Yollar…
Mahmut İhsan KANMAZ
“Yolları en iyi kaplumbağalar bilir.Sakın ola tavşanlara sormayın.”
Yollar ve menziller hakkında böylebuyurmuş bir gönül ehli..
Evet, bugün kısmet olursa yollara dairbildiklerimi ve öğrendiklerimi
paylaşmak istiyorum değerli dostlar..
Konu enteresan, diyecekler çok, vakit
kıymetli ve boşa harcamayalım derim..
O halde, Vira bismillah!
Yollar, genelde, hedefe ulaşmanın aracıdır, diyerek bir yerlerden giriş
yapalım mevzuya.
Onun şekli ve durumu önemli değildir aslında..
Yeter ki gitmek isteyenleri hedefegötürsün..
Sevenleri birbirine kavuştursun..
Vuslatlara vesile olsun.. Kafi..
Bazen, yaşamın zorlu ve dikenli
gidişatına koşut, sanırız ki bizden
sonra mevcut yollar da sona erer..
En azından öyle düşünürüz..
Ya da, bizimle birlikte, dünyanın
döngüsünün duracağına ve hayatın da
bir anlamının olmayacağına inanırız..
Kısaca bencilce ve benmerkezli
olmanın sonucu..
Ben varsam her şey var. Yoksam yok..
Tabi ki öyle değildir..
Durumun öyle olmadığını, bir özlü söz
biraz da ironik bir şekilde ortaya
koyuyor zaten..
“Yol, hiçbir zaman mezarda bitmez..
Bunu da, oraya girdiğinde anlarsın
zaten..”
Bir bilge kişi bu görüşü pekiştirir ve
der ki,
“Hiç bir yol yoktur ki sonu olmasın..”
Yolların en güzel halini aşık Dadaloğlu
tarif etmiş bizlere..
“Gönülden gönüle bir yol gider,
Onu da görmeye, bir hoşça can
gerek..”
Bir atasözümüz de aynı mealdedir..
“Gönlü açık olanın, yolu da açık olur..”
Birileri daha tevekkel davranır..
“Ey gönül yolcusu, direkt kalbe yürü
ve oradan seyret yaşamı..”
Yol, kişinin maksuda ermesinin bir
aracıdır bence..
Dahası, ulaşmayı düşündüğü hedefin,
üzerindeki iniş yokuşlardır belki de..
Bakın bu sözleri doğrularcasına,
büyük alim Ömer Hayyam ne demiş..
“Herkes gönlünce bir yol arar kendine.
Ama bir gün, bir nida duyulacak
göklerden ve şöyle haykıracak!.. “
“Herkesin yolu kendine varır..
Sakın ola ki, başka yerlerde
aramayasın..”
Mecazen, hal ve ahval böyle
kıymetli arkadaşlarım..
Yani, her insan kendi seçtiği yolda
ilerlermiş..
Sonu ya mutluluğa, ya da belirsizliğe
giden, bir istikamettir bu..
Böyle de denebilir..
Bir bakıma, gidilen yolun zahmetli ve
zorlu olmasıdır onu değerli kılan..
Düşüncem odur nacizane..
Bazen bir yola revan olursun, ama
akıbet belli değildir, daha ne kadar
gidilecek ve hangi engeller çıkacak
karşına bilemezsin..
Yalnızca gidersin işte..
Tıpkı büyük ozan Aşık Veysel’in,
şu dörtlüğünde olduğu gibidir durum..
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece.
Bir yola koyulunca, kararlılık şarttır.
Önüne çıkan engeller yıldırmamalıdır kişiyi.
Yani gereklilik, büyük ozan Pir Sultan
Abdal’ın şu güzel kelamındaki gibi
olmalıdır..
“Dönen dönsün, ben dönmezemyolumdan.”
Bir de gidilen yolun iyi bilinmesi
gerçeği vardır… Yani yola aşinalıktan sözediyorum..
Demiş ya birileri,
“Yolunu bildikten sonra, önün çöl olmuş, çukur olmuş ne çıkar..”
Değil mi ama?
“Sadece güneşli günlerde yürürseniz,
hedefinize asla varamazsınız..” demiş
bir başkası ve zorluklarla mücadele
etmenin, onların üstesinden gelmenin
de, önemini ortaya koymuştur bu
sözüyle..
Devam ediyor bir başka bilge ve
diyor ki o da,
“Eğer gideceğin yoldan eminsen,
önüne çıkan engellerin hiçbir önemi olmaz.”
Katılmamak ne mümkün..
“Bir dağ ne kadar yüksek olursa olsun,
onu aşmaya mutlaka bir yol vardır..”
buyurmuş, Hak dostu Yunus Emre..
Deminden beri, hep bir engellerden ve
hep bir dikenlerden bahsettik durduk
sevgili arkadaşlarım..
Çok doğru..
Bunlardır, yolun asli unsurları..
Ünlü yazar Bernard Shaw diyor ki,
“Eğer yürüdüğün yolda hiçbir engel
yoksa, o yol sizi asla doğru noktaya
ulaştırmaz..”
Çünkü engelsiz ve meşakkatsiz yol,
kolay bir yoldur.. Sonrasında anacağın
hiçbir hatıra yoktur orada..
Yola anlam katan, zorluğu ve
zahmetidir kanımca..
Neticede bir hedefe ulaşma arzusu
varsa yürekte, yolun meşakkatide vız
gelir insana..
Konfüçyüs der ki..
“Ya bir yol bul kendine, ya bir yol aç..
