Ya Sabır!… Şimdi de Gazeteci Katliamı

Sabahattin YARAR
2014 yılının son ayında, ”Hangisine inanıp, hangisini uygulayacağız” başlıklı yazımda, İslamiyet’in içine düştüğü çelişkilerden söz etmiş, Pakistan’da öldürülen öğrencilerin hangi amaçlara hizmet ettiğini sorgulamıştım…
İstediğin kadar sorgula, istediğin kadar feryat et, bu kara, zifiri, vicdan, merhamet ve insanlıktan uzak olaylar devam edip gitmekte İslam dünyasında… Afrika’daki Boko örgütü bir yerleşim merkezini basıp 2000 kişiyi öldürdü İslamiyet adına(!)… Ölenler kim? Yine Müslümanlar… Müslüman olmasalar bile, savunmasız insanların katli, dine ve insanlığa sığacak bir davranış mıdır? Gencecik kadınları, 10 yaşındaki çocukları canlı bomba yapıp, yine Müslüman kardeşlerini öldürtmeleri, kutsal Kitabımızın neresinde yazmaktadır?
Bu azgınlaşmış, dini kendilerine göre yorumlayan, vicdan, insanlık, sevgi ve düşünce yoksunu guruplara kimler arka çıkıp, silahlandırıyor (!), lojistik destek sağlıyor? Unutmasınlar ki; bu canavarlar bir gün dönüp kendini besleyenleri de yeme, parçalama sürecini başlatabileceklerdir…
Söz konusu yazımın bir bölümünde de bazı kişilerin, silahlı olmayan ama saf ve cahil inananları etrafına toplayıp, farklı inanış ve uygulamalarla gruplar oluşturduklarından söz etmiştim. Bu beylerden biri, “6 YAŞINDA KIZLARLA EVLENİLEBİLİR” dedi! Gelen tepkiler üzerine, bu yaşta nikâh kıyılabileceğini, reşit olduğunda da yatağa atılabileceğini açıkladı. Gel de sen, bu akıl yoksununun, nikahı kıyılmış bir kızı en az 16 yıl bekleyeceğine inan!… Hele de böyle aklı evvellerden…
Öbür taraftan sanal âlemde bir Suudi şeyhi (!), “darda kalındığında kız kardeşle, hala ile, yakınlarla evlenilebileceği” konusunda fetva veriyor adeta. Aile, namus, şeref, zina değerleri nasıl bu kadar kolayca göz ardı edilebiliyor anlayamıyorum doğrusu?
“YA SABIR!” diyorum umutsuzca… Din adına insanları (Müslümanları) öldürenler, ayrıştırıcı fetva ve bilgi verenler, İslamiyet’i yozlaştırmaya çalışanlar vazgeçiniz bu davranışlarınızdan. Dinimizi zayıflatıyor, özellikle yeni yetişen neslin dinden kaçışına neden oluyorsunuz? Bu kadar karmaşa gelişmekte olan dimağlarda farklı algılanmalara yol açıyor.
Büyük düşünür ve uygulayıcı, Türkiye özgürlüğünün ve kurtuluşunun büyük önderi, bilge insan ATATÜRK’ün LAİKLİK kavramına yapışınız. Hem dinimizi, hem ülkelerinizi, hem insanlarınızı huzura kavuşturunuz. Şöyle etrafınıza bakıp, külahı önünüze koyup düşününüz. Yoksa daha çok sabırlar dileyeceğiz Yüce TANRI’dan…
İşte, bir parçacık değinebildiğimiz bu gerçekler ortada dururken, Fransa’daki gazeteci ve market katliamları işin tuzu biberi oldu. Katı bir düşüncenin, sorumsuzca davranışı yine tüm gözlerin İslam dünyasına çevrilmesine dinimizin ve mensuplarının sorgulanmasına yol açtı. Bir iyilik, kardeşlik, barış ve insanlık dini olan Müslümanlık, yine terörle ve barbarlıkla suçlandı.
Bu ve buna benzer katliamların, nedeni ne olursa olsun, onaylanması, haklı görülmesi, olası değildir. Ulu Dinimizin, sevgi, kardeşlik, yardımseverlik, affedicilik üzerine kurulmuş uygulamalarının, sapık ve düşüncesiz eylemlerle yıpratılması asla kabul edilemez. Terörün, dini, vicdanı, merhameti, acıması, insanlığı yoktur. Öyle ise, mücadele insanca ilişkilerle, bilgi ile hukuk ile yaşama hakkına saygı ile yapılmalıdır. İslamiyet de bunu emreder… Şayet vatan ve vatandaşlarım tehlikede değilse…
Basın özgürlüğüne karşı yapılan bu saldırıyı onaylamıyorum. Terörü kınayan milyonlarca insanla aynı düşünceler içindeyim. Bu davranışın İslam dünyasına büyük bir haksızlık olduğuna inanıyorum. Dinimiz terör dini değildir…