Zennup Teyze’nin Bayram Yolculuğu
Zehra ERASLAN
Sevgili dostlarım merhabalar!
Bir Ramazan Bayramı’nı daha uğurladık. Rabbim bugünlere tekrar çıkarmayı hepimize nasip etsin inşallah!
Efendim Zennup Teyze serim neden devam etmiyor bitti mi diye merak eden dostlarım yarı şaka yarı ciddi serzenişlerde bulundular.
“Zennup Teyze heste mi kele? Ne deyi sesi soluğu çıkmorheç? Yeğin özledik tamangenni.”
Hayali kahramanım Zennup Teyze serimin siz değerli okuyucularımın gönlünde yer almış olmasından da mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum. Bir eser altında toplamak için yeterli olacağını düşünerek final serisini yazmak isterken siz sevgili dostlarımın devam etsin isteği karşısında ben de naçizane yazdığım kültürel serime kaldığımız yerden devam ederek kucak dolusu sevgiler, selamlar yolluyorum. Sağ olun, var olun! O zaman Zennup Teyze’ye kaldığımız yerden devam edelim. Bakalım Zennup Teyze bayramı nasıl geçirmiş.
Efendim bizim Zennup Teyze bayramın gelmesini iple çekmiş. Öyle sabırsızmış ki oruç bir an önce bitsin de bayram gelsin istiyormuş. Malum bayramda ahretliği Kifo Hanım ile birlikte Hatay’da yaşayan Şaziment Hanım’ın yanına ziyarete gideceklermiş. Hediyeler almış sanki aylarca kalacakmış gibi de valizini hazırlamış. Tüm hazırlıklar bitmiş. Kifo Hanım da hazırlıklarını tamamlamış. Küçük bir el çantası ve hediyelerinin olduğu iki poşet… 3 günlük bayram tatili için yeterli diyerek kendine daha fazla yük edinmemiş. Hindileri ne mi olacak Zennup Teyze’nin? Efendim bahçedeki çiçekleri sulama görevini gelinine, hindilerin bakımını Hacı Amca’ya, mahallede olan bitenden haberdar olma görevini de Anten Kulaklı Ayşe’ye devretmiş. Başlamış ev hanesine komut vermeye.
-Beñe bak Haci eğer culluklarımın başına bir iş gelirse vallahilazim aha señe dünya kaç bıcakmış belletirim. Ortalık hırhızkaynor zatı. Havışın kapısına “Bismillah” deyip iki kilit vur. Piniñ kapısını da eyi bastır, acı iki üç çüt teneke meneke bağla. Bodrum da mahmilde Kınalı Kuzu’nun çıngırağını da bağla. Hırhız gelip culluklarımıçalmıyakağarsa ses çıkarır tenekelerden bilabar çıngırak.
Seň de ellaham sağır deelsin kağan elbet o vakıt. Kulağının tekini eyice açıp uyu e mi?
-ZennupAllah’isen kim netsin seňinhırraculluklarını eksik? Seňin çene çuvalından, taşkalandan korkar hırhızlar. Allah mahfaza çenen bir açıldı mı hösmon ki eksik! Delik zahre telisi kimi haşhaşmıkımı hanek akor ağzından. Kež telisteki zahreyi delik yerini tutup kıvırınca akması durur da eksik seňin ağzını neşel kapatsak acep. Neşel etsek bilmorum. Kilit vurulmaz, dikiş de atılmaz. Hös eksik vır vırküççük uşak kimi boyuna tembihlonkežbeňi.
-Haciseň ne ayaksıñ kele, beňimgeçilerimi mi getirmek iston gene seň. Çalkama bre herif beňi!
Efendim tembihler peş peşe sıralanmış…
-Haci gene mıhrızlık etme. Cebinde akreb mi var seňin? Geline, uşaklara bayram harçlığı ver, mahalledeki uşaklara da şeker dağıtın, bayram yimeğibeň yokum deyi bişirmemezlik etmeyin. Misafır gelirse de hürmette kusur etmeyin, kabristana anamı – babamı da ziyarete gedin. Havıştan iki dal da çiçek eletin.
-Kež eksik yeter. Askerde bunca emir almadım komutanımdan beň. Aman Yarabbi töbe çenen de mi yorulmorkežseňin?
