Yeni Yaş Günlerini Yazmak İstemiyorum Artık… (Ama Kent Var)
Sabahattin YARAR
Yaşımızın verdiği bir tavır halimi nedir bilemiyorum. Geçen yılların hesabını verir gibi, her geçen bir yılı kutlamak, geleceği anımsamak, bu yaşlardan sonra çok da mutlu etmiyor kişiyi. Yalnız mutluluk veren bir olgu, sağlıklı bir yaşamın verdiği yaşama sevinci oluyor.
Gençlik yıllarımızda pek de aklımıza gelmeyen, hiç kutladığımı anımsamadığım doğum yıldönümlerimin zamanını bile unutulmuş bir gün olarak hiç önemsememişimdir. Bu yalnız benim için geçerli bir kural veya uygulama değildi. Çoğumuzun hiç uygulamaya koymadığı, sorun haline getirmediği sıradan günlerden birisi idi. Zaten aklımıza geldiği de pek olmazdı.
Zaman tünelinde yapılan yaşam yolculuğu, değişen koşullar, genç nesiller ve uygulama olaylarının artması, yaş günü kutlamalarına katılmamıza neden olmuştur. Uzun yıllardan beri de, elimizden geldiğince kutlama dileklerimizi iletme alışkanlığımız devam etmektedir. Doğum günlerinin bana göre kısa tarihçesi böyle işte. Daha önceleri, eş, çocuklar, dostlar, akrabalar, iş arkadaşları tarafından yapılan kutlamalar ve dilekler hoşlandığım bir durumun tablosu gibiydiler. Şimdiki yaşımda ise, yapılan iyi niyetli dilek ve kutlamalar her defasında kırlaşan, dökülen saçları, kırışan ve şekillenen simaları önüme koymaktadır. Sağlıklı ve mutlu yaşamanın sevinci, bir yaş daha ilerlemekle ikileme düşürüyor beni.
Bu düşünceden sıyrılarak, sağlıklı, mutlu, sevinçli günler yaşayan tüm yarenlere, uzun yıllar diliyorum tüm içtenliğimle. Benimkisi bir anlık düşüncenin, satırlara yansımasından başka bir şey değildir.
İnsanlar için zamanla sınırlı yaş günlerinin sona ermesi kaçınılmazdır. Ne kadar özen gösterilse sonucu değiştirmek olanağı yoktur. Ama kurumlar ve kuruluşlar için bu kural geçerli değildir. Nesilden nesle, devletten devlete devam ettirilen kurumların ölmezliği, devamlılığı her zaman sağlanabilecek bir olaydır.
Ülkemizde de uzun yıllardır devam ettirilen aile şirketleri ve kurumlar vardır. Ancak, batı ülkelerindeki gibi yüzlerce yıldır sürdürülen işletmelere henüz sahip değiliz. Olur inşallah dileklerimizle, gazetemiz KENT’in yaş gününden söz edelim. KENT’in doğuşu ve yaşam süreci, Ahmet Barutçu tarafından dile getirilmiş, 58 yılın özeti kısaca anlatılmıştır.
Bu kısaca anlatışın içindeki gerçek zaman akışı gün gün dile getirilse kitaplara sığmayacak bir öykünün kaynağını oluşturur. 1961 yılından bu yana, Kent’in yuvasında kendine bir yer açarak, bu günlere kadar gelen Ahmet Barutçu, güzel amaçlar ve yararlar için kurulmuş bir müesseseyi bu günkü seviyesine çıkarmıştır. KENT yayın hayatında, ilke ve inançları doğrultusunda verdiği çabalarla, okunan, aranan, saygın bir yayın organı olmuştur.
58 yıl bir yerel gazetenin devamlılığını sağlamak, her olumsuzluğu, her zorluğu, her engelleme çabasını aşıp bu günlere getirmek, öyle sanıldığı gibi kolay bir mesele değildir. Öyle sananlar varsa, yanılgı içinde olduklarını, ancak yaşayarak anlayabilirler.
Sevgili Ahmet Barutçu dostumuzu, Kent’in gelmiş geçmiş bütün emekçilerini, Kurucularını, (rahmetle anıyorum) değerli okurlarını ve KENT’in kendisini kutluyor, nice 58 yıllara diyerek başarılarından kıvanç duyduğumuzu belirtmek istiyorum. Kurumlar hiç yaşlanmaz ve ölmezler. Öldürülmezlerse…
Yeniden buluşalım…