Metin MERCİMEK
"MEYVESİ BOL AĞACIN DALLARI EĞİLDİĞİ GİBİ, AKILLI İNSANLAR DA MÜTEVAZI, ALÇAK GÖNÜLLÜ OLUR". (Şeyh SADİ)
Ağaçla ilgili olarak yazarlar, şairler, hatta musikişinaslar, şiir ve şarkılarına konu ederek gölgesinden bile söz etmişlerdir. Özellikle Bestekâr Yusuf Nalkesen "O AĞACIN ALTINI" derken ağacın insan ilişkilerimizdeki önemini Hicaz makamındaki şarkısıyla dile getirmiştir.
Bilindiği üzere toprağa düşen tohumlardan en önce fide dediğimiz küçücük bir fidan meydana gelir. Fide aşağı yukarı bir yıl sonra tamamen fidan halini alır. Fidan hücrelerinin çoğalmasıyla dal ve yapraklar oluşur. Böylece gövde, kök, dal ve yapraklardan üç parçadan ibaret ağacın bir modeli ortaya çıkar.
Ağaçlar günlük hayatta çeşitli ve yaygın olarak kullanılır. Kağıt yapımından mobilya yapımına, meyvelerinin besin olarak kullanımından süs ağaçlarına kadar, sayısız kullanım alanlarına sahiptir. Ağaçların çoğalmasıyla ortaya çıkan ormanlar ise, bir memleketin iklimini ve ekonomisini etkileyecek kadar önem taşımaktadır.
Ancak yurdumuzun dört bir tarafına bir göz atacak olursak,ağaçla ilgili sıkıntıların bitmek bilmediğini görürüz. Bunlardan ilki, İstanbul Anadolu Yakası'nın büyük yeşil alanı olan ve içinde tarihi binalarda bulunan Üsküdar Altunizade'de, çok çeşitli ağaç, bitki, böcek ve kuş türlerini barındıran, hem de 1999 yılında İstanbul 111 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 1. derecede doğal SİT alanı ilan edilmiş olan Validebağ Korusu'nun ağaçları kesilmek istenmiştir.
Daha sonra Manisa'nın Soma ilçesi, maden faciasına müteakip, bu sefer ağaç kıyımı ile gündeme geldi. Yırca Köyüne termik santrali kurmaya hazırlanan bir şirket, 6 bin ağacını kesti. Yöre insanları, gece başlayan zeytin ağacı kıyımına engel olmak isteyince, ilgili şirketin güvenlik görevlileri şiddete başvurmuştur. Ağaçlar kesildikten sonra Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararı gelmiştir.
Milletimizde ağaç sevgisinin tam olarak var olduğunu düşünemiyorum. Çünkü Yırca Köyünde, ihtimal ki bu kesime engel olmak isteyen köylüler, o ağaçlar zeytin değil de mesela çınar ağacı olsaydı seslerini çıkarmayabilirlerdi. Eğer bir ağaç getirisi yoksa meyve vermiyorsa, para etmiyorsa, ağacın milletimizin nazarında bir kıymeti yoktur.
Ben Anadolu'nun birçok yerlerinde görev yaptım. Her gittiğim yerde ağaç azlığına rastlayınca, içim sızladı. Hiç olmazsa, görev yaptığım resmi kurumun bahçesine çam fidanları diktirdim. Bir ara dayanamadım oranın halkına "BİZİM KİLİS'TE ZEYTİN AĞAÇLARI HER TARAFI SARMIŞ DURUMDA. TOPRAĞINIZ DAHA VERİMLİ OLMASINA RAĞMEN, NEDEN AĞAÇ EKİLMEMİŞ?" diye sorunca "BURALARDA AĞAÇ DİKMENİN UĞURSUZLUK GETİRDİĞİ, HATTA AĞAÇ DİKENİN AİLESİNDEN BİRİNİN ÖLECEĞİNE İNANILIR" diye aldığım cevap beni hayli sarsmıştı.
İşte ağacın gerek memleket iklimine, gerekse ekonomiye neler kazandıracağı konusunda çocuklarımızı bilgilendirilmesini ve bu konuda yeteri kadar seminerler düzenlenmesinin uygun olacağını düşünüyorum. Tıpkı Hazreti Muhammed'in "BİR KİMSE BİR AĞAÇ DİKERSE ALLAH, O AĞACIN MEYVESİ KADAR O KİMSEYE SEVAP YAZAR" anlamlı sözünde olduğu gibi...
Hoşça kalın.