Efendim Hacı Amca ve gelini her tembihe “tamam” demişler…
Eeee bayram efendim kınasız olur mu? Zennup Teyze bir güzel saçına ellerine kına yakmış. Torunlarına kına ayırmış. Gelinini tembihlemiş bayram akşamı çocuklara da kına yaksın diye. Kilis’te unutulmasını istemediğim değerlerden biri de bayram akşamı ellerimize şarkılar eşliğinde kına yakılması idi. Yatağa bulaşmasın diye bez parçası ile sarılır çorap geçirilirdi ellerimize. Tuvalet vs ihtiyacımızı da kına yakılmadan önce giderirdik. Sabah uykudan uyanır kınalı ellerimizi iyice yıkar buruş buruş olduğu için de annelerimiz bir damla zeytinyağı sürerdi. Kına kokusu evin her yerinde mis gibi kokardı. Kınalı eller bayram muştusu olurdu. Biliyorsunuz kınanın sağlık açısından da faydaları çok. Bunun yanında bir sevincin sembolü olarak da kına yakılır. Gelin kınası, asker kınası, sünnet kınası…
Neyse efendim Zennup Teyze bayramdan bir gün önce tüm hazırlıklarını tamamlanmış. Öğle saatine doğru Şaziment Hanım’dan gelen telefon üzerine Zennup Teyze’yi bir telaş sarmış yeniden. Şaziment Hanım samimiyete dayanarak iki kilo gerebiç siparişi vermiş.
Zennup Teyze de “Bee hazır gerebicyinir mi anam? Aha biz Kifo’dan, gelinden bilabarseňe iki sini gerebiçyaparık.”
Hemen alış veriş yapılmış. Fırıncı müşteri yoğunluğu çok olduğu için geç saatte pişiririm demiş. Çaresiz tamam denilmiş. Gerebiçler pişip gelince de: “Pehhh anam neşel de gözel kızarık üstü. Vallahilazim bu fırınçı zanaatını eyiyapor. Maşallah fırının içi de müşteri kaynor kıvıl kıvıl. Parıya para demoravranın elini kolunu burma bilenzikdolduror. Barmakları da kaşlı yüssüklerdendolubdaşor.
Efendim gerebiçler kutuya dizilmiş bayram sabahı ev hanesiyle bayramlaşıp yola çıkılmış. Minibüste Kifo Hanım ile sohbete iyice kaptırmışlar kendilerini.
-Kez Kifoseň de neşelgözel geyinmişsin anam. Bir dirhem bir çekirdek pehhh! Kodaman avratlar kimi olmuşsun kež. Vallahilazim bizim gerebiçler de seňin kimi gözel oldu. Nar kimi kızardı. Aceb ola dadı neşel oldu kele. Heç dadına da bakmadık anam oruçluyuk deyi. Allah vere de besgözeloladıkéz. Şaziment Hanım eyieyi de acı birez herifi yeğin sevordakılmayı. Gerebici de yeğin sevor. Gerebicin dadınabaksak eyidi. Hacı Mehamet Ağa yiryirmağdesi dolunca kırk tevir mahana bulur, yerenlik eder durur mıkımı.
-Gezmeye gidoruktaman anam. Acer asbab sırtımıza geçirmeyek mi kele! Bayram taman. Êlin günün içine çıkıcıkZennup. Dost başa düşman ayağa bakor bu zamanda. Taman aha seň de acer geyinmişsin. Hem marak etme gerebiçleri. Taman ölçüden yaptık genni. Güle güle ağız dadından yisinler inşallah!
Efendim sohbet koyulaşmış tatlı zararsız dedikodularla taçlandırılmışken arka koltuktaki bayan yolcu öyle bir genirmiş ki Zennup Teyze irkilmiş ayağa kalkmış.
-Beee Bismillah! Nolor kele? Gözler yamalık görmiyebes. Bu neşelgengirikkež. Sanki mağdende aslan kükror… Kurbağa türkü çığıror…
Efendim Zennup Teyze daha lafını bitirip oturmadan bayan tekrar peş peşe genirmeye başlamış. Eee akşam ne yediyse nefesiyle de etrafa kokusu yayılmış.
-Kez kızım ne yidinseňAllah’isen. Soğan samırsakbahçasınıyolmıya mı gettin, sanki alayı mağdende. Ölüm almıyabesseňi e mi! Kez maske dak bari ağzına. Kilis’te pasajların önüne dizilmiş motorlar yarışa tutuşsa gene de seňe ulaşmaz. “Bröğbrööğğgırrrrgbırggg …” bu neşelgengirik kele?
