Yine De Sen Bilirsin İşini Kadınım!…

Sabahattin YARAR

Bir bireyin kendi yaşamını ve sosyal ortamını hazırlaması, yine kendi elindedir artık. Böyle dillendirmenin nedeni ise, yıllar öncesinin olumsuzlukları ve kara düzenin acımasız kurallarıdır.

Yok edilmiş bir ülkenin, var oluş çabasının, üstü örtülmesi olanaksız görüntüleri, ispatlanmış tanıkları varken, inkarcılık ve nankörlüklerle görmezden gelinmek istenmesi, akıl ve izan sahibi olanların yapacağı iş değildir. Demek ki; yaşadığı ortamın varlığını ve özgürlüğünü görenlerin, hak sahibi olanların, söz sahibi olanların bulunduğu bu ülke; ATATÜRK’le bütünleşen fikirlerin ve uygulamaların yatağıdır.

Kadınlarımıza, analarımıza, bacılarımıza seslenmek istiyorum bir kez daha. Çünkü daha önceleri de dile getirdiğimiz, önlenmesinde veya uyarı olarak alınmasında, çok da başarılı olamadığımız olumsuzluklar devam edip gelmektedir.

Kafesler, ayrı odalar ve peçeler ardında, sadece üreme aracı gibi kullanılan, gün yüzü görmeyen, recm edilen, aşağılanan, Arap etkisi ile  insandan sayılmayan, “memeli bir hayvandır” denilen KADINLARIMIZ sizlere sesleniyorum işte: İnsan yerine koyulmanın, kutsal bir varlık olarak tanımlanmanızın, erkeklerle eşit haklara kavuşmuş olmanızın bir anlamı yok mu sizler için?… Çok ileri düzeye erişmiş ülkelerden bile yıllarca önce, ATATÜRK’ le özgürlüğe kavuşmuş olmanızın mutluluk ve coşkusunu duymuyor musunuz içinizde? Bir haremin 5-6 kadınından biri olmak, yobazların esiri olmak bu günden daha mı iyiydi acaba?…

Bugün kendini aydın gibi gösteren, gerçekte beyni gelişmemiş, örümcek ağları ile sarılı fikir ve davranışlarını gördüğümüz kadınlarımızın olması, söylemlerini din maskesi ile maskeleyip, eskiye özlem nutukları atmalarının gerçek nedenini anlamak olası değildir. Bir İlahiyat Fakültesi profesörünün (Samsun), saçmaladığı birçok cümle içinde geçen; “Kadın ve gâvurdan tanık olmaz” sözleri, kadınlarımızı nerdeyse Müslümanlıktan çıkaracak niteliktedir.

Nüfus sayımlarında, sadece erkek ve hayvanların sayıldığı, kadınların varlıklarının bile dikkate alınmadığı günlerden bu günlere gelmiş olmanın bir anlamı yok mu sizler için?…

Büyük önder, Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün, Cumhuriyet güneşi ile taçlandırdığı ülkemizde, kişilik sahibi, toplumda varlığı yadsınmayan, saygın ve bilinçli kadınlarımızın çoğalması, çatlak ve kadir kıymet bilmeyen seslerin gerçeklerle yüzleşmesi zamanı gelmiş ve geçmektedir. Güneş nasıl balçıkla sıvanamazsa, kadınların da bu toplumun bir parçası oldukları gerçeği ört bas edilemez.

Sizlere sağlanan bu olanaklara yapılan saldırılara karşı çıkmak, bilinçlenmek, özgür ve dinine bağlı, bilim ve teknolojiye yönelik çabalar içinde bulunmanız gereklidir. ATATÜRK’ün sizlere verdiği değer ve olanakları, laik, bağımsız, özgür bir Türkiye’nin kalkınmasına, erkekler kadar, hatta daha fazlası ile katkıda bulunmanız gereklidir. Cehaleti yeniniz…

Bizim söylediklerimiz en büyük temennilerimizden biridir. Tüm bunlara karşın, Yine de sen bilirsin kadınım!… Başkalarını bilemem ama sizler başımızın tacısınız…

Yeniden buluşalım…