Gezmenin Yaşamımız Üzerindeki Etkisi
“BİR AMAÇ UĞRUNA ÇIKILAN YOLCULUKLARIN SONUNDA, AĞZINA KADAR BİLGİ DOLU BİR BEYİNLE DÖNMENİN VERDİĞİ KEYFİ, HİÇBİR ŞEYDE BULMADIĞIMI İTİRAF ETMELİYİM. ”
Kilis Kent Gazetesi yazarlarından Sayın Ahmet Elmalı, Kilis’in Kültür Değerleri Araştırması hakkında bana sorular iletmişti. Bunlardan biri de, “SAYIN METİN MERCİMEK, KİLİS KENT GAZETESİ’NDE SEYAHAT YAZILARINIZI OKUYORUZ. BU YAZILARDA DOLAŞTIĞINIZ YERLERDE NE GİBİ BİLGİLER ELDE EDİYOR VE KİLİS’LE İLGİLİ NE ARAŞTIRMALAR YAPIYORSUNUZ?” diye gezmemin amacıyla ilgili bilgi istemişti.
Her ne şekilde olursa olsun yola çıkmanın mutlaka bir amacı olmalıdır. Yoksa valizi arabaya koyarak “HAYDİ ŞANSIMA NE ÇIKARSA” düşünceyle yola çıkılamayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Ama şu var ki, her gitmiş olduğum yerlerde, hem amacıma ulaşmış oldum, hem de değişik bilgi alacağım sayısız sürprizlerle de karşılaşmış oldum.
Saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çeşitleri olan gezmenin, sadece birkaçına değinmek istiyorum.
Bunlardan ilki, tüm insanların benimsediği gibi doğayı tanımak, doğa ile baş başa olmak ve yeni yerleşim yerlerini görmek olacaktır. Benim en çok arzu ettiğim husus ise, tarihi yapıt ve hala yapılmakta olan kazıların devam ettiği yerleri görmektir. Bu hususta her gitmiş olduğum yörede, ilk aklıma gelen soru, “BU YÖRENİN TARİHİ YERLERİ NERESİ?” diye araştırmam olmuştur.
İkinci husus, varılan yörenin gelenek ve görenekleri, herkes gibi benim de ilgimi çekmektedir. Bu gelenekleri gördükçe, hemen aklıma Kilis’in gelenekleri ve görenekleri gelmekte ve istemeden bir karşılaştırma yapmamı sağlamaktadır. Özellikle düğünleri, kız istemeleri, evlilik öncesi ve sonrasında yapılan oyunlar ve konuşmalar çok ilgimi çekmiş ve bunu kaleme almamı sağlamıştır.
Diğer önemli bir husus ise, yurdumuzun çeşitli bölgelerindeki yemek kültürüdür. Adım attığım bir yerde almış olduğum ilk bilgi ekmek üzerine olmuştur. Ekmeğin her yörede ayrı bir tarzda ve ayrı bir lezzette olduğunu gördüm. Yemeklere gelince, pilavın bile değişik bir şekilde pişirildiğine şahit oldum. Örneğin, Türkiye’nin en eski pilavcı dükkânını, yani 155 yıl önce Trabzon’da açıldığını ve kuşaktan kuşağa devam ettiğini merak ettim, hem de şaşırdım. Ayrıca en iyi fasulyenin yüksek yaylalarda yetiştiğini, Antalya’nın bir köyünde işittim. Yine Antalya’nın YANIK DONDURMASI’ndaki is kokusunu, Korkuteli’ndeki bir dondurma ustasından bilgi alarak öğrendim. Bir de her gittiğim yerde katmeri denedim. En iyi ve en lezzetli katmerin “KİLİS KATMERİ” olduğunu gördüm. Tabi bunun yanı sıra, Kilis’in yemeklerinin de farklılığını, lezzetini de belirtmeden geçemeyeceğim.
Diğer taraftan, her ne kadar varmış olduğum yörenin türküleri ve enstrümanları hakkında az da olsa bilgi toplamamı da ihmal etmedim. Çünkü elden geldiğince o yörenin düğünlerine katılmayı ve izlemeyi sağlamaya çalıştım. Örneğin, Fethiye yöresinde SİPSİ denilen üflemeli enstrümanla düğünleri coşturduğunu gördüm. Türkülere gelince, hemen hemen birçok yörenin türküleri, yanık, acı ve duygulandıran tarzda söylenmektedir. Oysa Kilis türküleri, akıcı, neşeli ve coşkulu bir şekilde icra edilmekte… Hatta türkülerimiz çoğu zaman, “YOH YOH” ve “ZILGIT” eşliğinde renklendirerek düğünlerimize bir ayrıcalık yaratmaktadır.
İşte gezmenin yaşamım üzerindeki etkisi, sadece yeni yerleşim yerlerini ve doğayı keşfetmemle kalmadı, beni doyasıya bilgilendirerek düşünme ufkumun daha da yükselmesini sağladı. Tıpkı yeryüzündeki ilham veren nesneler gibi…
Hoşça kalın.