Dolar 32,3205
Euro 35,0717
Altın 2.280,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 21°C
Az Bulutlu
Kilis
21°C
Az Bulutlu
Cum 26°C
Cts 27°C
Paz 27°C
Pts 26°C

Zinde Bir Yaşam İçin

Zinde Bir Yaşam İçin
A+
A-
05.09.2019
427
ABONE OL

Cihan BERK/E. Albay

 

“Hastalığa karar vermiş olanlar için tedavi yoktur.” (HİPOKRAT)

 

Hastalar için tedavide ilk akla gelecek yerler, elbette sağlıkla ilgili kuruluşlardır. Ama uzun süre hasta olmadan1zinde yaşamak da elimizdedir. Bugün dünyamızda ihtiyar delikanlılar sayılamayacak kadar çoktur. Bunları incelediğimiz zaman, hepsinde birbirinin aynı olan ortak yönler vardır. Bu yönleri şöyle sıralayabiliriz:
ÜSTÜN MORAL
Sahip olduğumuz karakterimiz, düşüncemizin ürünüdür; başarı, neşe ve üzüntüde düşüncelerimizin meyvesidir, o halde düşüncelerimize hâkim olarak, güç ve zamanımızı iyi bir yöne çevirerek sıhhatimizi koruyabiliriz. Bizi saran üzüntüleri dimağımızdan kazıyarak, yeni bir hayat felsefesi ile ve ufkumuzu genişleterek, yaşantımızı zenginleştirmek, yaşama anını ertelemeden çevre ile ilgilenmek ve yaşama sevincini yaratmak elimizdedir. Ve işte bu irade gücünün zaferidir.
Şüphe yok ki hayat bizlere verilmiş olan en büyük nimettir ve hayatta olmak sonsuz bir zevktir, bu hayatı en güzel şekilde kullanmalıyız. Bu çevremize karşıda bir ödevdir. Ayrıca insan sevdiği ölçüde mutludur; günleri güzelleştirmek bizler için olağan üstü bir olaydır. Yeni bir günün başlangıcında doğanın uyanışı, bizler için de bir ümit saatinin doğuşudur. Hayatla ilişkiyi devam ettirmek olaylara iyimser ve yapıcı bir bakış, yeni şeyler öğrenmeyi prensip edinmek, bizlerde yıpranma ve ihtiyarlamayı geciktirecektir.

