir gelişme. Tümünün resimleri çekilmiş. İyi de olmuş. Görsel malzemeler incelendiğinde bazen bir kitap okumuşluğu kadar size bilgi verebiliyor. Benim Kilis evlerinin kapı resimleri galiba bu çalışmanın bir tarafına katkı vermiş olacak. Bu ansiklopedik esere şapka çıkartılır.
PANORAMA MERCİDABIK
Kültür Müdürümüz Abdullah Aldemir’i ve çalışma arkadaşlarını bütün yüreğimle kutlarım. Kalıcı ve her zaman hatırlanabilecek eserler bırakıyorlar. İstanbul’daki 2015 EMİTT Fuarındaki sohbetimizde projelerinden de bahsetti. Yeni bir Kilis Tarihi, bir Kilis Ansiklopedisi ve Panorama Mercidabık muhteşem bir rüya. Kilis, Panorama Mercidabık ve mutfak kültürüyle de tur operatörlerinin turizm programına neden girmesin ki?…