Zennup Teyze bakmış bayan oralı bile olmuyor muavinden rica edip maske alıp takmış. Bunla kalsa iyi bari bu kez de bir bebeğin avaz avaz sesi ve dayanılmaz sesine bir de kötü koku eşlik etmiş. Yan koltuktaki bebek altına pisleyince annesi değişsin diye ver yansın ağlıyormuş. Allah’tan eşi de uyumlu biri olunca hemen alt bezi değiştirilmiş bebekte sakinleşmiş.
Bu arada Zennup Teyze hem bebeği sevmek istemiş hem de anne – babaya insanlık hâli olur böyle şeyler demek istemiş ama bebek “bööggg” diye bir ses çıkararak Zennup Teyze’nin üzerine midesinde ne varsa çıkarmış.
-Küller başıma! Beeee bin ceza vermiyeseňebes uşak. Aman kez Kifo ver şu uşağı anasına. Soyka her b.k beni bulor kele. Abooo kez mağdem ağzıma yetişti. Ööggggbroggggg.
-Mağvin oğlum seň ne deyi eyle bön bön bakonyavrım? Söyle şifere benzinlikte dursun ané… Üstüm başım kusmuk oldu görmon mu? Yeğin de eşkieşkikokur kusmuğu. Ellaham uşak mehsiminmagdesi yeğin bozulmuş.
Efendim sevinçle başlanan yolculuk Zennup Teyze için hüsran olmuş. Benzin istasyonunda üzerini değişmiş. Elini yüzünü yıkamış. Fakat üzerini değişmek için muavin valizini kendisine verdiğinde unutup tekrar valizi yerine koyarken kutuda gerebiç olduğunu unutmuş “pat” diye üzerine koymuş. Ve diğer valizleri de üzerine. Ehhh güzelim gerebiçlerin akıbeti daha şimdiden belli de olmuş.
Zennup Teyze Kifo Hanım’a serzenişlerde bulunmaya başlamış.
-Kez Kifo nence yolumuz kaldı. Vallahilazim nence uğursuz şey varsa boyuna beňibulor. Kör olası şeytan bir nefes aldırmor ki beňebillokmakeyiflenim. Seň de mıkımıgülon kele halıma. KežKifo aha şo geçedeki uşağın kucağındaki sıçan deel mi kež? Ne deyi onu da getirmiş yanında. Ya kaçarsa kafesten… O vakıtbeňhabi yutarım. Bilon yeğin korkarım sıçandan.
Efendim yolculuk boyunca Zennup Teyze yolcunun kucağında tuttuğu kafesi gözünün ucu ile hep takip etmiş. Korku ve endişe ile. Bunu fark eden yolcu:
-Teyzesi korkma onlar evcil. Sevmek ister misin?
-Len oğlum ne deyi sıçan beslon? Besliyecek hayvan mı yok? Kuş besle, pissikbesle aha beňim kimi culluk besle.
Genç çocuk Zennup Teyze’nin ne demek istediğini anlamamış.
-Teyze pissik, culluk ne ya? Harbi âlemsin.
-Beňebakseneseň. Mezzak mı geçonseňbeňden. Pissiği, culluğubilmor kimi. Öte get hele. Zatanzambırlıyımhulkumdenmor. Kağarsam sıçanlarını şo camdan aşağı atarım.
-Teyzesi sıçan değil onlar…
-Len nerden beňseňin sıçanlarının deyzasıolorum. Kağarsamseňe iki sille çakarım haaa!
Kafesteki fareler hareketlendikçe Zennup Teyze iyice gerilmiş. Tansiyonu ve şekeri yükselmiş. Kifo Hanım bakmış olacak gibi değil muavinden rica edip önde boş olan iki kişilik koltuğa Zennup Teyze ile birlikte oturmuş.
-KežKifobeňbilmorum ki neşel bu zamanın uşakları. Şu sıçanları sevdiği kedek acep atasını sevor mu? Nene/ dedenin elini mağdeleri alıp öpmorlar. Amma aha beyle sıçan beslorlar. Abooo bir de març murç deyi öporlarkež soykaları.
Efendim hepimiz seyahatlerimizde ilginç komik ya da hüzünlü yaşanmışlıklara şahit olmuşuzdur değil mi? Zennup Teyze’nin sinirleri iyice bozulmadan nihayet terminale varmış minibüs. Eşyalar bagajdan alınmış. Bir bankta oturup kendilerini alacak olan Şaziment Hanım’ı beklemeye başlamışlar.
