Camii-Kebir: Kilis’in Ulu Camii
“ŞÜPHESİZ NAMAZDAN EN ÇOK SEVAP KAZANACAK İNSANLAR, UZAK MESAFELERDEN CAMİYE YÜRÜYEREK GELENLERDİR.”
(BUHARİ)
Bilindiği üzere camiler, Peygamberimiz Efendimizin hicretten sonra Medine’de inşa ettiği hem sosyal hayatın hem de dini hayatın merkezi olmuştur. Müslümanlar nerelere gitmişlerse hayatlarını inşa için önce bir camii yaptırmışlardır. Hatta yeni bir yerleşim yeri seçmek isteyen insanlar, o yörenin camisi olup olmadığına bakmış, daha sonra ikamet etmeyi düşünmüşlerdir. Çünkü cami bir mimari yapı olmasının ötesinde bir gelenek, bir hayat tarzı ve bir dünya algısıdır.
Caminin toplumumuzdaki yerine bir göz atacak olursak, eğitimin toplum açısından önemi ve gücünün her zaman büyük olduğunu görürüz. Din eğitimi, topluma din, dil, ahlak ve güzellik duygularını kazandırarak millete müşterek değer yargılarını geliştirmektedir.
Diğer taraftan camilerimize sadece bir ibadethane olarak bakmamalıyız. Oranın İslam toplumunun hakikat anlayışını temsil eden bir MEDENİYET olduğunu, camiye girdiğimizde dünyaya ait her şeyi arkada bıraktığımızı görerek EŞİTLİK, omuz omuza saf tutarak BİRLİK BERABERLİK, herkesle irtibat ettiğimiz için de MANEVİ SOHBET, kalbi manevi ortama, zihnimizi ilme açtığımız için İLİM, orada sevgiyi ve bilgiyi aldığımız için TEVEKKÜL, camiye girdiğimiz zaman bedenimizi ve ruhumuzu temizlediğimiz için ARINMAK, bir yer aradığımızda caminin şefkat ellerinin açık bir yer olması nedeniyle BİR SIĞINMA yeri olarak da görmeliyiz.
Çocukluk yıllarımda, Ulu Cami’nin gerek avlusunun büyüklüğü, gerekse 500 metrekareyi bulan ibadet mekânı çok ilgimi çekerdi. Ortaokul öğrencisi iken Ulu Cami’nin bitişiğinde ikamet eden merhum Hocam Nahit Ulusoy’la musiki çalışmalarımız bittikten sonra, mutlaka avlu ve ibadet kısmını dolaşır dualar yapardım.
Kilis’in en eski camisi olan Ulu Cami, Osmanlı döneminde birçok tamir ve değişiklik görmesine rağmen, hiçbir zaman öz benliğini kaybetmemiştir. En önemli tamirin yapılmasında Halep’in ünlü mimarlarından Hafız Ahmet Aziz yer almış ve caminin tüm onarımını tamamlamıştır. Ancak camiyi yaptıran mimarın ismi ise mevcut hiç bir kayıtta rastlanmamıştır. Almış olduğum bilgilere göre, Ulu Cami’nin mimarı enine doğru bir plan göstermekte olup, mihrap önü daha da yüksek tutularak Diyarbakır Ulu Camisi, Şam Emeviye Camisi ve Halep’teki Ulu Cami’ye çok benzediği bildirilmektedir. Ayrıca Kilis’teki birçok camilerin önünde son cemaat yeri bulunmakta ise de Ulu Cami’nin son cemaat yeri yapılmamıştır.
Diğer taraftan, Ulu Cami’nin en önemli özelliklerinden birisi de caminin ilk yapıldığı yıllar avlusunda şadırvanın olduğu, ancak zamanla yıkıldığı iddia edilmektedir. Şu anda ise eksik durumda bulunan şadırvan, Kilis Valiliğimiz tarafından ele alınmış ve yapılmaya başlanmıştır.
İşte, tam 680 yıldır Kilis’in usta ses ve makam özelliğine sahip müezzinler tarafından EZAN-I MUHAMMEDİ’YE okunan Ulu Cami, hem İNANÇ TURİZMİ’nin önde gelen mekânlarından biri olmuş, hem de Kilis’in CAMİ-İ KEBİR konumunda yer almıştır.
Hoşça kalın.