Ya da yoldan çekil…”
Yol ve yolculuk halleri biraz da macera
içermelidir..
Tek düze, dümdüz bir yol yorar insanı.
Bu hususta WaldoEmerson’un dadiyecekleri vardır..
“Yol sizi nereye götürüyorsa oraya
gitmeyin..
Yol olmayan yerden gidin ki, geride bir
iziniz kalsın….” Yani..
CesarePavese’de, aynı mealde bir
söze imza atmış gibidir sanki,.
“Ormanda yol ikiye ayrılıyorsa, en az
kullanılanı seçin.
Zira, yaşamdaki büyük farkları yaratan
da budur..”
Mevlana Hazretleri de, gidilen yolun
önemine dikkat çekerek, içinde vefa
ve değer taşımayan bir yolun, hayır
getirmeyeceğinden dem vuruyor ve
şunları buyuruyor..
“Herkes bir yol tutmuş gidiyor.. Ancak
Allaha gitmeyen bir yol neye yarar ki..”
“Başarı bir yolculuktur aslında, hedef
değil..”
“Mutluluk, gidilen yolun üzerindedir,
yolun sonunda değil.. “
“Eğer ki maksut yolun sonunda olsaydı,
ona varıldığında da yol bitmiş olurdu..”
“Mutlu olmanın zamanı bugündür.
Asla yarın değil..”
İşte, büyük mütefekkirden yaşam
kılavuzu kıvamında kelamlar..
Seçin beğenin..
“Dünyada hiçbir yol, kalple beyin
arasındaki kadar, uzun değildir..”
demiş, bir bilge insan..
Bir kardeşimiz, değerle, gidilen yolun
mukayesesini yapmış ve şu sonuca
ulaşmıştır en sonunda,.
“Değer vermeyi öğrenirken, bari yol
vermeyi de öğrenseydin..
Böylece birinciyi haketmeyen, belki
ikinciyi haketmiş olabilirdi..”
Ne güzel demiş.. Gönlüne sağlık..
Bazen de, gidilen yolun iyi mi, yoksa
kötü mü olduğu noktasında ikilemde
kalır insan..
O konuda da, Thomas More adlı bir
bilim insanı devreye girer, “En iyi yolu bulmak, en kötüsünü bulmaktan daha kolaydır çoğu
zaman..”
Bir gönül insanı, şunları söyler yola dair..
“Yola çıktıklarını, yolda bulduklarına değişirsen, hem yolunu kaybedersin,
hem de dostunu..”
Devam eder sözlerine aynı bilge..
“Yollar bir yumak gibidir.. Uzun ve
dolaşık..”
Aslında yaşam da öyle değil midir?..
Labirent gibi..
Yusuf Has Hacip de der ki: “Yola çıkan bir insan, hiçbir zaman yol üstünde evini yapmaz..
Göç eden bir kimse de, eşyasını asla evde unutmaz, ya da bırakmaz..”
İhtiyata dair ilginç bir kelam..
Devam ediyoruz..
“Aynı yolu birlikte yürüdüğümüzü
sandığımız kişiler, aslında bize
sadece gidecekleri yere kadar eşlik
ederler..” demiş, ünlü yazar Mark
Twain..
Gidilen yolla, varılması umulan menzil
arasında doğrudan bir illiyet bağı
vardır kıymetli arkadaşlarım..
Lakin, kısacık ömür bu yolu aşmaya
elverir mi, orası bilinmez..
Yani, “Ömür biter de, yollar yine de
bitmezmiş.. ” mantığıyla söylüyorum..
Bakın büyük şair Abdurrahim Karakoç, bu dediklerimize dair ne diyor..
“Umudum her zaman bakidir..
Ama zaman kısa, ben yorgunum,
yol uzun.. “
Yol hakkında edilmiş o kadar çok söz
ve kelam vardır ki, ben bunları yine bir
çiçek buketi haline getirip arzetmek
istiyorum sizlere.
Umarım beğenirsiniz..Buyrunuz.
– Dönemeci olmayan yol, daha uzun görünür… SeanO’Casey..
– Hak bellediğin bir yola yalnız gideceksin.. Tevfik Fikret..
– Yolcular yazılır, ama yollar yazılmaz..
– En kısa yol, en sarp ve zorlu yollardır.
– Yolu sormak, kaybolmaktan daha iyidir.. Atasözü..
– En kestirme ve en doğru yol, en bilindik yoldur..NapoleonBonaparte.
– Su testisi su yolunda kırılır. Atasözü.
– Yollar uzun, ama ömür kısadır..
– Hiç bir yol, geçilemeyecek kadar yüksekte olamaz..
– Bir insanı tanımak için, onunla mutlaka yol arkadaşlığı etmek gerekir.
– Ben bugüne kadar, doğru yolda kaybolmuş bir kimseyi görmedim.
İranlı şair Şeyh Sadi Şirazi…
– Yolun doğrusuna gidenlerin, kimseye ihtiyaçları yoktur.
Bu güzel sözlerle birlikte, gidilen yol ve hedeflenen yer konulu bugünkü yazımın da, böylece sonuna gelmiş oldum.
Bir başka konuda, yine birlikte olabilmek ümit ve temennisiyle, diyorum ki, dilediğiniz herşey
düşündüğünüz gibi olsun.
Güzel insanlarla kesişsin yollarınız.
Yüreğiniz sevgi ile dopdolu, yolunuz her daim açık ve bedeniniz de sağlık içinde olsun.
Hoşça kalın ve sevgilerimle kalın değerli dostlarım.