Metin MERCİMEK
“YAŞLILIK KAÇINILMAZ VE GERİ DÖNÜLMEZ BİR SÜREÇTİR. TÜM CANLILAR; YAŞAMLARININ SONUNA DOĞRU İHTİYARLARLAR VE ÖMÜRLERİNİ TAMAMLARLAR.”Hayat bir nevi nakış işlemesine benzetilebilir. Hayatın ilk yarısındaki herkes bu işleminin ön tarafını görür. İkinci yarısında ise tersini… İkincisi o kadar güzel değildir. Ama daha öğreticidir. Çünkü işlenen nakış iplerinin birbirine nasıl bağlandığını görmemizi sağlar.
Bilindiği üzere her yaşam döneminin kendine göre bir takım özellikleri vardır. Bunlar çocukluk dönemi, ergenlik dönemi, olgunluk dönemi ve yaşlılık dönemi gibi. İnsan yaşamında çocukluk dönemi, korunma, sevgi ve eğitim ister. Ergenlik dönemi, bedensel, duygusal, sosyal, zihinsel ve cinsel girişimleri en hızlı şekilde gerçekleştirdiği ve de çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemini uyguladığı zamandır. Olgunluk dönemi, yaşam için her türlü kararların verildiği bir dönemdir. Yaşlılık dönemi ise, huzur, rahatlık, özellikle sevgi ve ilginin alınacağı dönemdir.
Yaşlı insanların yaşam sürecine bir göz attığımız zaman, onları ayrı ayrı şartlar içinde olduklarını görmekteyiz. İlki, aile ortamında yaşayan karı koca halindeki yaşlılar, ikincisi aile ortamında yalnız halde yaşayan yaşlılar, üçüncüsü de aile ortamı dışında yalnız yaşayan yaşlılardır. Şimdi bunları tek tek görelim:
AİLE ORTAMINDA KARI KOCA HALİNDE YAŞAYAN YAŞLILAR: Her ne şekilde olursa olsun karı koca birbirini ihmal etmemelidir. Ayrıca aile içi fertlerde, bu yaşlılara her türlü sevgi, saygı yaklaşımlarını göstermeleri gerekmektedir.
ÇOCUKLARIYLA BİRLİKTE YALNIZ YAŞAYAN YAŞLILAR: Yalnız yaşayan yaşlıların normal koşullar içinde hayatını devam ettirmesi için, tüm aile fertlerinin fedakârlık göstermesi şarttır. Çünkü bu ortamda yaşlı çok alıngan olur. Evlat ve torunlarla olmasına rağmen, yaşlı zaman zaman kendini boşlukta hisseder. Bu bakımdan evin içindekiler, yaşlıyı kırmamak, üzmemek için çok dikkatli hareket etmeleri gerekmektedir.
AİLESİ DIŞINDA KALAN YAŞLILAR: Bu koşulda olan yaşlılar, ailesi dışında bakımhane, huzurevi gibi yerlerde yaşamını devam ettirmesidir. Bu ortamdaki yaşlılar, yine aile yakınları tarafından takip edilmesi ve ziyaretlerinin hiç bir şekilde ihmal edilmemesi gerekmektedir. Gönül rahatlığı diye adlandırdığımız huzuru temin etmek için, yaşlı insanın barındığı huzurevini iyi seçmekte çok fayda vardır. Ancak her türlü ihtiyacını karşılayan sistemli bir huzurevi olmuş olsa da yakınlarının ona karşı duymuş oldukları ilgi ve şefkat çok önem taşımaktadır. Çünkü sık sık ziyaretler ve hatır sormalar, onu hayata bağlayan en güçlü ilaç ve moral olacaktır.
Birde yaşlıları etkisi altına alan olumsuz aile süreçleri vardır. Bunlardan korumasız bir ailedeki çocuklar, eşler gerekli önlemleri almazlarsa, evin büyükleri ile birlikte parçalanmış bir aile halini alırlar. Bunun yanı sıra boşanan çiftler, anasız babasız çocuklar, yetersiz sevgi ortamında büyümüş olan evlatlar, geçimsizlik ve anlaşmazlıkları yaratan aileler, yaşlıları tamamen olumsuz yönde etkiler.
Unutmayalım ki, solmayan bir sevgiyi, bitmeyen bir ilgiyi, hiç kaybolmayan bir anlayışı ve unutulmayan bir hoşgörüyü yaşlılarımıza uyguladığımız takdirde, YAŞLILIKTA KALİTELİ YAŞAM ilkesini elde etmiş oluruz.
Hoşça kalın.