Yeraltı-Yerüstü Derdimiz Kömür…

Hikmet AKSOY
Kim yapmıştı o “Devri daim” makinesini? Dünya böyle bir devri daim makinesine bağlanmış ezelden. Yine… Yine dönüp aynı şeyleri yaşıyor koca küre.
İlkbahar… Yaz… Sonbahar ve kış…
Dahası var: Günler; pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar.
Sabah, öğle, ikindi, akşam…
Saat, dakika, salise… Kim bilir daha nice yinelemeler var böyle…
***
Yine, evet yine kış mevsimi geldi. Kim söyledi bilemiyorum: “Kış geldi, dert geldi” diye… Doğru demiş. Kış mevsiminin yüzü soğuk… Bakmayınız siz sıcak odalarının pencerelerinden dışarıda lapa-lapa yağan karı seyredenlerin kış havalarının güzelliğinden söz edişlerine. Böylesi durumlarda içki de yudumlanır, şiir de yazılır.
Nasıl olsa “tuzu kuru”lardansınız.
Amaa… Ya bu dünyanın dışındakiler?
Kış ısınmadır… Kış giyimdir… Kış beslenmedir… Kış ulaşımdır, Kış… Kış…
Hani, şaka yönüyle bakıldığında insanın kuşa/tavuğa dediği “-Kışşşt!…” sözcüğünü söyleyip kovası geliyor kış mevsimini.
Kolay mı?
***
Şaka bir yana kış mevsimi geldiğinde ciddi şekilde endişelenirim. Yakacak, giyecek, yiyecek sorunum yok elhamdülillah…
O zaman endişemi/korkumu açıklayayım: Kış mevsimi gelince TV ve de gazete haberlerinde hemen kömür gazı zehirlemeleri yerini alır. Kimi zaman tek kişi; yalnızdır, kömür gazının zehirlenmesinden “terk-i dünya” eder. Ya da fakir fukaradır, korunaksız evinde gece çocukları üşümesin diye yaktığı sobasını söndürmeden uykuya yatar. Yatış o yatış.
Gazeteler manşetten değil, sıradan haber olarak tek sütun olarak verir bu kömür zehirlenmesi aile faciasını…
Aklıma/usuma gelmişken yazayım: “ – Ya nedir bu kömürden çektiği bu halkın? Yer altından çıkarılışı facia… Yer üstünde yakılışı facia…”
Tam da şu satırları yazarken TV haber sunucusu “Başına ne gelmişse kömürden…” diyor. Ne isabet…
Böyle devam ederse kömürden çok çekeceği var milletin..
***
Devlet sosyal politikaları olarak yurttaşlara her türlü yardımın yapması bir görevdir yönetimi üstlenenlere. Arabesk uygulamalar yaşanıyor bu ülkede ne yazık ki… Eğer devletin yönetiminde görev üstlenseydim hemen bir araştırma yaptırırdım, son 10 yıl içinde kömür gazı zehirlenmesinden kaç yurttaş zehirlenip öldü, kaç hane söndü diye…
Öğrenirdik hiç olmazsa gerçek ölüm rakamlarını böylece…
Şimdi sizlerden dikkat rica ediyorum. Lütfen, şu günden itibaren, gazetelerde okuduğunuz, TV’lerden dinlediğiniz kömür zehirlenmelerinden olan ölümleri bir kenara yazınız, not alınız.
Ne mi diyeceğim: Yahu, kömür yardımı yapmak -siyasal propagandaya alet etmeden vermek- güzel de, bunu yurttaşın nasıl yakacağını düşünmemek nasıl bir yanlışlık?
Kömür yardımı alanlara kömür sobası da vermek gerek… Bir de ömründe hiç kömür yakmamış gariban yurttaşa bunun nasıl yakılacağını anlatmak da bir görev oldu, artık.