Affet Bizi Tanrım…
Üniversiteler suskun.
Sendika zaten yok.
Öğretmenler, öğretmenevlerinde ya al papazı ver kızı kâğıt sallamada ya da okey turnuvalarında.
Amerika’yı Kolomb’un keşfetmediği konusuna kadar gelip dayandık.
Şu işe bakın, Amerika’yı Kolomb’dan önce Müslümanlar keşfetmiş.
Bizde böyle zoptirik iddialarla yaklaşanlar, nereyse ayı dolacak olan, Ermenek faciasını görmezden geliyorlar.
Toprağın altında kalan maden işçileri için suspuslar.
Ermenek’te medenin içinde kalan işçiler için “alakalı” bakan bol bol konuşuyor ama kimse kılını kıpırdatmıyor.
Toprak altında kalan maden işçilerini, günlerdir peyderpey çıkarmaya çalışıyorlar.
Vay benim cennet ülkem.
Vah benim cennet ülkem.
Bakar mısınız 17 Aralık, 25 Aralık unutuldu.
Hırsızlık, yolsuzluk, sahtekârlık, rüşvet gündeme bile gelmiyor.
Ortaya yine Dersim atıldı, sakız gibi çiğneyip duruyorlar.
Türbülanstayız, kimsenin haberi yok.
Kamu düzeninin sarsıldığı, bakan, bakan danışmanı gibi yetkili ağızlardan dillendiriliyor, kimsenin aldırış ettiği yok.
Bırakın kamu düzenini, işsizlik çifte rakamlı duruma gelmiş, aldıran yok.
Hani başta üniversiteler suskun dedik ya!
Konuşanın gönderilmesi için bir yandaş YÖK başkanlığına getiriliyor.
Doğu’da, Güneydoğu’da kamu düzeni diye bir şey kalmamış, biz hala mangalda kül bırakmama sevdasındayız.
“N’olacak bu memleketin hali?” batağına gelirsek;
Vallahi de billahi de ben bilmiyorum.
Bilen varsa lütfen beni aydınlatsın.
Üniversitelerdeki koca profesörler mi?
Gide gide üyesini kaybeden sendikalar mı?
Öğretmenevlerinde gün boyu oturup okey oynayan öğretmenler mi?
Kim ya da kimler olursa olsun, Allah aşkına beni aydınlatın.
Yoksa karanlıklarda boğulup gideceğim.
Baksanıza, bütün gazeteler, bütün haber kanalları Deniz Seki diye bir hanıma takılmışlar, ortalık toza dumana bulanmış.
Ben şimdilerde kuyudan taş çıkarmaya çalışıyorum.
Bizi kim affederse etsin artık…