Vermek Kavramı

Metin MERCİMEK
“SEVDİĞİNİZ ŞEYLERDEN VERMEDİKÇE GERÇEK İYİLİĞE ULAŞAMAZSINIZ.” (Ali İmran Suresi)
Hesap tutmadan vermek feda etmektir. İnsan özdeşleşmediği, putlaştırmadığı şeyleri daha kolay feda edebilir. Çünkü bunları feda etmek insana ıstırap verir. Bu nedenle insanlar vermezler. Verir görünmek için giymedikleri, yemedikleri, sevmedikleri şeyleri yardım yapıyorum duygusu içinde insanlara verirler. Oysaki Ali İmran Süresi,”SEVDİĞİNİZ ŞEYLERDEN VERMEDİKÇE GERÇEK İYİLİĞE ULAŞAMAZSINIZ.” buyurur. Amaç ihtiyacınız olmayan şeylerden kurtulmak değil, muhtacı en az kendiniz kadar değerli görmektir. Değer verdiğiniz, sevdiğiniz şeyleri, terk etmenin ıstırabı pahasına muhtaca layık görüp vermektir.
Vermenin ve karşılığında alma hesabı tutmamanın ödülü kendi içindedir. Bunu şöyle bir örnekle ele alabiliriz. Yeni evlenen genç bir bayan kendi annesinden gördüğü yakınlığı, sevgili kayınvalidesinden görmediğini hisseder. Evliliğinin ilk günleri mutsuz ve acı içinde geçer. Nihayet dayanamaz ve köyün büyücüsüne gider. Büyücü, el birliği yapıp kayınvalideyi ortadan kaldırmayı önerir. Hazırladığı zehri bir gün sonra genç geline verir ve üç ay süreyle her gün yemeğine bir tutam katmasını söyler. Zehrin belirgin bir tadı olmadığını ve şüphe çekip cinayetin anlaşılmaması için de bu üç ayda kayınvalideye derin sevgi ve saygı göstermesini önerir. Üç ay dolmadan gelin pişmanlık içinde büyücüye gelir. “KAYINVALİDEM ÇOK DEĞİŞTİ, ÇOK İYİ BİR İNSAN OLDU. NE OLURSUNUZ ONA VERDİĞİM ZEHİRLERİ TEMİZLİYECEK YENİ BİR FORMÜL HAZIRLAYINIZ, ÇOK PİŞMANIM” der. Büyücü gülümser ve “BU PİŞMANLIK İÇİNDE BANA GELECEĞİNİ BİLİYORDUM. SANA VERDİĞİM ZEHİR DEĞİLDİ. KAYINVALİDENİ DEĞİŞTİREN, SEVGİ DOLU ÇOK İYİ BİR İNSAN YAPAN İSE KAYINVALİDENİN ÖLECEĞİNE İNANDIĞIN İÇİN, ÖLECEK BİR KİMSEDEN VERDİKLERİN KARŞILIĞINDA BİR BEKLENTİ İÇİNDE OLMADAN, HESAP TUTMADAN GÖSTERDİĞİN SEVGİ VE SAYGIYDI” der.
Diğer taraftan, insanların feda etmeleri gereken önemli bir şey de acılardır. Acılardan kurtulmak kolay değildir. Çünkü insana acı veren şeyler, özdeşleştiği, eş koştuğu, bağımlı olduğu şeyleri kaybetmektir. Hani derler ya, “MAL CANIN YONGASIDIR” diye. Mal canın yongası olunca verdiği, feda ettiği her şeyini kayıp gibi görür, canından bir şey gidiyorcasına, bedeninden koparcasına acı çeker. Nefsi kontrol etmek demek, ıstırapların kaynağını kontrol etmek anlamına gelir.
Unutmayalım ki, vermek ve nefsi kontrol etmek emek ve çaba ister. Vermek ve nefsi kontrol etmek arzusu içinde herkes bulunabilir. Ama hiç de kolay değildir. Yıllardan beri biriktirdiğimiz ve sahiplendiğimiz şeyleri başkalarına vermek, nefsi kontrol pahasına alışkanlıklardan, bağımsızlıklardan ve sevilen şeylerden vazgeçmek çok zor gelir. Bu zorluğu aşabilmek için maddi zenginlik yetmez. O nedenle yüksek amaçlar için yola çıkabilmek, hayır ve hizmet yapabilmek için ruhsal zenginliğe, erginlik ve olgunluğa gereksinim vardır. O zaman yalnızca kendimiz değil, canlı, cansız tüm varlıkları, doğayı ve başka insanları düşünürüz. Bu düşünce işimizi kolaylaştırır, çevremize hayat verir. Çünkü vermek, SEVGİDİR, MUTLULUKTUR ve de YAŞAMIN TA KENDİSİDİR.
Hoşça kalın.