Gençlikte kaçırdığımız fırsatları da, olgunluk çağında yakalayabiliriz. Ve ömrün ikinci yarısında bulunmamızda, bizleri bahtiyar etmelidir.
Merak, şikâyetsiz yaşam, yaratıcı bir hayat ve yaşama cesaretimiz, olaylara meydan okumak, Genç bir hayattır ve gençliğin sırrıdır. Kendi hayatımızı ön plana almak, evlatlarımızı bir yerde unutabilmek, yeni dostlar edinmek, hayatımızdaki romantizmi daima canlı tutmak gerçek yaşamdır. Bu kendi ocağımızı kendimizin yakmasıdır.
Sıkıntı veren ortamdan kaçmak, doğa ile baş başa olmakta ruhlarımızı arındıracaktır.
Her gün aynı yol, bina oda ve eşyalar ve simaları görmek; yaşamak değildir. Değişmek ve gelişmek; yaşamın ana kanunudur. Ruh genç kalırsa, vücutta genç olacaktır. Hiçbir şeyin bizi yenemeyeceğine inanmalıyız, bu cesaret hepimizde vardır. Bunu harekete geçirmeliyiz.
Telaş, hiddet, korku ve öfke içinizi kemiren kurtlardır. Esasen sıkıntı bir sonuçtur, bunun sebeplerinden kaçınırsak, derdinden de kaçınmış oluruz. Endişe; bizi insan enkazı haline getirmektedir, bu duyguyu; düşünce gücü ile yok edebiliriz. Sakin bir beyin sıhhatimizi de koruyacaktır. Dimağın bozulması da, organizmayı olumsuz yönde etkilemektedir. Moral vücudun direncini artırmakta ve neşe, ruha elâstikiyet vermektedir. Kendimizi sevelim, çünkü yalnız iyimser olanlar sevilir. Kimseden yardım beklemeyelim ve kabul de etmeyelim. Kadere inanarak, ona razı olmak ve onun seline sürüklenmek, o selin kölesi olmak bir teslimiyettir, buna müsaade etmeyelim.
Var olmak için, durmak yerine bir şeyler yaparak, varlığımızı sürdürmeliyiz. Olaylara değişik bir doğrultuda bakmak, ilginç bir yaşamdır, yenilenmedir, hayatın yeşermesidir ve yepyeni bir yolu kazmaktır; ne mutlu böyle insanlara ki, bunlar hiç bir gücün kölesi ve esiri olmayacaklar ve yenilmeyeceklerdir.
Moral konusunu, Amerika’daki gerçek bir hayat hikâyesi ile noktalamak istiyorum. Olay şöyledir:
“80 yaşlarında bir genç karşı caddeye geçerken, araba çarpması sonucu ölmüştü. Yapılan otopside şu hususlar dikkati çekiyordu. Beyninin yarısı kireçlenmişti, aşırı derecede mide ülseri vardı, ama oniki parmak bağırsağı bu görevi üstlenmişti, böbrekler çalışmıyordu, bronşlar bu görevi yapıyordu, Akciğerin yarısı da dumura uğramıştı, karaciğerde bir parmak kalmıştı, kalp balon haline gelmişti ve ileri derecede şeker hastası idi. Bu genç yaşaması lazım gelen yaştan, otuz sene fazla yaşamıştı. Doktorlar bu durumu hayretle izlemişlerdi. Araç kazasını ailesine bildirmişler ve kocasının yaşamında bir şikâyeti olup olmadığını sordular. Kadının verdiği cevap, doktorları büsbütün hayretler içinde bırakmıştı. Kocasının hiçbir şikâyeti olmadığını, hayata bağlı, programlı çalışan ve üstün moral taşıyan bir yaşantısı olduğunu beyan etmişti.

Evet, moral tanrının bizlere verdiği en değerli bir hediyedir ve o harikulâde güç, bizlerin direncini artırmakta ve yaşamı uzatmaktadır.

SPOR

Spor moral kadar etkilidir, kendimize güven ve cesaret verecektir. Her gün yenilendiğimizi hissetmek bizleri de mutlu edecektir. Bu yönde Amerikalılar önde gitmektedir. Stanford Üniversitesinde kaldığım günlerde, sabah kültürfizik, öğle vakti tenis ve akşam halkın yollarda koşması dikkat çekici idi.
Hastane her gün uğradığım yerdi, fakat buradaki hastalar, yalnız geri milletlerin uğrak yerleri idi. Aya giden feza kapsülünde, astronotun spor yapması bizleri düşündürmelidir. Kahvaltıdan önce yapılan 1 km.’lik hafif tempo bir koşu veya 5 km.’lik hızlı bir yürüyüş sonrasında yapılan 20 dakikalık jimnastik beyin gücünü artırmada önemli bir rol oynamaktadır. Muntazam hareketler, aklın sıhhati içinde gereklidir, kan damarlarının daralmasını önlediği gibi, organizmayı da canlı tutmakta, vücudun yıpranan hücrelerini diriltmektedir.
Yüzme, dans, golf, tenis ve voleybol, dinçliğin temel taşlarıdır. Spordan sonra 1-3 dakikalık soğuk veya ılık duş yapmak, zindeliğin ayrı bir nedenidir. Bu konuyu şahit olduğum bir olayla düğümlemek istiyorum. Saat 6.30 sularında koşarken, bir Amerikalı bayan yer hareketleri yapıyor, bir şeyler yiyordu, ne olduğunu sordum. “Ekşi elma” olduğunu söyledi. Bu bayan 50 yaşlarında kadardı ama yarı yaşında gösteriyordu.

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.