Biliyorsunuz korkunç yaşanmışlıklardan dolayı Hatay artık eski Hatay değil. Eskiye dair çoğu şey yok oldu. Kültür ve medeniyet şehrinin yerinde sadece ayakta kalabilmeyi başaran binalar, yaşama tutanmaya çabalayan insanlar var. Ve tabi ki bu tabloyu eve varana kadar hüzünle seyreden Zennup Teyze var. Zaten yolculuğu boyunca stres yaşamış bunun üzerine de viraneye dönmüş bir şehri görmek bayram sevincini alıp götürmüş yüreğinden. Kifo Hanım da aynı duygular içerisinde imiş. Zaten geliş sebepleri de
Şaziment Hanım’a morel vermek yanında olduklarını hissettirmek için.
Şaziment Hanım misafirlerine yorgunluk kahvesi yaparken Zennup Teyze ve Kifo Hanım ev sahibine getirdikleri hediyeleri vermiş. Sıra bizim akıbeti malum olan gerebicin kutusunu açmaya gelmiş.
Şaziment Hanım bin teşekkürle gerebiç kutusunu açarken:
-Kele size de zahmet oldu anam. Kesenize bereket, elinize sağlık… Buralıkdabilmorlar. Kömbe yaporlar. Bizim herif yeğin sevorgerebici. Bir oturmıya 8 tene yiyor. Mağdesi değirmen daşı kimi ağzına attığını öğütor. Çeynemor mu nedor kele ağzında löp löpyutor.
Efendim Zennup Teyze ve Kifo Hanım Şaziment Hanım’ın memnuyeti karşısında mutlu olmuşlar. Ne güzel bir duygu değil mi değer verip değer görülmek. Sevmek sevilmek. Gerçi bu sevinç kısa sürmüş. Kutunun ağzı açılınca Şaziment Hanım:
-Aboooo kez nizamın gerebiçler un ufak olmuş tamanvahhh!
Zennup Teyze hemen kutunun içine bakmış bakmış ama ver yansın etmiş minibüsün muavinine.
-Boyu bosudevrilmeyesice elli bin kere tenbih ettim anam. Bak gerebiç var kutuda deyi genni. AhhahhhKifobeňseňe minibüsten getmeyekböyük otobüse binek demedim mi. Aha de yeri bakım n’olcukež şimdi bunca nağmethıı?
Zennup Teyze o kadar üzülmüş ki geldiğine nerdeyse bin pişman olmuş.
-Aman Şazimentkežbeň de şans mı var anam. Minübüste de itten rezil oldum zatan. İnek kimi genireni mi aran, kusanı mı aran, sıçanlarını öpeni mi aran, eşsek anırması kimi telefonda bas bas bağırıp konuşanı mı aran yoksam uyuyup horlayıp kükreyeni mi aran. Yolculuğa çıkacağını bile bile samırsak soğan yiyip ağzı tahrethana kimi kokanı mı aran. Ben bilmorum ki neydi beňim bu başıma gelenler. Aha gerebiçler de arıya getti. Neşel bayram gezmesi kež bu?
Şaziment Hanım bakmış Zennup Teyze çok üzgün:
-Beee Zeynep ne deyi gendiniçalkon anam. Herifin ağzı yorulmaz kaşık kaşıkakdarırmağdesine. Dadı mı değişti sanki. Kısmetten ötesi yok aybüşüm. De yeri sıkma gönlünü. Kahveni iç sovumadan.
Kez ya bıldır beňimgerebiçler kimi şeker yerine leymonduzukonsadı. Davarların önüne akdardık ağzına alan hayvan yüzünü buruşturup yimeditaman.
Günün yorgunluğunu atmak için akşam yemeğinden sonra kendilerine hazırlanan odalara çekilmişler. Zennup Teyze Hacı Amca’yı aramış cullukları için yine üst üste tembihleri sıralamış. Bu arada kulağına tıkır tıkır sesler geliyormuş.
-Haciiii kele bu ses nerden gelor. Kağıb bak hele culluklarahırhız mı geldi?
-Yok eksik beňhavıştayımzatan. Asmanın altında dulda yere döşşek serdirdim geline. Buralık yeğin sıcak oldu. Seň de yoksun eksik göynüm yeğin sıkılor. Allah seňi yamacımdan eksik etmeye bes!
Telefonda hoş sohbet devam ederken Zennup Teyze bir yandan da yolda kirlenen kıyafetlerini koyup yanına aldığı poşeti açmış. Efendim poşeti açmasıyla birlikte:
-Amanın yetişinnnnn! Sıçan var kez torbada sıçaaaaannn.
Zennup Teyze feryat figan bağırmaya yatağın üzerinde zıplamaya başlamış. O kadar çok korkmuş ki dili tutulmuş. İçeri telaşla koşarak gelen Kifo Hanım ve Şaziment Hanım Zennup Teyze’ye:
-Kele noldu anam. Ne deyi bas bas çığıron. Deprem mi oldu yoksam. Kele konuşseneZennup. Korkutma bizi anam.
Efendim Zennup Teyze’nin konuşacak mecali kalmamış:
-Sısısıççannnnn. Çe çeçeentttttemdeee. Bbbeňebbbibirhaahalooolloloorrrkekekeez.
-Kele Şazimentnoldukež ahretliğime? Kaşı gözü oynor, ağzı köpürorbaksene. Kež dili tutuldu ahretliğimin. Amanın küller başıma telefondan da Hacı Ağa’nın sesi gelor. Biri mi seňsağol geçindi acep? Telefonu kapat hele Şaziment. Beň sonra Hacı Ağa’yı ararım. Kurbanın olamZennupn’oldukežseňe. En şo yatağın üstünden. Küççük uşak kimi ne deyi zıpzıp zıplondebinon? Kež kötü habar mı aldın? Kele ne gördün? Hortlak mı gördün yoksam?
-Sısıısıççaaaan! Çe çeçeentemmmmdddeee!
Dese de ne dediğini saatler sonra anlamışlar. Lakin etrafta ne fare ne de başka birşey görememişler. Gece boyu Zennup Teyze sayıklayıp durmuş. Rüyasında:
“Haaahaaacciii! Yeyyeyyetttttiiişssıççaaannn pi ppinnnnddddeee. Cccculllukluklaaarrrrımmmmmmmmıyyyyyeyyyyediii. Kkkkoykoynunuuummmdddassıçsıçaaannnyyyyyerrrorr.”
Hayal gördü zannedilerek sakinleştirilen Zennup Teyze’ye yine de başka bir odada yatak hazırlanmış. Hacı Amca’ya durum kısaca izah edilmiş. Endişe etmemesi söylenmiş.
Fakat mutfaktaki gerebiç kutusunun içinden sabaha kadar tıkırtılar gelmiş. Zennup Teyze’den başka bu sesi duyan da olmamış. Ta ki Şaziment Hanım’ın eşi erkenden uyanıp gerebiç yemek için kutuyu iştahla açıncaya kadar.
-Şaaaaziiiiiimeennnttttyetiiiiiş! Gerebiçlerimgetttiiiii! Sıçan girmiş kez kutuyaaaaaa!!!.
Eh artık Zennep Teyze’nin de hayal görmediği kesinleşmiş.
Efendim, şakaların da ölçüsü olmalı diye düşünüyorum!. Minibüsteki genç çocuk şaka yapmak amacıyla faresinin birini çaktırmadan Zennup Teyze’nin poşetine koymuş. Tabii ki masumane bir şakadır belki ama sonuç Zennup Teyze’nin çok korkup şok geçirmesine neden olmuş.
Yine efendim yolculuk yaparken bencilliği bırakmalı çevremize daha saygılı olmayız. Hiç kimse kimseyi rahatsız etmemeli. Bu bizim vatandaşlık görevimiz. Toplu taşımalar şahsi araçlarımız değil. Yeme içme konusunda, ses tonumuzda ve davranışlarımızda ölçüyü bilmeliyiz. Her davranışımızda empati kurarak hareket etmeliyiz.
Efendim yolculuklarda sık rastladığımız sorunları sizlere hayali kahramanım Zennup Teyze’de dramatize ederek mesaj yollamak istedim. Sanırım beni en çok üzen şeylerden birisi de şehir içi dolmuşlarında hâlâ yaşlıların ayakta gençlerin ise oturuyor olması. Ben de yaşım gereği ne oturabiliyor ne de ayakta durabiliyorum. Otursam mı kalksam mı ikileminde yine de gençlere örnek teşkil etsin diye yer veriyorum kendi akranımda yorgun hasta olan kişilere.
Sevgili gençlik lütfen yaşlılara önceliğiniz olsun. Sizler de yaşlanacaksınız unutmayınız.
Sevgili dostlarım yeniden sizlerle birlikte olmak adına kucak dolusu sevgiler yolluyorum. Sağlıcakla kalınız efendim!